Ama aslında bu resim tamamen, farklı yerlerin fotoğraflarının birleştirilmesiyle meydana geldi. | TED | لكن في الواقع هذه الصورة مركبة بالكامل من صور من أماكن مختلفة |
Bu yüzden, Diana, Dodi ve onların hayal edilen melez çocuklarının resmini yarattım. Ve büyük bir halk pretestosuna sebep olan bu resim ortaya çıktı. | TED | و لذلك صنعت صورة لديانا و دودي و ابنهم المزعوم و تم نشر هذه الصورة مما تسبب في غضب عارم من الجمهور في ذلك الوقت. |
Yaşadığımız asıl zorluk, gerçekte bu teleskoptan resim çekerken oldu. | TED | وأصبح التحدي الكبير هو أخذ الصور عن طريق هذا التلسكوب. |
resim, resimdeki her şeyin anlamlı ve önemli olduğu görsel bir dildir. | TED | الرسم هو لغة مرئية حيث كل شيء في الرسم له مغزى وأهميّة |
resim sadece gerçeği değil, gerçeğin ardındaki hayali de gösterir. | Open Subtitles | أما اللوحة فلا تظهر الحقيقة فقط ولكن الحلم الذى تمثله |
Ve tıpkı balonun üstüne bir resim çizmişiz de onu şişiriyormuşuz gibi, resim hâlâ aynı resim ama mürekkep tanecikleri birbirlerinden uzaklaşmış hâlde; | TED | ومثل رسم صورة على بالون، ومن ثم نفخ البالون، فإن الصورة هي نفسها ، ولكن جسيمات الحبر قد تحركت بعيدا عن بعضها البعض. |
Dronların topladığı akustik veriyi birleştirmeye başlayınca, bir resim ortaya çıkmaya başlar. | TED | فبمجرد تثبيت البيانات الصوتية المجمعة بواسطة المراكب المسيرة، تشرع الصورة في الظهور. |
Bu resim gerçekten bulanık, özür dilerim, bunu çektiğimde kötü bir soğukalgınlığı yaşıyordum. | TED | هذه الصورة غامضة بالفعل، أنا أعتذر، كان لدي نزلة برد حادة عندما التقطها. |
Zehirli dumanlar yüzünden gaz maskesi takmak zorunda kaldım. Tahminimce bu resim haricinde. | TED | كان علي إرتداء قناع للغاز، بسبب الغازات السامة، أظن فيما عدا تلك الصورة. |
Daha çok kalıcı tarım üzerinde düşünmeye ihtiyacımız var. O yüzden bu resim yapılması gerekenlerin güzel bir özetini sunuyor. | TED | علينا أن نفكر في الزراعة و الثقافة الثابتتين لذلك فهذه الصورة تشكل لدي نوع التفكير الذي يجب أن نقوم به |
Bu yolculuktaki en sevdiğim resim Joe ve Roseanne aitti. | TED | تعتبر صورة جو وروزان من الصور المفضلة من هذه الرحلة، |
Pekala, bu bir resim ve size daha farklı resimlerde göstereceğim. | TED | حسنا، هذه هي الصورة، وسوف أريكم بعض الصور الآن من الميدان. |
Size bir iki resim göstereceğim ve bana ne düşündüğünüzü söyleyeceksiniz. | Open Subtitles | لا، سوف أعرض عليك بعض الصور لتخبرني ما رأيك فيها، موافق؟ |
Siz ikiniz o işi yaparken ben de resim çizeyim diyorum. | Open Subtitles | بينما تقومان أنتما بفعل ذلك أعتقد أنني سوف أقوم ببعض الرسم |
Kimseyi aşağılamadım. Hıyar herif bana resim sevgimi sordu, ben de sevmiyorum dedim. | Open Subtitles | الوخزة سألني ، إذا ما كنت أحب الرسم لقد قلت بأنني لا أحبه |
Dans, resim, silah tüccarlığı ve aktörlük için mi New York'a taşındın? Evet. | Open Subtitles | وقد انتقلت إلى مدينة نيويورك للرقص الرسم , التمثيل , وتجارة الأسلحة ؟ |
Sigorta belgesinde yok edildiği söylenen resim değil miydi o? | Open Subtitles | أليست تلك اللوحة التي تقول الوثائق التأمينية أنها فانية ؟ |
Bu aslında kitaba koyduğum ilk resim. | TED | هذه في الواقع اول صوره التقطها في الكتاب. |
- Bakın, bunu hemen aşağıdaki sanat sınıfına götürmeliyim çünkü üzerine muz koyacakları bir şeye ihtiyaçları var resim çizmek için. | Open Subtitles | أنا فلدي الحصول على هذه الى فئة الفن سريعة الحقيقية. انهم بحاجة الى شيء لوضع الموز على، حتى يتمكنوا من استدراجه. |
Bu resim, 20 yıl geçmesine rağmen hala banyoları değiştirmemiş olduklarını gösteriyor. | Open Subtitles | هذه الصوره .. التي تُظهر أنهم لم يغيروا الحمَّامات خلال عشرين سنه |
Şimdi, eşim Michal'den, sahneye benimle birlikte gelmesini ve bir resim oluşturmasını rica edeceğim, çünkü bütün olay resimlerde. | TED | لذلك أطلب من زوجتي ميشيل أن تأتي معي علي المسرح لعمل صورة واحدة معكم، لأن كل شيء متعلق بالصور. |
Bir kız çocuğu dünyaya getirdi ve ona resim yapmasını öğretti. | Open Subtitles | وألتحق أبوها بها إلي إنجلترا حيث كانت ترسم بدعوة من الملك |
resim çizmeyi, müzelere ve bu tarz resimlere bakarak öğrendim. | TED | علمت نفسي كيف أرسم بذهابي للمتحف ونظري للصور مثل هذه. |
Sanat, resim, edebiyat, müzik bunların hepsi, Sosyalist Gerçekçilik doktrini tarafından belirleniyordu. | Open Subtitles | الفنون والرسم والأدب والموسيقى خضعت لنظام صارم من قبل دكتاتورية الواقعية الإشتراكية |
Çünkü o, bizim hapishane duvarlarına resim çizen yanımıza hitap ediyor. | Open Subtitles | لحديثه للجانب الذي يُصر بداخلنا على أن يرسم على جدران السجون |
Lütfen, işlere göz atmadan resim çektirmek ve imza istemek yok. | Open Subtitles | من فضلك، لن ألتقط صوراً أو أقوم بالتوقيع حتى يتغير مظهري. |
Evet, o kadar ki, bu resim dizisini almayı düşünüyoruz. | Open Subtitles | نعم كثيرا بحيث نرغب بشراء هذه السلسلة كلها من اللوحات |