Böylece size çekinmeden bir şeyi açıklayacağım, benim için güzel bir şey. | TED | لذا سوف اعرض لكم بكل خجل شيء اعده جميل جداً بالنسبة لي |
Kimin ne dediği umurumda değil, her genç kızın güzel bir yanı vardır. | Open Subtitles | لا أهتم بما يقوله أى أحد لكن هناك شئ جميل فى كل فتاة |
Çünkü oraya bayılıyorum. Çok güzel bir yer. Özellikle de günbatımında. | Open Subtitles | لأننى أحب المكان هناك المنظر جميل هناك , خصوصاً عند الغروب |
Jim ve Shirley hayatını güzel bir biçimde noktaladılar ve hikayelerini sizinle paylaşarak, aynısını yapma şansımızı arttıracağını umuyorum. | TED | جيم وشيرلي كانت لهما نهاية جيدة للحياة، وعن طريق مشاركة قصتهما معكم، آمل في زيادة فرصنا للقيام بنفس الشيء. |
İlk Sevgililer Günümüz için güzel bir şeyler yapmak istemiştim. | Open Subtitles | أنا كُنْتُ أُحاولُ أَنْ أعْمَلُ شيءُ لطيف ليوم الحبِّنا الأولِ. |
Jack Sommersby bana hayatı boyunca güzel bir söz söylemedi. | Open Subtitles | جاك ساميرز بي لم يقل في عمره كلمة لطيفة لي |
"Ne güzel bir gün" aşkım hayalleri, sözleri ve ölümleri ile. | Open Subtitles | انه يوم جميل يا حبي، في الأحلام، في الكلمات، وفي الموت |
Sanırım güzel bir yüzün olunca mizah duygun olması gerekmiyor. | Open Subtitles | أعتقد ان المرء لايحتاج الي روح دعابة مع وجه جميل |
Bana bir iş önerildi üç hafta önce güzel bir evdi. | Open Subtitles | قبل ثلاثة اسابيع عُرض علي عمل في اعلى التلال بيت جميل. |
Sadece zamanınızdan birkaç saniye. Ne güzel bir gün, değil mi ? | Open Subtitles | فقط دقائق قليلة من وقتك سيدتى يوم جميل ، أليس كذلك ؟ |
Çok güzel bir gün, benimle biraz yürümeye ne dersin? | Open Subtitles | إنه يوم جميل. يجب علينا الذهاب في نزهة على الأقدام؟ |
Herkes onun ne kadar güzel bir çocuk olduğundan bahsederdi. | Open Subtitles | لقد اعتاد الجميع أن يذكروا كم أن أخيك ولد جميل |
Yani, evrendeki brane (ince zar) görüşü, eğer evren onikiyüzlü olarak şekillenmişse bu, muhtemelen ne olabileceğinin çok güzel bir haritasıdır. | TED | لذلك، الفكرة الأساسية للبرينات في الكون، إذا كان الكون على شكل إثني عشر السطوح تلك خريطة جيدة لما يمكن أن يكون. |
- Jim, Las Cruces'de güzel bir iş aldım. - Las Cruces? | Open Subtitles | جيم، لقد حصلت على وظيفة يالفعل جيدة في لاس كروسيز لاس كروسيز؟ |
Ziyan etmedi! güzel bir gün geçirdik, öyle değil mi? | Open Subtitles | انه لا يفعل هذا لقد كان لدينا يوم لطيف .. |
Eğer istersen seni eve bırakabilirim. Benim gerçekten güzel bir arabam var. | Open Subtitles | اذا كنتِ تريدين يمكنني أن أوصلك للمنزل ًأنا أملك سيارة لطيفة حقا. |
İsviçre çok güzel bir yer olmalı, sizce de öyle değil mi? | Open Subtitles | يجب أن تكون سويسرا مكاناً جميلاً جداً ، ألا تعتقدين ذلك ؟ |
Gelmek için güzel bir mekan değil mi? Kaçış yeri. | Open Subtitles | من الجيد أن يكون لديك مكان للذهاب إليه، تعلمين، الإنصراف |
Bir tane verdiler ve eve güzel bir kapla gittim. | TED | أعطوني واحدة فعدتُ أدراجي إلى البيت بعلبة الكرتون الجميلة هذه. |
İmzalayacak. Hadi bakalım Rodya, bize güzel bir Raskolnikov yazıver. | Open Subtitles | سيوقعه لك فورا والان راسكولنيكوف, شخبط لهم هنا توقيعا جميلا |
Endişelerimin bitmesiyle, Uzun güzel bir hayat yaşayacağım, senin sayende. | Open Subtitles | حقا؟ سأعيش حياة طويلة جميلة بفضلك أشعر بالارتياح التام الآن |
Ve çok güzel bir yer görduüm. Buraya tekrar geleceğimi biliyordum. | TED | ولقد رأيت هذا المكان الجميل. عرفت أنني أرغب في العودة مجدداً. |
Bir çok eğitimli insan aptaldır, ve bir çok aptal insan sebepsiz yere kavga çıkarır, böylesi güzel bir günde. | Open Subtitles | الكثير من المتعلمين أغبياء و الكثير من الناس الأغبياء يحبون بدء معارك من دون سبب وجيه في يوم لطيف بحقّ |
Ve güzel bir kız geçtiğinde asla iki kere bakmadım. | Open Subtitles | لم اقم ابدا بالنظر مرتين لو مرت بى فتاه جميله |
Mesela bu oda da çok güzel bir bebek odası olabilir. | Open Subtitles | الآن هذه الغرفةِ على سبيل المثال ممكن تعملوها غرفة أطفال رائعة |
Will, yardım etmen çok güzel bir davranış. Yola geleceğini biliyordum. | Open Subtitles | ويل, أعتقد أنه من الرائع أنك تساعدنا علمت أنك ستأتي للحدث |
Bir zamanlar senden güzel bir söz duyabilmek için hayatımı verirdim. | Open Subtitles | كان هناك وقت كنت لأمنح فيه حياتي مقابل كلمة طيبة منك |