Söylememiştin ya bayım yine de gördüğümde sıradan bir polis olmadığını anlamıştım. | Open Subtitles | انت لم تقل هذا يا سيدى ولكنى علمت انك لست شرطى نظامى |
- Onlara ihtiyacım yok. - Neden onlara ihtiyacın olmadığını düşünüyorsun? | Open Subtitles | لست بحاجة لهم ما الذى يجعلك تعتقدى انك لا تحتاجين لهم؟ |
Öğrenenler onun ilgi çekici olmadığını, tutarsız ve zor olduğunu düşünüyorlar. | TED | فالطلاب يظنون انها غير مترابطة وغير مثيرة للاهتمام .. وصعبة للغاية |
Katılmak için illa afili bir astrofizikçi olmaya gerek olmadığını gösteriyor. | TED | تُوَضِّحُ أنه ليس عليك أن تكون عالِمًا فيزيائيًا بارعًا حتى تشارك. |
Onun durumunda, hayatını kurtarmak için yapabileceğim bir şey olmadığını biliyordum, | TED | كنت أعلم أنه لم يكن هناك ما يمكن فعله لإنقاذ حياتها. |
O zamanlar tartışmalı olmasına ve hâlâ tartışmalı kalmasına rağmen Cage'in görüşü, gerçek sessizlik diye bir şeyin olmadığını yönünde. | TED | ومثير للجدل رغم كونه كذلك، وحتى مثيرا للجدل مع أنه لازال موجودا، هدف كايج هو أنه لا يوجد صمت بالفعل. |
Ve yerimin sadece Batı'da ya da Afrika'da olmadığını öğrendim, ve hala kimliğimi arıyorum, ama Gana'nın demokrasiyi daha iyi uyguladığını gördüm. | TED | لقد تعلمت بأن مكاني ليس هو في الغرب أو في أفريقيا، ولازلت أبحث عن هويتي، لكني رأيتُ غانا إنشات ديمقراطية بصورة أفضل. |
Seni geçen Cuma 3.30'da aradım ama orada olmadığını söylediler. | Open Subtitles | اتصلتُ بكَ الاثنين الماضي الساعة 3.30، وقالوا أنك لست موجود |
- Evet. Yeğenim bana düşündüğüm kadar aşağılık olmadığını anlattı. | Open Subtitles | ابنة أخي أخبرتني أنك لست بنصف التملق الذي ظننتك عليه |
Endişelenme. Ben de aynı şeyi yapardım ama sadece onun tipim olmadığını düşünürdüm. | Open Subtitles | لا تقلقي ، كنت سأفعل نفس الشيء ولكني أعتقد بأنني لست نوعه المفضل |
Bir ara "yaşam atılımı" diye bir şey sayesinde yaşadığımızı sananlar vardı; ki biz böyle bir şey olmadığını biliyoruz. | TED | حسناً, أنت تعلم الناس كانت تعتقد أنه كان هناك قوة حياة للعيش. نحن الآن نعلم بأن هذا غير صحيح مطلقاً. |
Bu karakterlerin gerçek olmadığını biliyoruz. Bununla birlikte gerçek olduklarını da biliyoruz. | TED | نعلم ان هذه الشخصيات غير حقيقة. وبعد ذلك ايضاََ نعلم انهم كذلك. |
Soru şu; Len mutsuz muydu? Ve olmadığını söylemek istiyorum. | TED | السؤال هو: هل لين غير سعيد؟ أريد ان اقول لا. |
"...ne sen ne de bir başkası, onun senden olmadığını ispatlayamayacak." | Open Subtitles | لا أنت ولا أحد غيرك يستطيع أن يثبت أنه ليس إبنك |
"...ne sen ne de bir başkası, onun senden olmadığını ispatlayamayacak." | Open Subtitles | لا أنت ولا أحد غيرك يستطيع أن يثبت أنه ليس إبنك |
- Nereden buldun? Amerikalının var olmadığını biliyorsun. Sandalyelerden aldım, tabi ki. | Open Subtitles | أنتِ تعلمين جيداً بأنه لم يكن هناك أمريكي حصلت عليهم مقابل المقعدان |
Kolay olmadığını da biliyorum. Ama en azından çocuklar var. | Open Subtitles | أعرف أنه لم يكن سهلاً لكن على الأقل لديك الطفلان |
İmgesi hızla çoğalsa da, Kahlo'nun eserlerinin bütünü bizlere hayat, iş ve ikonun ardındaki kadının mirası hakkında basit gerçekler olmadığını hatırlatıyor. | TED | وعلى الرغم من انتشار صورتها، إلا أن أعمال كاهلو تذكرنا أنه لا توجد حقائق بسيطة عن حياة وعمل وإرث المرأة وراء الصورة. |
16 olmadığını biliyordum ama, dürüst olduğunu sanmakla aptallık ettim! | Open Subtitles | كنت أعرف أنك لستِ في الـ16 لكني كنت أحمق لأصدقك |
Ölümün hep görkemli bir şey olduğunu düşünürdüm, şimdi ise olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | ظننت دائماً أنّ الموت أمر مُبجّل لكنّني أعرف الآن أنه ليس كذلك |
Fakat bunun kötü olmadığını değil, yeni bir şey olmadığını söylüyorum. | TED | لكني لا أقول أن ذلك سيء، أقول وحسب أنها ليست جديدة. |
Böylelikle tüm bir dizi gelişmekte olan yeni anlam var ve yine de bir şeylerin yolunda olmadığını düşünmesi kolay. | TED | لذا لدينا بطارية كاملة للإنشاءات الجديدة التي تتطور، وحتى الآن فمن السهل أن يفكر، حسنا، لا يزال هناك شيءٌ خاطئ. |
Aslında bu açıdan bakılınca, bunun bir kod olmadığını söyleyebilirim. | TED | في الواقع، من هذه الناحية، يمكنني القول، بأنه ليست برمجة. |
Bu tek tanrı bütün insanların eşit olduğunu ve kimsenin köle olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | هذا الرب الواحد يقول أن جميع الناس سواسية و أنه لا وجود للعبيد |
Bunun usûle uygun olmadığını biliyorum ama tanıdığım biri Fabry hastalığından muzdarip. | Open Subtitles | أعرف أنّه ليس وضعا طبيعيا لكن فتاة أعرفها تعاني من داء فابري |
Bana sizin gibilerin duyduğu tek büyücünün o olmadığını söyle. | Open Subtitles | أخبرْني هو لَيسَ الساحرَ الوحيدَ أنت ناس أَبَداً سَمعوا عنهم. |
Odanda hiç bitki olmadığını fark ettim, ben de ilk çiçeği... | Open Subtitles | لقد لاحظت عدم وجود محطات لذلك أنا جلبت لكم أولا لديك. |