Eğer Kuzey Kutbu'nda dursaydınız, ne yöne bakarsanız bakın, her yön güney olurdu. | TED | إذا تمكنت من الوصول للقطب الشمالي ففي أي اتجاه نظرت وفي كل مكان سيكون باتجاه الجنوب. |
Pekâlâ, tek yön bilet, yalnız seyahat ediyor bagaj yok. | Open Subtitles | حسنا, رحلة ذهاب فقط, يسافر بمفرده, لا يوجد فحص للأمتعة. |
%5 iskonto yaparak bugüne kadarını hesaplarsak; 2 milyon dolardan fazla; her yön için tek bir DUR işaretinin maliyeti bu. | TED | الخصم الذي يعود إلى الحاضر ، على خمسة في المئة : أكثر من مليوني دولار لإشارة قف, في كل إتجاه. |
Dönemeçten geçeceğiz ama manzara hoşuma gitmezse yön değiştirip başladığımız yere dönebiliriz. | Open Subtitles | سنعبر النهر مرحله تلو الأخرى اذا لم يعجبني الأمر فسنغير الاتجاه |
Önceki gün biri gelip bana yön sormuştu radyosu patladı. | Open Subtitles | أحدهم توقف بسيارته أمس ليسأل عن الإتجاهات والراديو كان هادراً |
Mükemmel yön bulma yeteneğini kullanarak... okyanuslarda dolaşıp kendisine bir eş arıyor. | TED | وهو يستخدم خصائصه في الملاحة لكي يجول البحار بحثاً عن شريكة حياته |
Delik ne kadar küçük olursa ışığın gelebileceği yön sayısı da o kadar az olur. | Open Subtitles | و كلما صغُرَ الثقب كلما قلت الاتجاهات التي يستطيع الضوء أن يأتي منها |
Pusulan varsa kuzeyin hangi yön olduğunu bilirsin. | TED | لو أن لديك بوصلة فستعرف أي اتجاه هو الشمال، |
Maçına hazırlanmak için kalkmadan önce, hayatıma yeni bir yön veren bir tavsiye verdi bana. | TED | وقبل أن ينهض للاستعداد لمباراته، أعطاني هذه النصيحة التي غيرت اتجاه حياتي بالكامل. |
Megafonun önünde duruyor olsanız bile hala neredeyse her yön. | TED | حتى عندما تقف أمام مكبر للصوت فانه موجود في كل اتجاه |
Son paramı buraya gelmek için tek yön bilete harcadım, ve sen bana inanç üzerinden iyileşmekten mi söz ediyorsun? | Open Subtitles | لقد أنفقت الدولار الأخير المتبقي لدي للوصول إلى هنا في تذكرة ذهاب فقط، و أنت تخبرينني بالشفاء عن طريق الإيمان |
San Francisco'ya tek yön gidiş, Bay Cody. NasıI ödemek isterdiniz? | Open Subtitles | تذكرة ذهاب فقط إلى سان فرانسيسكو سيد كودي كيف تريد أن تدفع؟ |
İnsanları yüreklerinin gittiği yön için yargılamamalı mı? | Open Subtitles | لا يوجد رجل يجب الحكم عليه . إلى أى إتجاه توجهـه مشاعره |
Bir defa harekete geçtin mi yoldayken yön değiştiremiyorsun. | Open Subtitles | عندما تتحركين ثانية لا يمكنك تطبيق أي تغييرات صغيرة في إتجاه حركتك |
-Kendime bir yön çiziyorum. | Open Subtitles | أنا في محاولة لمعرفة بلدي الاتجاه القادم. |
Biliyor musunuz bugüne kadar hiç çiftlikte yaşamadım ama bence rüzgârgülünün yön değiştirmesi böyle olmalı. | Open Subtitles | تعرف, أنا أبدا لم أعيش في مزرعة لكن أفكر فى هذا ماذا ستبدو عندما أداة دليل إتجاه الريح تغيير الاتجاه |
yön duygunu kaybettirmeye çalışıyorum! | Open Subtitles | أنا احاول التشويش على حاسة الإتجاهات عندك |
Komutanım yön bilgisayarına göre hedefe sadece bir parsek kaldı. | Open Subtitles | سيدى, كمبيوتر الملاحة يوضح انه متبقى لنا فرسخ واحد لقطعه |
Gidilecek dört yön var... ve gelecek kuşakları... ve Kızılderili ulusunu, halkımızı kutsamak istiyorum. | Open Subtitles | لدينا أربعة الاتجاهات وأريد أن اهنئ جيل المستقبل والأمة الهندية ، وشعبنا |
Bu sayede hayatınızın aldığı yön çok daha iyi olacak. | TED | وبذلك فإنّها ستغيّر مسار حياتك للأفضل. |
Atmosferdeki büyük rüzgar akımları yön değiştiriyor. | Open Subtitles | في الفضاء ، جميع الرياح و التيارات الهوائية بدأت بتغيير اتجاهها |
Hayır, kamera oradayken yön yanlış. | Open Subtitles | كلا. أذا وضعت الكميرا هناك ستكون في الأتجاه الخاطئ |
Ancak belli bir açıyla cama çarptığında ışık yavaşlar ve yön değiştirir. | Open Subtitles | لكن حين تضرب زجاج بزاوية يُبطئ الضوء و يغير اتجاهه |
Manyetik alanımızdaki gücün yön ve büyüklüğünü belirten bir vektör niceliği... | Open Subtitles | كمية الموجه التي تحدّد الإتّجاه والمقدار القوة في حقلنا المغناطيسي |
Tekrar yön değiştirirsin ama fırtına da sana ayak uydurmak için yönünü değiştirir. | TED | تغير اتجاهك مرةً أخرى، فتعدل العاصفة من مسارها. |
Tanrım, yön duygun ters yönde gelişmiş, tatlım. | Open Subtitles | يا لله, لديك حسّ سيّء بالاتجاهات يا عزيزي |
Sanırım sana hangi yön dersek oraya gideceksin. | Open Subtitles | ستذهب الي أي أتجاه نقوله لك على ما أعتقد ؟ |