Fakat Emma'nın ihtiyacı olan şey bir terapist değil onu gerçekten umursayan biriydi. | TED | لكن ما كانت إيما تحتاجة حقاً ليس معالجة نفسية تهتم كثيراً، كثيراً لأمرها. |
Ve bu gerçekten, zihnin avantajı nasıl anlamlandırdığının olağanüstü bir içgörüsüdür. | TED | وهذا هو حقاً بصيرٌ، لا يصدق في كيفة العقل لتفسير الميزة. |
Trafik gerçekten çok yakın zamana göre büyük ölçüde kötüleşti. | TED | حركة السير حقاً أصبحت أسوء عما كانت عليه من قبل |
onu da 21.yy'ın bilgelik masası olarak düşünmek beni mutlu ediyor gerçekten. | TED | و أود أن أرى هذه اللعبة كطاولة حكمة في القرن ٢١، حقا. |
Neyin yanlış gittiği konusunda hipotezleri olabilir ancak gerçekten neyin bu korkunç olaya sebep olduğunu bilmelerinin herhangi bir yolu yoktur. | TED | من الممكن أن يفترضوا ما الخطأ الذي حدث ولكن ليس لديهم فعلاً طريقة لمعرفة ما الذي أدى إلى تلك الأحداث المريعة. |
Ve şunu da söyleyeyim ki, bu tür dinamikler tabiat içerisinde gerçekten tükeniyor. | TED | ودعني أخبركم بهذا، هذه الانواع من التغيرات ثؤثر بالفعل على المشهد العام والخريطة |
Ve grandma-bot(Büyükanne-bot) olarak, o şimdi oynayabilir, ama gerçekten oynayabilir, benim çocuklarımla, onun torunlarıyla, gerçek Dünya'da gerçek oyuncaklarla. | TED | و كروبوت الجدة تستطيع الان ان تلعب, تلعب فعلا مع ابنائي , مع احفادها في العالم الحقيقي بالعابه الحقيقية |
gerçekten vücudunuzun içinde güneşin sıcaklığını veya radyoaktif nükleer santral istiyor musunuz? | TED | وهل تحتاج حقاً إلى حرارة الشمس أو محطة نووية مشعة داخل جسمك؟ |
Yani kısaca şimdi zaman, gerçekten sıkı bir kaka şakasını anlatma zamanı. | TED | لذلك أعتقد أنه حان الوقت كي نجرب ونقول طرفة خرائية جيدة حقاً. |
Yapmanız gereken insanların gerçekten ne istediğini bulmak ve bunu onlara vermek. | TED | ما ينبغي عليك هو أن تعرف ما يريده الناس حقاً وتعطيه لهم. |
Bu bir biyo-taklit örneği, bizim gerçekten daha çok aramaya başladığımız bir şey. | TED | هذا هو مثال للتقليد الحيوي، الذي هو شئ بدأنا حقاً بالنظر إليه أكثر. |
gerçekten olmamız gereken noktaya bir gelelim ve sonra ara ürüne bakalım. | TED | حسناً، لنذهب الى حيث ينبغي حقاً أن نذهب، ثم ننظر الى الوسيط. |
Bu projede gerçekten hoşuma giden insanların bu sözlerini gündeme getirmek, | TED | ما أمتعني حقاً حول هذا المشروع هو إحياء كلمات هؤلاء الناس، |
Nazizm'in ne anlama geldiğini gerçekten bilip bilmediğinizi merak ediyorum. | Open Subtitles | أتساءل فيما اذا كنتِ حقاً تعلمين ما تدافع عنه النازية |
Ama High Line'ı gerçekten özel kılan şey bence insanlar. | TED | لكن أظن أن الذي يجعل الهايلاين حقا فريدا هو الناس. |
Ama bunu gördüğümde gerçekten hayran kaldım, çünkü canlı gibi görünüyordu. | TED | لكننى انبهرت حقا عند رؤية هذا، فقد بدا سلوكها وكأنها حية. |
Ama turizm piyasasının, insanlara gerçekten yarar sağlanabilecek şekilde idare edilmesi oldukça önemli. | TED | لكن إدارة سوق السياحة بالطريقة التي يمكن أن تفيد الشعب حقا مهم للغاية. |
Gerçi, insanların gerçekten istediği ürünlerden işe başlayarak bu kopukluğu çözmek esasen mümkün. | TED | بالرغم من ذلك، يمكن سد هذه الفجوة، بدءا بالمنتجات التي يريدها الناس فعلاً. |
Eğer merak ediyorsanız, birileri gerçekten sincapların koklama duyusunun kesildiği bir deney yapmış ve sincaplar yine de fındıkları bulabilmişler. | TED | وإذ كنتم تتسائلون، قام أحدهم بالتجربة بالفعل حيث قاموا بتعطيل حاسة الشم لدى السناجب وأمكنهم مع ذلك العثور على الجوز |
Ve eğer Van Gogh'un gerçekten bu başyapıtı nasıl yarattığını görmek isterseniz? | TED | وماذا إن أردتم رؤية كيف قام فان غوخ فعلا بإنتاج هذه التحفة؟ |
Bu harekete nasıl eriştiği konusunda gerçekten hiçbir fikrimiz yok. | TED | نحن في الحقيقة لا نملك اي فكرة عن كيفية حركتها |
Ve Dove, güzelliğe karşı tavırlar konulu küresel raporu için gerçekten 10 farklı ülkeden binlerce kadınla anket yaptı. | TED | والتقرير العالمي لدوف حول السلوك المرتبط بالجمال قام في الواقع بإجراء مسحٍ مع آلاف النساء في 10 دولٍ مختلفة. |
Yakın bir zamanda Mars'ta insanlar olacak ve gerçekten çok-gezegenli olacağız. | TED | قريباً جدّاً سيكون لدينا أناسٌ على المريخ، وسنكون حقّاً متعددي الكواكب. |
gerçekten sizde bu güzellik varken, başka bir şey olmanız mümkün değil. | Open Subtitles | بصدق , فأنتِ تبدين كذلك لابد و أنكِ تعملين في هذا المجال |
Biliyor musunuz Bay Sears, şu anda gerçekten Noel Baba gibisiniz. | Open Subtitles | أتعلم يا سيد سيرز, انت تبدو مثل بابا نويل الآن بحق |
Sen şimdi gerçekten bana figürsel çizimle, yazılama arasındaki farkı görmediğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | أنت تقول لي بصراحة أنك لا ترى الفرق بين رسمة رمزية وبين علامة؟ |
Sonra tüm bunların içinde en delice olanını düşündüm; gerçekten bunu yapabilirim. | TED | ثم فكرت بفكرة أكثر جنونا من جميع الأفكار لماذا لا أفعلها بجدية |
STEM çizgi ve grafik romanları, gerçekten bilinmeyen bir bölge gibi keşfedilmeye hazır. | TED | إن القصص والروايات المصورة في العلوم هي فعلًا كتلك الأرض المجهولة الجاهزة للاستكشاف. |
Üniversitede gerçekten çok çalıştım ve üniversitemdeki çok az sayıda kadın bilgisayar bilimi mezunu arasında olmaktan gurur duydum. | TED | انا درست بجد شديد في الكليه , وكنت متفائله بكوني واحده من خريجين علم الكمبيوتر النساء الاقلاء في كليتي |