Arada hatalar var, ama en azından büyüterek saymayı biliyor. | TED | لدينا بعض الاخطاء .. ولكن العد يتم على الاقل |
Bazı hatalar hayvanlar, rakamlar hakkında. | TED | وكان بعض تلك الاخطاء متعلق بالحيوانات .. عددها اقصد |
Ona affedilmez hatalar yaptığını ve çekilmesi gereken zamanın geldiğini söyleyeceğim... | Open Subtitles | سأقول أنه صنع بعض الأخطاء التى لا تُغتفر وحان الوقت ليتنَحّى |
Sanırım oldukça aptalca şeyler yaptım, oldukça aptal hatalar. | Open Subtitles | و لابد أننى أقترفت اشياء حمقاء اخطاء حمقاء صغيرة |
Biliyorum hatalar yapmış ama onun gibi yetenekli biri burada kalacağına dışarıda sanatını icra etmeli. | Open Subtitles | أعرف أنه اقترف أخطاءً لكن أي شخص بموهبته مكانه هو الرسم الهزلي على الممشى وليس خلف القضبان |
Evet, sinirlerime hakim olamadığımda bazı hatalar yaptım. | Open Subtitles | نعم، أنا قمت بأخطاء فى محاولة السيطره على اعصابى |
Bence Küba meselesinde bazı hatalar yaptı. | Open Subtitles | اعتقد انه ارتكب بعض الاخطاء في ما يتعلق بكوبا |
Bazı hatalar, iki kez yapılmaya değer. | Open Subtitles | أتعلم بعض الاخطاء تستحق أن يقوم بها الشخص مرتين |
"Ancak özel hayatımda, vahim hatalar yaptım. | Open Subtitles | ولكن في حياتي الخاصة مارست الكثير من الاخطاء |
Ona affedilmez hatalar yaptığını ve çekilmesi gereken zamanın geldiğini söyleyeceğim... | Open Subtitles | سأقول أنه صنع بعض الأخطاء التى لا تُغتفر وحان الوقت ليتنَحّى |
-Bu yanlış. Tanrı bilir, böyle biri nasıl hatalar yapar. | Open Subtitles | الرئيس يعلم ما الأخطاء التى يقع فيها رجل مثل هذا |
Bazı hatalar, mesela, Madam Curie'nin Radyum'u bulması büyük bir bilimsel potansiyele dönüştü. | Open Subtitles | بعض الأخطاء مثل إكتشاف السيدة كيري للراديوم الذي ظهر له تطبيقات علمية عظيمة |
Önce yanlış adamla evleniyor ardından üst üste aptalca hatalar yapıyor. | Open Subtitles | متزوجه من الشخص الخطأ وترتكب اخطاء غبيه مع الاخرين |
Bak, ben hatalar yaptım, bunu biliyorum, ama eğer o senin hayatındaysa, onu asla unutamayacaksın. | Open Subtitles | حسنا لقد فعلت اخطاء كثير اعلم هذا لكن اذا كانت في حياتك لن تتخطاها ابداً اليسون |
Geçmişte her iki tarafın da yapmış olduğu hatalar artık geçmişte kaldı. | Open Subtitles | و اخطاء الماضي من الماضي من كلا الجانبين |
Ama ben tekrar tekrar çok büyük hatalar yapıyorum... ve sonuçlarından çocuklarım mağdur oluyor. | Open Subtitles | نعم، حسناً أنا أرتكب أخطاءً كبيرة مراراً و تكراراً و أطفالي هم من يعانوا |
hatalar yaptığımı fark ettim. Ama aynı zamanda hatalarımdan ders çıkarmayı da öğrendim. | Open Subtitles | رأيتُ أنني ارتكبتُ أخطاءً ولكن يُمكنني أيضاً التعلم منها |
Devasa hatalar yaptılar ve asla düzeltmediler. | Open Subtitles | لقد قاموا بأخطاء هائلة و لم يقوموا بإصلاحها |
Biliyorum bazen işleri karmakarışık eder ve büyük hatalar yapar. | Open Subtitles | أنا أدري أنها أحياناً تفسد الأمور و تقوم بالأخطاء الكبيرة |
İstediğimiz bir takım şeylerde pek çok hatalar var. | Open Subtitles | فثمة كثير من العيوب ببعض الأمور التي نريدها |
bazı hatalar yaptım ama hepsini düzelteceğim tamam mı? Tamam. | Open Subtitles | قمت ببَعْض الأخطاءِ لكن سَأَحسٍن كل شيء، حَسَناً؟ |
Ben dahil değil benim hatalar koca ve olur olmaz Bu hapisten ücretsiz. | Open Subtitles | أنا لن أورط زوجي في أخطائي وأنت لن تكون حرا من هذا السجن |
Trajik hatalar, algılamalar insanları sonsuza dek birbirlerine düşman eder. | Open Subtitles | أخطاء مأساوية وتصورات غير صحيحة تقلب الناس ضد بعضهم للأبد |
"hatalar." Kusurlar değil. | Open Subtitles | خطايا فقط دون ال .. فقط خطايا |
Bazı hatalar... önemli değildir. | Open Subtitles | أحياناً تقترف البعض وتكون بخير |
Bak, hayatım boyunca hatalar yaptığımın farkındayım, Bay Madison. | Open Subtitles | انظر. انا ادرك اني قمت باخطاء في حياتي يا سيد (ماديسن) |
Ortaya çıkacak hatalar yapmadın, değil mi? | Open Subtitles | لم تقم بخطأ وقت إعترافك , أفعلت ذلك ؟ |
hatalar yaptım başkanlık makamına leke süren korkunç hatalar ve bu nedenle de hayatım boyunca acı çekeceğim zaten. | Open Subtitles | لقد اقترفت أخطاءاً أخطاءاً رهيبة، لطخت سمعة مكتب الرئاسة.. وهذا ما سأدفع ثمنه بقية عمري |