Orada birçok Müslüman dostumuz var. Onların yanında güvende olursun. | Open Subtitles | لدينا أصدقاء مسلمون كثيرون هناك سوف تكون فى أمان معهم |
Eğer bir hain olduğunuzu düşünüyorlarsa, Sizi sadece güvende olmak için öldürürler. | Open Subtitles | إن ظنوا بأنك قد تكون خائنا فإنهم سيقتلونك لكي يكونوا في أمان |
- Bilmiyorum. Ama bence tehdit henüz sona ermedi ve başkan güvende değil. | Open Subtitles | صلب المسألة هي أن هذا التهديد لم ينتهي ولا أعتقد أن الرئيسة بمأمن |
Ben de senin yaşındaydım bir zamanlar. güvende olmana sevindim. | Open Subtitles | انا كنت مثلك يوما ما انا فقط سعيد لانكي بخير |
İçerideki o adam eğer onu güvende tutmazsak büyük ihtimalle ölecek. | Open Subtitles | قد يموت ذلك الرجل على الأرجح إن لم نبقه في مأمن. |
Daha rahat bir yer ayarlamak isterdim ama en azından burada güvende olursunuz. | Open Subtitles | آتمى لو كان المكان أكثر راحة، ولكن على الأقل ستكونوا في أمان هنا. |
Eğer sürekli onu kaybedip durmazsak güvende olduğundan emin olmamız daha kolay olacak | Open Subtitles | سيكون من السهل لو تتأكدي من أنها في أمان إن كنّا نظل نفقدها |
Beni güvende tutmak için ayrılmış. Şimdi onu koruma sırası bende. | Open Subtitles | لقد رحل مرة ليبقيني في أمان , والآن حان الوقت لأنقذه |
Uyarıldık ve şimdi onları bize yakın tutacağız ve güvende olacaklar. | Open Subtitles | لقد كان لدينا تحذير والآن سنبقيهم قريبين منا وسيكونون في أمان. |
Bu bir egzersiz, çünkü dışarıda dünyadasın. Ama, burada güvende, emin ellerdesin. | Open Subtitles | هو تمرين,لأنه انت الآن في الخارج في العالم لكنكِ هنا ,بمأمن وحماية |
Tanık koruma programında da güvende değilim ama en azından evden iyidir. | Open Subtitles | لست بمأمن في برنامج حماية الشهود أيضاً، لكنّي أفضّل تجربة حظوظي هناك. |
Yok Edici görevini yaptı, kutu güvende ve her şey yolunda. | Open Subtitles | لقد دمرنا عملهم , حافظنا على الأمن . كل شي بخير |
Bütün geçmişimize karşın, güvende olduğun için memnun olduğumu söylemek istiyorum. | Open Subtitles | أن أقول ، برغم كل ماضينا ، ولكنى سعيدة بأنك بخير |
O öldüğü için kendini güvende sanabilirsin ama aslında daha da kötü durumdasın. | Open Subtitles | لذا، قد تعتقدين بأنّكِ في مأمن لأنّه ميت، ولكنّ الوضع أسوأ في الواقع |
Kızım da onunla birlikte ve güvende değil. Tanrım! güvende değil. | Open Subtitles | ابنتي معه ، وهي ليست بامان يا إلهي ، ليست بأمان |
Eğer büyü çalışmayı bırakmayı kabul edersek yeniden güvende oluruz. | Open Subtitles | إذا وافقنا على أن نتوقف عن الممارسة سنكون بأمانٍ ثانيةً |
Beni istediğin kadar kedi gibi okşayabilirsin, ama telefon dolabımda güvende. | Open Subtitles | اشعري بالحريه فى ضربي ايتها القطه لكنه في امان فى صندوقي |
Fakat nasıl sevdiklerinin bu yabancıyla tam olarak güvende olacağından emin olabilirsin? | Open Subtitles | و لكن كيف تكون متأكداً ـ من سلامة أحبّائك مع شخص غريب؟ |
Kanunlar var. güvende olacağım. Bu gece gitmeme izin verildi. | Open Subtitles | هناك قوانين , سيكون آمنا مسموح لي أن أغادر الليلة |
Eğer çok uzağa ateş edersen ve ıskalarsan herkes kendini daha güvende hisseder. | Open Subtitles | إذا صوبت إلى هدف كبير للغاية و أخطاته سيشعر الجميع بالمزيد من الأمان |
Üstat olacağım ve zamanı geldiğinde Jon'a yardım edecek ve sizi güvende tutacağım. | Open Subtitles | أن أصبح معلمًا حتى أساعد جون عندما يحين الوقت حتى تكونين أنت آمنه |
Tabii ki, sadece kalp atışını duyman güvende olduğun anlamına gelmez. | Open Subtitles | بالطبع، فقط لأنكم سمعتم دقات القلب لا يعني أنكم في آمان. |
Br güvenlik alanına bakıp da soracağınız soru bizi daha güvende yapıp yapmayacağı değil, bir değiş tokuşa değip değmeyeceği olur. | TED | و السؤال الذي يطرح عند النظر إلى أمن أي شيء هو ليس هل بإمكانه أن يجعلنا بأمان أكبر، لكن هل هو يستحق المقايضة. |
Şunu söyleyeyim, bu elektrikli aletleri kullanan çocuklar müthiş ve güvende. | TED | ودعوني أُخبركم بأن الأطفال الحاملين لأدوات القوة هم آمنون ورائعون. |
Benimle, herhangi bir canlıyla olabileceğinden daha güvende! | Open Subtitles | آمنة، أكثر أماناً معى من أى مخلوق على الأرض |