ويكيبيديا

    "hakkı" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • الحق
        
    • الحقّ
        
    • يحق
        
    • حقه
        
    • يستحق
        
    • حقّ
        
    • تستحق
        
    • حق
        
    • الحقوق
        
    • حقها
        
    • حقوق
        
    • مسموح
        
    • يسمح
        
    • بحقوق
        
    • يستحقون
        
    Yasal olarak gitmeye hakkımız var, ama hakkı olmasına rağmen burada tutuklananlar var. Open Subtitles لدينا الحق في هذا الرحيل، لكن العديدين هنا احتجزوا بالرغم من حقهم الشرعي.
    Yasal olarak gitmeye hakkımız var, ama hakkı olmasına rağmen burada tutuklananlar var. Open Subtitles لدينا الحق في هذا الرحيل، لكن العديدين هنا احتجزوا بالرغم من حقهم الشرعي.
    Bütün halkımın orada olma hakkı var görmek ve hatırlamak için. Open Subtitles جميع شعبي له الحق ان يكون هناك لكي يشاهد ذلك ويتذكره
    Nihayetinde, o berbat kurabiyelerle mideni mahvetme hakkı da kendi ellerindeydi. Open Subtitles على كلّ حال، لك الحقّ في تدمير معدتك بذلك الكعك المريع.
    Herkesin kendi düşüncesi uyarınca ibadet etme hakkı olduğuna inanıyoruz, fakat inanç özgürlüğü, insanların inanışlarını suiistimal etme hakkı vermez! Open Subtitles نحن نعتقد أن كل شخص لديه الحق في العبادة وفقا لضميره لكن حرية الدين ليست رخصة للاعتداء على إيمان الشعب
    Bir adamı ölümü olabilecek bir göreve gönderiyorsak... nedenini bilmeye hakkı var sanırım. Open Subtitles اظن انه اذا كنا سنرسل رجلا الي حتفه فلديه الحق ان يعرف لماذا
    Bay Poirot'nun buna hakkı yok, bu özel bir mesele. Open Subtitles بوارو ليس له الحق.. هذا خارج الموضوع هذا شأن خاص
    İşte, sessiz kalmaya kesinlikle hakkı olan biri var burada. Open Subtitles الآن هناك بالتأكيد الرجل الذي لديه الحق في التزام الصمت.
    Cehennemden gelen ev sahibi olabilirsin ama bu sana kanepemize yayılma hakkı vermez. Open Subtitles ربما تكون المالك بحق الجحيم، ولكن هذا لا يعطيك الحق بالاستلقاء على أريكتنا.
    Bu yüzden onun da öfkelenmeye hakkı olduğunu kabul etmelisin. Open Subtitles لكنك إمرأة بعقلية عادلة وعليك الموافقة أن له الحق بالغضب
    Paraları onlara, insanlara oyuncak gibi muamele edebilme hakkı veriyor. Open Subtitles يعتقدون أن أموالهم تمنحهم الحق في أن يعاملوا الناس كدمى
    Dünyanın en kutsal hakkı olan özgürlük hakkında konuşmamı yapıyordum. Open Subtitles كنت أقوم بحقي في الكلام الحق الأكثر قدسية على الأرض
    Şeyh o an mutlaka öleceğini anlamıştı, merhamet dilemeye bile hakkı olmadan Open Subtitles الشيخ علم انه سوف يموت بالتأكيد دون حتى الحق فى طلب الرحمة
    Bakın, eğer bu sanatçının çalışmalarını sergilemek istersem kimsenin beni durdurmaya hakkı yok. Open Subtitles اسمع , ان كان لدي معرض لهذا الفن ليس لدي احد الحق ليوقفني
    Kendi aklında kimin yaşayıp kimin öleceğine karar vermeye hakkı olduğuna inanıyor. Open Subtitles في عقله، يرى أن لديه الحق في تحديد من يحيا ومن يموت.
    Bir kadının böyle bir söz vermeye hakkı olmadığını unutmuşum. Open Subtitles حتّى نسيت تلك مرأة لم حتى الحقّ في إعطاء الوعود
    Kamuya hizmet etmeyi reddeden birisinin, varolmaya hakkı var mıdır? Open Subtitles هل يحق للأنسان أن يعيش إذا رفض أن يخدم مجتمعه؟
    Su hakkını kaybetmiyor, sadece bu hakkı ya da bir kısmını toprak yerine dereye yönlendirmeyi seçiyor. TED فهو لن يخسر هكذا حصته المائية وقد اختار ان يمارس حقه او جزء منه .. على الجدول .. بدلاً من على الارض
    Her çocuğun aile yanında büyümeye hakkı vardır dersek çocukların kendilerini çarçabuk toparladıklarını görürüz. TED كل طفل لديه الحق بأن تكون له عائلة، يستحق و يحتاج عائلة، و الأطفال مرنون بشكل مثير للدهشة.
    İnsanların sokaklarında neler olup bittiğini bilmeye hakkı var. hakkı var. Open Subtitles من حقّ النّاس أن يعرفوا ما الذي يجري في شارِعِهِم
    Victoria'nın senin bir zamanlar Robin'e aşık olduğunu bilmeye hakkı yok mu? Open Subtitles تيد .. الا تستحق فكتوريا ان تعرف انك كنت تحب روبن ؟
    Biz insanın ekolojik ölüm bakımına erişimin insan hakkı olduğuna inanıyoruz. TED نحن نؤمن بأنّ الدخول إلى دار رعاية موتى بيئيّة حق إنساني.
    Yani tam olarak bu gezegende doğmadı diye, hiçbir hakkı yok, öyle mi? Open Subtitles إذن لأنه لم يولد على هذا الكوكب ليس لديه أى نوع من الحقوق
    1883'teki ölümüne kadar, bu düşmanca dünyada sesini duyurma hakkı için savaşan açık sözlü bir eleştirmen olarak kaldı. TED حتى وفاتها في عام 1883 واصلت كونها ناقدة جريئة مدافعة عن حقها في أن تُسمع في عالم عدواني.
    Bir videonun birden çok telif hakkı sahibinin olması olağan bir şey. TED ليس من الشائع لفيديو واحد أن يكون له أكثر من صاحب حقوق.
    Her kadının ve erkeğin sadece birer çocuğa sahip olma hakkı var. Eğer üçüncü doğarsa, öldürülür. Open Subtitles كل رجل وامرأة مسموح لهم بطفل واحد إذا ُولد الثالث، فإنه ُيقتل
    Çoğunlukla özel şirketler olan patent sahiplerine, genlerin araştırılmasını bloke etme hakkı vererek hastalara zarar verebiliyordu. TED مما يسمح لحاملي براءة الإختراع وهم في العادة شركات خاصة أن يغلقوا مجال الجينوم البشري مما يضر بالمرضى
    Onun için aldığım bir kitabın film hakkı ile alakalı. Open Subtitles إنه .. إنه يتعلق بحقوق الكتاب التي حصلت عليها لها
    Benim fikrime göre, haddini aşan insanın yaşamaya hakkı yok. Open Subtitles من وجهة نظري ، أن الأشخاص الذين يتعدون الحدود لا يستحقون الحياة

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد