Bu gece iyi vakit geçiren bir sürü insan var, biz neden geçirmeyelim? | Open Subtitles | هناك الكثير من الناس الذين يقضون وقتاً طيباً الليلة، فلم لا نفعل نحن؟ |
Ona biraz daha vakit ayırırsam daha iyi olacağına eminim. | Open Subtitles | أنا مُتأكّد إن كرّست وقتاً إضافياً له ، سيكون أفضل |
Sanırım önümüzdeki bir kaç ay boyunca birlikte iyi vakit geçireceğiz. | Open Subtitles | أعتقد بأننا سنقضي وقتاً ممتعاً معاً علي مدي الشهور القليلة القادمة. |
Şanghay beni biraz yavaşlattı da. Sizi bulmaya çalışırken iyi vakit geçirdim. | Open Subtitles | حسناً.إن شنغهاي قد عطلتني قليلاً لقد مررت بوقت عصيب محاولاً العثور عليكم |
Bu bir vakit kaybı. Bu aygıtlardan da elimizde fazla yok zaten. | Open Subtitles | ، يالها من مضيعة للوقت . لا يمكننا حقيقة تحمل هذا الجهاز |
Şu keşiften döner dönmez karım ve kızımla daha fazla vakit geçireceğim. | Open Subtitles | ولكن بمجرد انتهائي من هذا الاكتشاف سأقضي وقتًا أطول مع ابنتي وزوجتي |
Belki de Eric, Neil'in arkadaşıyla çok vakit geçirdiğim içindir. | Open Subtitles | ربما لأنني أقضي الكثير من الوقت مع أريك صديق نيل |
Seninle yeterince vakit geçirdim, yapmam gereken çok şey var. | Open Subtitles | قضيتُ وقتاً كافياً جداً معك لديّ أشياء عليّ أن أفعلها |
yemek yiyen insanları görüyorum, gülüyorlar ve harika vakit geçiriyorlar. | Open Subtitles | أرى الناس تأكل فحسب تضحك ، و تقضي وقتاً ممتعاً |
Yarın gece, çıkar sarhoş olur güzel vakit geçirir, bir hal yolu ararız. | Open Subtitles | لذلك ليله الغد سنخرج كلنا ونثمل ونمضي وقتاً جيداً حينها سنقرر مالذي ستفعله |
Bu şeyi yenmemiz, hep birlikte dövüşsek de belli bir vakit alacaktır. | Open Subtitles | حتى و إن كنا جميعاً هنا، فأنه سيأخذ وقتاً لهزيمة هذا الشيء |
Hey! Duyduğuma göre dedenle birlikte ayılarla epey vakit geçirmişsiniz. | Open Subtitles | حسناً، لقد سمعت بأنك وجدكِ كنتم تقضون وقتاً مع الدببه |
Kabul edelim,.. ...parti adamı olarak çok fazla vakit harcadım. | Open Subtitles | لقد قصيت وقتاً طويلة بكوني صبياً يجب قضاء وقتاً ممتعاً |
Çünkü iyi vakit geçirelim istedim ama sizin hapları yutmayacağınızı biliyordum. | Open Subtitles | لأننا كنا نحظى بوقت ممتع ولكنكم لم تكونوا تُريدون الإستمتاع به |
Bir tahmin yapmam gerekiyorsa Kansas'ta iyi vakit geçiriyormuş derim. | Open Subtitles | لو كان علي التخمين لقلت أنها تحظى بوقت جميل هناك |
"Bunun inanılmaz bir vakit kaybı olduğunu hiç düşünüyor musun?" | Open Subtitles | هل تبادر الي ذهنك ان هذه الاسئلة مجرد مضيعة للوقت |
Şuradaki güzel bir parçaymış. Söylesene, ailen denizde çok vakit geçirir mi? | Open Subtitles | هذه قطعة فنيّة جميلة، أخبريني هل أمضت أسرتك وقتًا طويلًا في البحر؟ |
Aileyle vakit geçirmekten başka daha iyi ne olabilir ki? | Open Subtitles | وهل هناك أفضل من قضاء بعض الوقت مع العائلة ؟ |
Onunla vakit geçirmeyi ne kadar istediğinizi biliyorum. Üzgünüm efendim. | Open Subtitles | اعلم انك تريد قضاء وقتك معه اسفة لهذا يا سيدي |
vakit bulabilir miyim bilmiyorum bilgisayar işi var biliyorsun, sonra Victor... | Open Subtitles | لا أعلم، اذا كان وقتي يسمح لي بذلك مابين الحواسيب وفكتور |
Ya silahın nerede olduğunu biliyor ve bizimle oynuyor ya da hiçbir fikri yok, bu durumda vakit kaybediyoruz. | Open Subtitles | إما أنها تعلم أين السلاح و تعبث بنا أو أنها ليس لديها أدنى فكرة و نحن نضيع وقتنا هنا |
Ama gün gün baktığımızda hâlâ arabayla çok vakit geçiriyoruz. | TED | ولكننا ما زلنا نقضي الكثير من الوقت في السيارت يوميًا. |
-Yine de iyi vakit geçiriyoruz. | Open Subtitles | حسنٌ، ضللنا الطريق. لكننا نحظى بوقتٍ ممتع. |
Hayatımdaki en önemli şeyin iyi vakit geçirmek olduğuna inanırdım. | Open Subtitles | كنت أعتقد أن أهم شئ فى الحياة هو الإستمتاع بالوقت |
Yıllar içinde onu, bu tüylü ve tatlı hayvanları bizim hasta çocuklara getirip, ara sıra onlarla vakit geçirme konusunda ikna ettim. | TED | على مدى سنوات، أقنعته لنقل تلك البهائم ذات الفراء الجميل لتسلية مرضانا الأطفال من وقتٍ إلى آخر. |
Peki,oldu.İyi vakit geçir ve sonra herşeyi bize anlatacağına söz ver. | Open Subtitles | حسناً, فلتستمتعى بوقتك و لكن عدينى أن تقصًي على كل شئ |
Bilgilerini paylaşıyorlar, araçlarını ve tekniklerini paylaşıyorlar, ve oldukça güzel vakit geçiriyorlar. | Open Subtitles | يشاركون المعلومات, يشاركونَ الأدوات و التقنيات و حالياً لديهم وقتٌ جيد جداً. |
Onunla biraz vakit geçirmem gerekliydi. | Open Subtitles | أنا فقط كان لا بُدَّ أنْ اقْضي بَعْض الوقتِ مَعها. |