Şehirlerde ve kırsal kesimlerde birazdan olacaklara dair bir uyarı yok. | Open Subtitles | في المدن والريف بالأسفل لا يوجد تحذير مما على وشك الحدوث |
Paul Avery'nin araştırması kendisine Zodiac'tan "Sen öldün!" yazılı bir uyarı ödülü kazandırdı. | Open Subtitles | تحقيق بول أفيري ادي به لنيل الوسام رسالة تحذير من الزودياك أنت ملعون |
Hayır size söylüyorum, konuşma yok, uyarı yok, hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا، إنني أقول لك، لا إشاعات أو تحذير أو أي شيء |
Arkadaş grubunu gözlemleyerek bu insan topluluğu içerisinde yaklaşan salgın için 16 günlük bir erken uyarı zamanı elde edebildik. | TED | من خلال مراقبة مجموعة الأصدقاء يمكننا الحصول على إنذار مبكر بـ ١٦ يوم لتفشي وباء في هذه المجموعة من السكان |
Asıl uyarı, ortada önemi fazla ve önemi az insanların olması. | Open Subtitles | التحذير الحقيقي أن هناك ناس من يهتمون أكثر ومن يهتمون أقل |
Ve sanırım ona uyuşturucunun tehlikeleriyle ilgili sıkı bir uyarı vermek üzereyim. | Open Subtitles | كما أعتقد أني بصدد ارسال تحذير صارم إليه، من مخاطر ادمان المخدرات. |
Artık bir sınırdan daha fazlası olduklarını biliyorlar. Elfler'in geçmemesi için bir uyarı. | Open Subtitles | الآن أعرف أنها ليست مجرّد حدود، فهي بالأحرى تحذير من التعدّي على الجان. |
Vuran kişi hiç uyarı vermiyor, Dunning'e ofiste ne yaptığını sormuyor. | Open Subtitles | القاتل لم يعطيه تحذير لم يسأل داننيج ماذا يفعل في المكتب |
Bize insanlığın en kötü kabusundan koruyacak erken uyarı sistemi gerekli. | TED | نحتاج لنظام تحذير مبكر ليحمينا ضد الأشياء التي تكون أسوأ كوابيس البشرية. |
Ve bugüne kadar, Star Wars Kid sayfasının en tepesinde çocuğun gerçek adının kullanılmayacağı ile ilgili bir uyarı var. | TED | وحتى هذا اليوم، صفحة طفل حرب النجوم لديها تحذير في الأعلى على اليمين يقول أنه لا يمكنك وضع أسمه الحقيقي على الصفحة. |
Eğer başkalarını da etkileyecek bir şey yapıyorsam, bu yöntem ile bu "şey"in toplulukta yayılmasıyla ilgili erken uyarı ya da erken belirleme sağlayabiliriz. | TED | إذا كنت ميالاً لفعل شيء يؤثر على الآخرين المحيطين بي هذا الأسلوب قد يكون تحذير مبكر ، أو كشف مبكر حول التبني داخل السكان |
Bir uyarı yapılmaksızın, acımasız bir fatih tarafından saldırıya uğradı. | Open Subtitles | تمت مهجامتها من غير أي تحذير من قبل قوة غازية عديمة الرحمة |
Havlama sinyali. Bu bir uyarı. Derhal Albay'a bilgi verin. | Open Subtitles | أنها إشارة نباح أنها إنذار يجب نقل هذا إلى الكولونيل |
Bir kez daha söylüyorum. Bu son uyarı. Silahını at. | Open Subtitles | سآمرك مرةً أخرى فقط، وهذا آخر إنذار لك، ارمِ أسلحتك. |
Bir an önce Hava uyarı ve Kontrol birimlerini konumlandıracağız. | Open Subtitles | سنضع نظام التحذير الجوي المسبق في المكان بأسرع وقت ممكن. |
Bu hafta konferansın geri kalanı boyunca bu cevabı yararlı bir uyarı olarak kabul edeceğiz. | TED | أعتقد أننا سوف نأخذ هذا التحذير مأخذ الجد لبقية مؤتمرنا لهذا الأسبوع. |
Bir yüksek öğrenim ürünü satın aldığınızda tüketicinin seçmesini, bilerek karar vermesini sağlayan bir uyarı etiketi olması gerekir. | TED | عندما تشتري منتجاً تعليمياً عالياً، لابد أن تحصل على علامة تحذيرية تسمح للمستهلكين بالإختيار، واتخاذ خيارات مدروسة. |
Sanki, hastalık biletini almak yerine sadece bir uyarı almalıydım çünkü ilahi taraftaydım. | TED | ربما وجب علي أن أتلقى تحذيراً عوضاً عن التذكرة الفعلية فأنا في موقع القوة |
Ve dünya genelinde uydular ve uyarı sistemleri Bangladeş gibi sel eğilimli alanlarda hayat kurtarıyor. | TED | وحول العالم، فإن الاقمار الصناعية وأنظمة الإنذار المبكر تقوم بإنقاذ الحياة في الاماكن المعرضة للفيضانات كبنجلادش. |
Eksozomlar, kanserin gelişiminde erken uyarı sistemi sağlayan önemli biyobelirteçlerdir | TED | الأكسوزومات هي مؤشرات حيوية مهمة التي توفر نظام انذار مبكر لتطور السرطان. |
Xe-Is arkadaşlarınızı aldıktan sonra,... ..bana dik duran suyun çemberinden bir ok atmamı söyledi sizin türünüze bir uyarı olarak. | Open Subtitles | بعد ذلك اخذ زايوس أصدقائك، أخبرني ان ارمي سهم خلال دائرة الماء الراكد كتحذير إلى قومك اعتقد بأنكم لم تفهموا |
İki hafta önce kadına evinde saldırmış ve bir uyarı vermiş. | Open Subtitles | قبل اسبوعين هاجمها في منزلها واعطاها تحذيرا , والان هي ميتة |
Bunun üzerine bir uyarı koymalılar sigaraların üzerine koydukları gibi. | Open Subtitles | يجب عليهم ان يضعوا تحذيرات هل هذه المنتجات |
Ve sonra son olarak programcı kalp krizi geçirdiğiniz seviyeyi uyarı seviyesi olarak ayarlayacak. | TED | ثم أخيرا ، سيقوم مبرمج بتحديد مستوى التنبيه و هو المستوى الذي يدل على أنك مصاب بنوبة قلبية |
Bu seferlik ucuz kurtuldun ama bundan sonra başka uyarı olmayacak. | Open Subtitles | سأتركك الآن بسلام , لكن لن يكون هناك المزيد من التحذيرات |
O saat 9’da okula gitti fakat öğretmeninden bir uyarı almadı. Çünkü öğretmen de programı izledi. | TED | أتى عند الساعة، ولم يستلم تحذيرًا من أستاذه، لأن أستاذه قد قام بمتابعة البرنامج. |
Güvenlik ve Ticaret Kurulu'ndan bir uyarı daha alırsam, yemin ederim ki her şeyi yakıp, şirketi Cayman Adaları'na taşıyacağım. | Open Subtitles | أقسم , غذا وصلتني ملاحظة أخرى من إس إي سي سوف أحرق الكومة كلها و أنقل هذا الشيء لكايماس |
Tanrı bana uyarı gönderecek olsaydı bunu çok uzun zaman önce yapardı. | Open Subtitles | اذا اراد الله ان يبعث لي بتحذير كان عليه ذلك منذ زمن |