ويكيبيديا

    "muhabir" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • مراسلة
        
    • صحفي
        
    • المراسل
        
    • المراسلة
        
    • الصحفية
        
    • الصحفيين
        
    • مراسلا
        
    • مراسلين
        
    • صحفياً
        
    • مراسلاً
        
    • المراسلين
        
    • مراسلون
        
    • كمراسل
        
    • الصحافي
        
    • مراسله
        
    Yoksa sizi buradan janjanlarım. Bence harika bir muhabir olacaksınız. Open Subtitles أو أنني سأنافسك بالخارج هنا أعتقد أنكي ستصبحين مراسلة عظيمة
    muhabir olmak için ya gazetecilik okursun ya da bir şeyleri kovalarsın. Open Subtitles تصبحين مراسلة لأنكِ التحقت بكلية الإعلام أو لأنكِ صعدتِ السلم من أوله
    Her sene bu muhabir arkadaşım gibi çalışkan insanlara vergi ödetiyorsunuz. Open Subtitles كل سنة تخدعون مراسل صحفي مجتهد كصديقي هنا لكي يدفع الضرائب
    Bir muhabir haber yapmak için duruma bağlı olarak yalan söyleyebilmelidir. Open Subtitles من أجل تقرير الاخبار، تبعا للظروف يجب أن يكون المراسل قادرا على الكذب خلال هذه المقابلات.
    Yalan söyleyemeyen birinin muhabir olmak istemesi boş bir hayal mi? Open Subtitles هل امتهان المراسلة حلم لا مستقبل له لمن لا يستطيع الكذب؟
    Atılgan muhabir ve öfkesi burnunda polis... Open Subtitles الصحفية المغامرة والشرطى صاحب الطابع المثير
    Son nefesini vermeden önce pek çok muhabir etrafına toplanabilir. Open Subtitles الإنتخابات بعد اسبوع وهناك العديد من الصحفيين يسجلون احاديث معك
    Eğer hıçkırmadan bu testi geçebilirsen sende muhabir kumaşı var diyeceğim. Open Subtitles إذا استطعت اجتياز هذا الاختبار من دون تحزيق فأنت تستحقين أن تكوني مراسلة
    Belki de en iyi editörümsün. Sen bir muhabir değilsin. Open Subtitles لربما أنتي أفضل محررة نسخ أنتي لستي مراسلة
    Ben çocukken muhabir olmak istiyordum. Open Subtitles عندما كنت صغيرة كنت أود أن أكون مراسلة صحفية
    Washington Post'tan bir muhabir ile görüşmek üzere yola çıktım. Open Subtitles انا في طريقي الى مقابلة مع صحفي من واشنطن بوست
    Dışarı çık, bir muhabir bul ve hikayeyi sen kontrol et demek. Open Subtitles ، يعني بأنكَ تخرج ، وتعثرُ على صحفي .وتسيطر على سرد القصة
    Bu ülkede pinokyo hastası olan bir tane bile muhabir yok. Open Subtitles ليس هناك صحفي واحد في هذا البلد لديه متلازمة بينوكيو
    iyi bir muhabir müsis haber bulmaz. Open Subtitles المراسل الصحفي الجيد لا يحصل على القصص الجيدة يا جيمى
    Bu muhabir, yılın en ateşli yarış haberlerine sahip. Open Subtitles هذا المراسل لديـه أخبـار السبـاق الأكثر سخونـة لهذا العـام
    İngiliz muhabir. Geleceğini söylemiştim. Open Subtitles هذا هو المراسل الانجليزي أخبرتك أنه سيأتي
    Sizi rahatsız ediyorum ama görüşmeyi yapacak kişiler arasında muhabir Song Cha Ok da var mı? Open Subtitles انتظري أنا آسفة لطرحي هذا ولكن هل المراسلة تشا سونج أوك واحدة من الحكام؟
    muhabir biraz bir şeyler açıklardı ama para ve itibar konusunda aslan payını o alırdı ve bir de üstüne üstlük harika bir işi olurdu. Open Subtitles هذه الفتاة المراسلة كانت ستدفع بعض المال القليل ولكنها كانت ستحظى بنصيب ألآسد من ألآمتنان , ومرتب مضاعف خمس مرات و وظيفة جديدة فى ألآخبار
    Şunu bil ki, oraya bir muhabir göndermekten nefret edeceğim. Open Subtitles لن اذهب الى الصحفية واخبرها ان تأتي اليك
    Bir sürü muhabir var dışarıda. Onlara söyleseydin? Open Subtitles هؤلاء الصحفيين هناك لماذا لا تخبريهم عن هذا؟
    İşte bu yüzden bir pinokyo hastası muhabir olamaz. Open Subtitles هذا هو السبب لماذا بينوكيو لا يمكن أن يصبح مراسلا.
    Ben ve dört bey, beş muhabir ile beraber buraya geldik. Open Subtitles أنا وأربعة رجال آخرين, أتينا إلى هنا بصحبة خمسة مراسلين صحفيين.
    - Bir muhabir çıkmasa iyi olur. - Tanrım, hayır. Open Subtitles ـ من الأفضل ألا يكون صحفياً ـ يا إلهي ، لا
    Bu da muhabir olmak berbattır dediğim günlerden biri. Open Subtitles حسناً أنا فقط لدي واحدة من هذه الأيام أنه من السيئ أن تكون مراسلاً
    Yale Üniversitesi'nden bir muhabir. Siz konuşsanız iyi olur sanırım. Open Subtitles انه احد المراسلين من جامعة ييل من الافضل استفبال المكالمة
    Dert değil. Arnold'ın adamı olan birkaç muhabir var. Bir hikaye uydurup güvenilirliğini sarsarız. Open Subtitles لا مشكلة آرنولد عنده بضعة مراسلون في جيبه نحن سنزرع قصة
    Genç bir muhabir olarak, en çarpıcı etkiyi sağlamak için farklı bir şey yapmam gerektiğini düşündüm. Çünkü olanları herkes biliyordu, fakat hala bu sistemi bozacak bir şey yoktu. TED كمراسل شباب، اعتقدت أنني يجب أن أفعل ذلك بطريقة مختلفة، ليكون لها أقصى قدر من التأثير، حيث أن الجميع كان يعلم بما يحدث، ورغم ذلك لم يكن هناك شيء يردعه.
    Muhabir: Yani korkutucu olmak icin yeterliydi? Kadin: Evet, fakat ben sadece kendimin boyle oldugunu dusundum. TED الصحافي: هل كان ذلك كافيا ليكون مرعبا؟ المرأة: نعم، لكني ظننت أني أتوهم ذالك.
    Haberi sizin yapmanız gerektiğini düşünüyorum muhabir Sung. Open Subtitles انا ائتمنك على تغطية القصة، مراسله سونج

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد