Bana karşı hisleri olduğunu biliyordun ve o hislerin karşılıklı olması düşüncesinden korkuyordun. | Open Subtitles | كنت تعرف أنه يكنّ لي المشاعر وكنت مذعوراً من أن تكون المشاعر متبادلة |
Geçen sene bana karşı hisleri olduğunu söylediği sesli bir mesaj almıştım. | Open Subtitles | حسناً,لقد سمعت رسالة صوتية العام الماضى حيث قال انه يكن لى المشاعر |
Ya da beynimizdeki sinirsel merkezler olumsuz hisleri sindiremez hale geldiklerinden bu böyledir. | TED | ربما تكون المراكز العصبية في أدمغتنا قد تدهورت لدرجة لم نعد إطلاقا قادرين على معالجة المشاعر السلبية. |
Karım bu hikâyeye bayılır. Ondaki romantik hisleri kabartıyor. | Open Subtitles | زوجتي معجبة بهذه القصة كثيراً لدرجة أنها تحرك مشاعرها الداخلية |
Fark ettim ki sana karşı olan hisleri hiç gitmedi ama sen gidebilirsin. | Open Subtitles | أعلم أن مشاعره تجاهك قد لا تختفي إلى الأبد، ولكنك قادرة على الاختفاء |
Demokrasi böyle bir ortamda sağ kalmakta zorlanacak çünkü işin sonunda demokrasi insan mantığı üzerine kurulu değildir; insan hisleri üzerine kuruludur. | TED | ربما ستواجه الديموقراطية صعوبة للنجاة من هذا التطور لأنه في النهاية، الديموقراطية لا تستند إلى العقلانية البشرية، ولكن تستند إلى المشاعر البشرية. |
Ama ben sevgi ve kıskançlık, dostluk, çekicilik ve saygı duyuyordum ve tüm bu karmaşık hisleri uzun süreli ilişkiden sonra biriktiriyorsunuz. | TED | لكن كان لدي حب وغيرة ومودة وانجذاب واحترام وكل تلك المشاعر المعقدة التي تجمعها بعد علاقة حب طويلة الأمد. |
Sanatçıların gerçek hisleri ile dolu sonsuz sayıda kitap, film, resim ve müzik vardır. | TED | حيثُ توجَد الكثير من الكُتُب، والأفلام، والرسومات والموسيقى، التي تحتوي جميعها على المشاعر الحقيقية للفنَّان. |
Böylece bütün o hisleri bastırmak zorunda bırakıldı ve er ya da geç o hisler yayıldı. | TED | لذا كان عليه أن يدفع بكل تلك المشاعر تحت السطح، وكُبِتَت هذه المشاعر في النهاية. |
Okula gittiğim o genç yaşta, o boş kağıtlara yönelirken ne hissetmem gerektiğiyle ilgili hisleri kafamdan çıkarmaya çalışıp | TED | عندما كنت تلك التلميذة الصغيرة وكنت أتكيء على تلك الصفحات الفارغة، بدأت أمحو المشاعر التي يجب أن أحسها. |
Barsakların fazla sesi çıkmaz, daha çok hisleri vardır onların. | TED | انها الصوت الصامت الذي يؤثر على المشاعر |
Ancak, Sangmin'in büyükbabasının ölümüyle birlikte o hisleri gömdüm. | Open Subtitles | على أية حال، بعد أن ماتت الجدّة سانجمان دسست تلك المشاعر بعيدا |
Fena değildi. Buraya vardığımız an hisleri hakkında konuşmaya başladı. | Open Subtitles | لا بأس، ولكنها بدأت بالتحدث عن مشاعرها ما ان وصلنا الى هنا |
Belki hisleri incinmiş, belki sorgular olmuştur. | Open Subtitles | ربما ذلك جرح مشاعرها أو جعلها تتسائل على كل حال |
Tanrım, Bu erkek arkadaşımla oturup onun hisleri hakkında sızlanmasını dinlemekten çok daha iyi. | Open Subtitles | هذا أفضل بكثير من الجلوس والاستماع إلى خليلي يشكو مشاعره |
Görünüşe göre, hayvanların bu şeyler hakkında, 6. hisleri varmış. | Open Subtitles | على ما يبدو، حيوانات لَها إحساس سادس حول هذه الأشياءِ. |
Şimdi de bana gülümsediğini ve hisleri olduğunu söyleyeceksin. | Open Subtitles | أجل , فى المرة القادمة سوف تخبرنى أنها أبتسمت وعندها العواطف |
Sentetik bacaklarıma dokunduğumda veya hareket ettirdiğimde normal dokunma ve hareket hisleri duymuyorum. | TED | فمثلًا عندما ألمس وأحرك أطرافي الاصطناعية، لا أستشعر أحاسيس اللمس والحركة الطبيعية. |
Alkol hisleri oldukça etkin bir şekilde köreltir. | Open Subtitles | الكحول يعيق عمل الحواس بشـــــكل فعّال جداً. |
gördünüzmü kalbin hisleri nasıl dışa çıktı? şimdi bu oyunu bir de siz deneyin. | Open Subtitles | هل رايتوا كيف تتدفقت الاحاسيس الصادقه؟ |
hisleri yüzünden bunalmıştı, Tatiana, Maharaja'nın verdiği hapları kullandı. | Open Subtitles | قصدت "المهراجا" طلباً للنّصيحة مخبولة بمشاعرها |
Sana katılıyorum çaylak. Ama Gibbs'in hisleri tam tersini söylüyor. | Open Subtitles | أنا معك أيها الأختباري, لكنه شعوره قوي للغايه تجاه هذا |
Birçok eski hatırayı canlandırdın bastırdığım, içime hapsettiğim hisleri ortaya çıkardın. | Open Subtitles | لقد استدعيت ذكريات قديمة كثيرة، وقد تأثرت بالمشاعر التي أكنها. وقد كانت مكبوتة. |
Belki de hisleri güçlüdür. Bak, insan şeklinin de olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | ربما لديه حاسة ما، فأنا أعلم أنه يستطيع اتخاذ شكل البشر |
Demek istediğim, bana karşı hisleri olduğu ortadaydı ama bunu gösteremeyecek kadar utangaçtı. | Open Subtitles | أقصد, لقد كان واضحاً أنه يكن مشاعراً لي، لكنه كان خجولاً جداً ليظهرها. |
Büyük bir savaşçının bütün hisleri tetikte olmalıdır. | Open Subtitles | المحارب القوي يجب أن يكون علي لحن واحد مع جميع حواسه |
Arkasında bıraktığı hisleri bile düşünmüyor mu? | Open Subtitles | هل فكرت يوما بمشاعر الأشخاص الذين تركتهم خلفها ؟ |