ويكيبيديا

    "sadece" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • فقط
        
    • فحسب
        
    • كل
        
    • الوحيد
        
    • إلا
        
    • كنت
        
    • الوحيدة
        
    • مجرّد
        
    • حسب
        
    • ببساطة
        
    • بل
        
    • إنّما
        
    • وحده
        
    • إلّا
        
    • لكن
        
    Şimdi, Sadece sesi kastetmiyorum, Demek istediğim, hakikaten içinizdeki o gök gürültüsünü dinleyin. TED الآن، لا أعني فقط الصوت، أنا أعني السماع حقاً لذلك الرعد داخل نفوسنا.
    Önemli olan Sadece verilen bilgi ve tavsiyenin kalitesi mi? TED هل ما يهم حقا هو فقط نوعية النصيحة و المعلومات؟
    Sadece merdivenlerimizle gittik ve fark ettik ki yeterince uzun değiller. TED وصلنا ومعنا سلالمنا فقط وادركنا انها لم تكن طويلة بما يكفي.
    fakir insanların Sadece üretim esnasında zarar görmediğidir. Fakir insanlar ürünlerin kullanılması TED ان معاناة الفقراء لا تتوقف فحسب على الانتاج بل هي تنسحب أيضاً
    Ve bu Sadece uzaktaki gelişmekte olan dünyada değil, her yerde. TED وليس ذلك فقط في عالم نامي بعيد، إنه في كل مكان.
    Geçen yüzyıl içinde altı kez denendi ve Sadece bir kere başarılı olundu. TED قمنا بالمحاولة ستة مرات في القرن الماضي ، و نجحنا فقط في واحدة
    Ve Sadece bir fotoğraf detektörünün entegre edilmesi değil, ayrıca içeride kamera kullanabiliriz. TED وليس فقط ادماج كاشف ضوئي هنا لكن ربما يمكن استخدام الكاميرا الموجودة بداخله
    Böylelikle, tüm insan genomunu Sadece saatler içinde tayin edebiliyoruz. TED والآن و خلال ساعات فقط يمكننا أن نحدد الجينوم البشري
    Şu kısmı karşıya geçirmem gerekti, ama Sadece bir milim. TED علي ان احرك هذا الجزء قليلاً .. فقط ميليمتر واحد
    Sadece kokpitten bir kaç tuşa basarsınız ve kanatlar ortaya çıkar. TED تقوم فقط بالضغط على بضعة أزرار في مقصورة الطيار، فيخرج الجناحان.
    Bir örümcek lifi proteininin nasıl göründüğünü anlamanız için, bu bir kılavuz çizgisi proteini, Sadece bir kısmı karadul böceğine ait. TED لإعطاءكم فكرة عن ما يبدو عليه بروتين خيط العنكبوت هذا هو بروتين خيط الجذب جزء منه فقط من عنكبوت الارملة السوداء
    Bu jenerasyonların her biri Sadece birkaç mili saniye alır. TED وكل جيلٍ يستغرق فقط بضعة أجزاء من الألف من الثانية.
    Dünyada bilinen neredeyse yarım milyon böcek türü vardır ama birçoğu yaygın olan beş tane ağız parçası tipinden Sadece birine sahiptir. TED هناك ما يقارب المليون نوع معروف من الحشرات في العالم، لكن أغلبها يملك واحد فقط من خمسة أنواع شائعة من أجزاء الفم.
    Şu an tüm dünyada Sadece yaklaşık 350 çocukta var. TED يوجد اليوم حول العالم 350 طفل فقط مصابون بهذا المرض.
    Bu felsefi bir ifade değil, Sadece bilim fizik, kimya, ve biyolojiye dayanan. TED هذا ليس كلاما فلسفيا، هذا فقط علم يعتمد على الفيزياء، والكيمياء وعلم الأحياء.
    Çin Sadece 20 sene içinde o seviyede olmayı planlıyor. TED تخطط الصين أن تكون هناك في غضون 20 سنة فقط.
    80 yaşından daha yaşlıların Sadece onda biri kanserden ölecek. TED فقط واحد من عشرة أشخاص فوق الثمانين سيموتون من السرطان.
    Dışişleri bakanıyken, benden başka Sadece 13 kadın dışişleri bakanı vardı. TED عندما كنت وزيرة الخارجية كان هناك فحسب 13 انثى كوزيرات خارجية
    Bu, Sadece bu ülkede 4 milyar saatin boşa gitmesi demek. TED ان هذه ال4 مليارات ساعة التي تهدر في هذا البلد فحسب
    Bunun bir hata olduğunu Sadece notaya tepki vermediğimiz zaman söylerim. TED الخطأ الوحيد الذي قد أتحدث عنه هو أننا لم نتفاعل معه.
    Saatin Sadece kendi parçalarının bir bütünü olması saati bir illüzyon yapmadı. TED لا تعتبر الساعة وهمًا لأن الساعة ليست إلا عبارة عن مجموع أجزائها.
    Bu işaret İndus yazısında, en çok tekrar eden işaret. Ne var ki Sadece bu metinde peş peşe kullanılmış. TED هذه العلامة هي العلامة الأكثر شيوعا التي تحدث في النص الاندوسي، وانها الوحيدة في هذا النص انه تظهر كزوج مضاعف.
    Ama bunlar Sadece sayılar. Ve sayılar bu insanların kim olduklarından, nereden geldiklerinden veya neden burda olduklarından bahsetmiyor. TED لكن هذه مجرّد أرقام، ولا تدل هذه الأرقام على هويّة هؤلاء الأشخاص، من أين أتوا أو لماذا هم هنا.
    Ben Sadece, Sadece.. Ben Sadece çok yakın olduğumuzu düşünüyorum. Open Subtitles لا شىء ،إننى أشعر أننا قريبان من بعضنا و حسب
    Bu insanlar için gerçekten önemlidir yani eğer bilmiyorsanız, Sadece sorun. TED هذه الأمور تهمُ الناس حقًا، إذا كنتم لا تعرفون، اسألوا ببساطة.
    Hayır, son derece güvenlidir. Ben Sadece mecbur kalmadıkça sana iğneler saplamak istemiyorum. Open Subtitles إنّما فقط لا أرغب أن أغرز الإبر فيكِ ما لم أكن مضطرّاً لذلك
    Sadece bulanın değil, kalan 999 kişinin de emeği vardır bunda. Open Subtitles أكتشافه لا يمثل عمله وحده ولكن عمل 999 آخرين بحثوا معه
    Beni en çok o terörist etkiledi. Sadece mecbur kaldıklarında öldürüyorlar. Open Subtitles ما اثار انتباهى أن ألإرهابيين لم يعمدوا إلى القتل إلّا اضطرارا
    Biz sınırları zorlamadık, Sadece herkesin sandığından daha ileride olduğumuzu gösterdik. TED لم نتخطى الحدود, لكن اثبتنا اننا متقدمين على اي شخص اخر.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد