Dünyanın günahlarını sırtlanan Yüce İsa... bu ruha sonsuz huzur ihsan et. | Open Subtitles | أيها الحمل الذي خلصت العالم من خطيئته امنح هذه الروح الراحة الأبدية |
Ben sana tamamıyla sadıktım ama başkalarının kollarında huzur aramandan dolayı seni suçlamıyorum. | Open Subtitles | كنت مخلصة تماماً ولكن أنا لا ألومك للبحث عن الراحة في أحضان الآخرين |
Dinlendirici renkler kullanarak, o kadar dertten sonra eve huzur getirmeye çalıştığını söyledi. | Open Subtitles | قالت أنها استخدمت ألوان مريحة لتحاول أن تجلب الهدوء بعد كل تلك المشكلة |
Fakat huzur bulmak ve sebep olduğum acının cezasını çekmek istiyordum. | Open Subtitles | ولكنني أردت العثور على السكينة والتكفير عن الآلام التي تسببت بها، |
Seyahat özgürleştirici olabilir, ama sürekli olduğunda, huzur yoksunu, ebedi sürgünler haline geliriz. | TED | السفر يمكن ان يكون محرر ولكن عندما يكون مستمر ، نصبح المغتربون دائما و من دون راحة |
Usulüne göre bir defin yapılmadığı sürece ruhu huzur bulmayacak. | Open Subtitles | لن تنعم روحها بالسلام حتّى تُدفن بشكل لائق داخل المقابر. |
huzur ve sessizliği hakettim artık. Ve buna uymanı bekliyorum. | Open Subtitles | وأنا أريد أن أعيش فى هدوء وسلام وأنا أستحق ذلك |
Kocasının huzur için ölme isteğini çiğnemeye hiçbir şekilde hakkı yok. | Open Subtitles | لا يمكن ببساطة تركها تتجاوز رغبة زوجها الموثقة بوضوح بميتة هادئة |
Kalbimdeki huzur ve dinginlik. senin yüreğine de dolsun. | Open Subtitles | لتأتى الى قلبك الراحة و الطمأنينة كاللذان فى صدرى |
Antik ayinler, kurbanların ruhları huzur bulabilsin diye bölgeyi iyileştirir. | Open Subtitles | الطقوس القديمة تشفي الأرضَ لتتمكن ارواح الضحايا من إيجاد الراحة |
Yüreğiniz huzur bulmalı hanımefendi. Rusya'da canlı bir İtalyan yok. | Open Subtitles | يجب أن تجدى الراحة لقلبك يا سيدتى ليس هناك إيطاليون على قيد الحياة فى روسيا |
Vücudunda yayıldığını, etrafındaki her şeyi sakinleştirip yalnız huzur kalana dek arındırdığını düşün. | Open Subtitles | تتدفق خلالك، تهدئك تغسل كل شيء حولك حتى يكون الهدوء هو المتبقي الوحيد |
Can sıkıcı sivrisineği öldürüyorsun ve huzur geri geliyor. | TED | لقد قضيت على البعوضة المزعجة وعاد الهدوء. |
Hayatımda hiç böyle bir huzur, böyle bir mutluluk tatmadım. | Open Subtitles | لا أظن بأني عرفت الهدوء و السعادة كما الأن. |
Fakat huzur bulmak ve sebep olduğum acının cezasını çekmek istiyordum. | Open Subtitles | ولكنني أردت العثور على السكينة والتكفير عن الآلام التي تسببت بها، |
Üçüncü beyinsel sistem de bağlılık: Uzun süreli bir ilişkinin getirdiği huzur ve güvenlik duygusu. | TED | و النظام الثالث هو التعلق و هو الأحساس بالهدوء و السكينة التى تشعر بها مع شريكك بعد مرور فترة زمنية طويلة عليكما معا |
Modacılara hiçbir zaman huzur yok. | TED | أخبركم، بأنه ليس هناك راحة في عالم الموضة. |
İçten yalınlığı eski zırhlara olan müthiş aşinalığı ve tüm konuşması boyunca yanındakine verdiği huzur verici tavrı." | Open Subtitles | ألفته الرائعة بالدرعِ القديمِ و راحة شركتِه وعندما يتكلَم |
Güvende olduğunu hissetmesi için çok uğraştık bir huzur bulması için. | Open Subtitles | لقد بذلنا أقصى مافي وسعنا لنُشعرها بالأمان لمساعدتها على الشعور بالسلام |
Bu gece sabrımı sınamaya kalkma Hadley. Ciddiyim. huzur duymasını istiyorum. | Open Subtitles | لما لاتجربيني في الليلة هادلي أعني هذا, أريد هدوء |
Tek istediğim, şırıldayan huzur dolu bir çeşmenin yanında sabah espressomu yudumlamak. | Open Subtitles | جلّ ما أردتُه هو ارتشاف قهوة الصباح بالقرب من نافورة مياه هادئة |
Ama bütün hepsini görmek insana biraz huzur verir. | Open Subtitles | ولكن رؤية المسار كاملاً تمنحك بعض الطمأنينة. |
Ben hastaların ne istediğini bilirim. Dinlenme sessizlik ve huzur. | Open Subtitles | أنا أعرف ما يحتاجه المرضى انهم يحتاجون للراحة والسلام والهدوء |
Yeşil çayırlarda huzur içinde uzandırır beni durgun suların arasına salar. | Open Subtitles | إنه يجعلني أرتاح في مرعى أخضر إنه يقودني أمام المياه الهادئة |
Buraya gelmeyi çok severim. Çok huzur dolu ve sessiz. | Open Subtitles | احب ان اتي الى هنا انه يبدو مكاناً هادئ ومسالماً |
Güvende olacağız Ülkemizin toprakları Sonsuza dek huzur içinde olacak | Open Subtitles | سنشعر بالأمان، كما يجب أن تظل الإمبراطورية في سلام أبدي |
-Biraz olsun huzur ver yeter. | Open Subtitles | أتراجع , أخضع , أستسلم ؟ أريد سلاماً مؤقتاً مؤقتاً ؟ |
Tanrı bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmem için huzur, ...değiştirebileceklerimi değiştirmem için cesaret ve aralarındaki farkı anlamam için akıl versin. | Open Subtitles | ربي أعطيني الصفاء , حتى أتقبل الأشياء التي لا أستطيع تغييرها , و الشجاعة لتغيير ما أستطيعه و الحكمة لمعرفة الفرق |
Geldiğim yerde, ruhlar huzur içindedir ve karanlığı aydınlatırlar. | Open Subtitles | من حيث أتيت, الأرواح تنعم بالسكينة و تنير ظلماتنا |