Kalp krizi geçirme riski yüksek olan kişilerin hayatlarını kurtarabiliriz. | TED | يمكننا إنقاذ حياة الناس الذين هم عرضة للإصابة بنوبة قلبية |
Ama bunu insanların hayatlarını ve refahlarını geliştirmek için yapıyorum. | TED | وذلك في الغالب من أجل تحسين حياة الناس ورفاهية عيشهم. |
Bu işin en güzel yanı nedir biliyor musun, insanların hayatlarını öğrenmek. | Open Subtitles | متأكد، أنا أعمل. ذلك أفضل جزء الشغل، تعرف تعلم حول حياة الناس |
Kızkardeşlerimiz bu deney için hayatlarını tehlikeye attı. Fayda görmüyor musun? | Open Subtitles | أخواتنا يخاطرون بحياتهم لإنجاح التجربه ألا ترين أنه أفضل لو نجح |
hayatlarını tehlikeye atıyorlar, bizim için, sizin için, ve onları hayal kırıklığına uğratamayız. | TED | فهم يضعون حياتهم على المحك من أجلنا .. من أجلكم ولايمكننا أن نخذلهم |
16 asker görev başındayken nasıl oldu da.. hayatlarını kaybettiler. | Open Subtitles | وكيف فقد 16 رجلاً أرواحهم خلال هذا الوقت من الخدمة؟ |
Bu çocukların hayatlarını tek başına kontrol ediyor ve kimse onu sorgulamıyor. | Open Subtitles | لقد ترك وحيدا ليدير حياة اولئك الاطفال و لا احد يشكك به |
Nasıl oluyor da insanların hayatlarını cehenneme çeviren şerefsiz bir evlat sahibi oluyorlar? | Open Subtitles | يبدون طبيعيون ، كيف لهم بإبنة مجرمه؟ تدمر حياة الناس كيف يحدث هذا؟ |
Geride kalan oluğunda arama ve kurtarma ekiplerimizin .hayatlarını tehlikeye atıyoruz. | Open Subtitles | بالوقوف إلى الخلف يعرض حياة أول المستجيبين إلى الخطر فرق إنقاذنا |
Umarım bir gün hareketlerinin insanların hayatlarını nasıl mahvettiğini anlarsın. | Open Subtitles | آمل يوما ما أن تدركي كيف دمرت أفعالك حياة الآخرين |
Sıtma hastalığına karşı savaşmanız ve buna para harcamanız ve çocukların hayatlarını kurtarmanız sorun değil. | TED | ليس هناك مشكلة مع مكافحة الملاريا ووضع المال في ذلك وإنقاذ حياة الأطفال. هذا ليس ما أقوله. |
Bunun hayatlarını mahvettiğini ve arkadaşlarının rahatsız ettiğini söylemiştim. | TED | ذلك أخبرتكم بأنه يخرب حياة الناس و يجعل أصدقاءهم يتوسلون إليهم |
İnandıkları bir şey için hayatlarını riske atan kardeşlerden söz ediyorum. | Open Subtitles | انا اتحدث عن أخوة خاطروا بحياتهم من اجل شيء آمنوا به |
Ailelerin yanlarına yerleştirdik, okula gidiyorlar olabilecek en iyi şekilde hayatlarını sürdürüyorlar. | Open Subtitles | لقد وضعناهم مع عوائل وهم يذهبون للمدرسة يستمرون بحياتهم بأفضل ما يمكنهم |
Yeni dünyanın güvenli olup olmadığını öğrenene dek hayatlarını riske atmak istemedim. | Open Subtitles | لم أرد انا أخاطر بحياتهم حتى أكتشف أن.. ، العالم الجديد آمن |
Sıfırdan, hayatlarını yeniden inşa ettiler ve nihayetinde Ürdün'ün bağımsız, varlıklı vatandaşları oldular. | TED | بدأوا حياتهم من الصفر وفي آخر الأمر، أصبحوا مواطنين أردنيين أثرياء مستقلين بذاتهم. |
Öyleyse eğitimin, kişilerin hayatlarını devam ettirebilmeleri için yaptıkları işlerle ilgili olması ve onlara bu konuda yardımcı olması gerekir. | TED | لذا يتوجب ان يكون التعليم .. غير تقليدي .. ويساعد الاشخاص في جعل حياتهم افضل .. وفي توفير لقمة العيش |
hayatlarını kurtarmanın tek yolu korkaklığı bırakıp o tekneye binmen. | Open Subtitles | والوسيلة الوحيدة لإنقاذ أرواحهم هي بأن تتشجّع وتصعد ذلك القارب |
Kusura bakmayın ama hayatlarını düşünmem gereken 120 kişi daha var. | Open Subtitles | أنا آسفٌ و لكن لدي حيوات 120 آخرين لأخذها بنظر الإعتبار |
Onları geçip gidebiliriz ama adamların hayatlarını riske atmaya değmez. | Open Subtitles | بالتأكيد ربما نسبقهم ولكن ذلك لا يسحق المخاطرة بحياة الرجال |
Bu saatte, bütün umutlarını, bütün hayatlarını, bütün geleceklerini... ..kaybettiler. | Open Subtitles | كلّ أولئك الّذين فقدوا في هذا الوقت أملهم و مستقبلهم و حيواتهم |
Evet! Çok şeker olur! hayatlarını tamamen karartabiliriz! | Open Subtitles | أجل، سيكون هذا لطيفاً يمكننا إفساد حياتهما تماماً |
Tersine çevirmenin tek yolu da genç erkekleri öldürüp hayatlarını emmek. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لأيقافُها تقتضي بقتل و سلب الأرواح من الرجال الشُبان |
Niçin bir insanlar hayatlarını başkaları için riske atarlar? | Open Subtitles | لماذا يخاطر الناس بأرواحهم من أجل الآخرين؟ |
Çocuklarının hayatlarını iki yönden birden yok ediyorsun, değil mi? | Open Subtitles | انت فقط تدمر حياه الاطفال يساره و يمينا , اليس كذلك ؟ |
Kadınlar ayrıca doğum kontrol uygulayabiliyorlar, üreme hayatlarını daha fazla kontrol altına aldılar. Hepsi iyi şeyler. | TED | النساء أيضاً لديهنَّ نفوذ أكبر في تنظيم النّسل، سيطرة أكبر على حياتهن الإنتاجيّة، كل الأمور الحسنة. |
Hepsi de gözlerini bile kırpmadan, senin için hayatlarını feda ederler. | Open Subtitles | كلّ واحد منه مستعدّ في أيّة لحظة للتضحية بحياته إخلاصًا لك |
Yiyecek bulabilmek için her gün hayatlarını tehlikeye atan adamlar. | Open Subtitles | رجالٌ يُجازفون بحيواتهم كل يوم، سعياً وراء لقمة العيش لا أكثر |
Çünkü burada sorun çıkaranlar, bir daha buraya gelirken, hayatlarını tehlikeye attıklarını bileceklerdir, bundan emin olun. | Open Subtitles | كسبيل أخير، في حالةِ مثيري الشغب سَيَكُونونَ على علم بان مجيئهم إلى البلدةِ خطرِ على حياتِهم. |