Benim bütün söylediğim şu; belki de çocuğun tüm istediği biraz sevgidir. | Open Subtitles | كل ما أقوله هو ربما كل مايُريده الولد هو أن يكون محبوباً |
Yediklerimden tut, soluma şeklime, ayın evrelerine... annenin her söylediğim ve yaptığım şeyi... yorumlamasının ne kadar sinir bozucu olduğunu anlatamam. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أخبركِ كم هو مزعج بأن أمكِ تفسر كل شيء أقوله وأفعله إلى ما آكله وكيف أتنفس ومراحل القمر |
söylediğim gibi burası çok büyüktür. Yüzlerce kattan herhangi birinde olabilir. | Open Subtitles | أخبرتك أن هذا المكان ضخم ربما يكون بطابق من مئات الطوابق |
Benim söylediğim, senin de kötü bir ilişkin olmuş olduğu. | Open Subtitles | أنا فقط أقول أنك كنت كنت في علاقة غير ناجحة. |
Sırf söylediğim bir kelime yüzünden, tam olarak söylemedim de, sadece tekrar ettim. | TED | كل هذا بسبب كلمة قلتها , لا بل الحقيقه , ليست سوى تكرار. |
söylediğim gibi, Peder, dua ederken sessiz kiliseyi tercih ediyorum. | Open Subtitles | وكما قلتُ أيها الأب، فإني أحب كنيسة هادئة عندما أصلّي |
Benim söylediğim de tam olarak bu ve özel kanallardan da bahsediyorum. | Open Subtitles | لكن هذا بالضبط ما أقوله, وأنا أتحدث عن قنوات النخبة هنا أيضاً. |
Tüm söylediğim, şu anda onlar hakkında tam kanıt istediğim. | Open Subtitles | كل ما أقوله , لهذه اللحظة سأقوم بإعطاء المجال للشك |
Tek söylediğim, artık sizin numaralarınızı yemeyecek kadar zekiyim, o kadar. | Open Subtitles | كل ما أقوله أنني أعرف كل خدعك الآن هذا كل شئ |
söylediğim şey de bu. Bu kadar uzun süre işe gelmezlerse sorun olur | Open Subtitles | ما أقوله هو أني سأكون في مأزق اذا لم يخرجوا للعمل لفترة طويلة. |
Sana, yalan makinesi testi yapacağımızı söylediğim zaman, anlık bir şey yaşandı. | Open Subtitles | هذا هو المقطع للحظة، التي أخبرتك فيها أننا سنقوم بتجريب كاشف الكذب. |
- ...polise gitmeyişimle devam edeyim. - Sana söylediğim gibi. | Open Subtitles | وبعد ذلك لم أذهـب إلى الشرطة مثلما أخبرتك أنّي سأفعل |
Çünkü, söylediğim her şeyin doğru olduğunu onaylayacak biriyle beraberim. | Open Subtitles | ..لان معى شخص هنا يستطيع تأكيد كل ما أخبرتك به |
Diğer herkese de söylediğim gibi, burası bir alışveriş merkezi, kumarhane değil. | Open Subtitles | أقول لكي كما أخبرت الجميع أن هذا سوق تجاري و ليس كازينو |
Bu söylediğim şey çok kabaydı. Çok kabaydı. Özür dilerim. | Open Subtitles | هذه وقاحة ، أعلم عندما أقول شيء وقح فأسف لهذا |
Umarım sana söylediğim ve yaptığım herşey için beni affetmenin bir yolunu bulursun. | Open Subtitles | آمل أن تجد وسيلة لتغفر لي كل الأمور التى قلتها أو فعلتها لك |
Ona söylediğim şekilde yapsaydı, ikimiz de pisliğin içinde olmazdık. | Open Subtitles | إن فعل كما قلتُ له, لما كانَ فى هذه الورطة |
Tek söylediğim, piyasada tekrar iyi bir yere gelebilmek için birilerine ihtiyacı olduğu. | Open Subtitles | كل ما اقوله انه فى حاجه الى اصدقاء طيبين ليعيدوه الى دائره العمل |
Hastam bir maratoncu ve kocasına da söylediğim gibi bacağını kurtarmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | مريضتي متسابقة ماراثون و انا أخبرت زوجها أنني سأحاول انقاذ قدمها .لذاخطتيهي. |
söylediğim gibi, Ben aslında... filmden, sinemadan, genel olarak sanattan pek hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | كما قلت لك ، لا أحب الأفلام كثيراً السينما ، والفن عموماً |
Geçen hafta sana söylediğim şey yarın başlıyor, ben de bunu hatırlatayım dedim. | Open Subtitles | اردت تذكيرك انه بدءاً من الغد ذاك الامر الذي اخبرتك به الاسبوع الماضي |
söylediğim şey, top ateşinin askerleri akla hayale gelmedik durumlarda sağa sola fırlattığıdır. | Open Subtitles | انا اقول ان انفجار قذائف المدفعية تلقي بالجنود في اوضاع لا يمكن تخيلها |
söylediğim her bir kelimeye ayrı bir özen göstermem gerekiyor. | Open Subtitles | لا بد لي من اختيار بشق الأنفس كل كلمة أقولها. |
Sana söylediğim yalanlar haricinde bir şeyler de konuşacak mıyız? | Open Subtitles | هل سنتكلم بموضوع آخر غير الأكاذيب التي أخبرتكِ بها ؟ |
Ona iki ay önce de söylediğim gibi şirketini halka açacak. | Open Subtitles | سيقوم ببيع جزء من أسهم شركته للجمهور كما أخبرته قبل شهرين |
- Bakın, tek söylediğim bu yılları hayatımın en iyi dönemi gibi görmeye başlarsam... | Open Subtitles | .. ـ كل ما أريد قوله هو إذا بدأت الإِشارة إلى أن هذه الأيام هي أفضل سنين حياتي |
Tarak sizin değil demiştiniz. Kulaklar sizinkiyle eşti, ve söylediğim gibi DNA eşleşiyordu. | Open Subtitles | وحتّى الآن فهاتان الأذنان متطابقتان مع إذنيكِ ومع الحمض النووي كما قُلت سابقًا. |