Sağlık Etki Fonu, yeniliği daima en çok ihtiyaç duyulan yöne kanalize edecektir. | TED | يوّجة صندوق التأثير الصحي الإبتكار دائمًا. في الاتجاه الذي تشتدُّ فيه الحاجة إليه. |
Tavşanlar hakkında ne düşünürsün, çünkü şimdi birisi şu yöne gitti. | Open Subtitles | ماذا تحس تجاه الارانب, لان ارنب قد مشى في هذا الاتجاه. |
Kamp bana, beni yanlış yöne itiyorsa toplumsal etkileri reddedebilmeyi öğretti. | Open Subtitles | أن أرفض التأثير المجتمعي و الذي كان يوجهني الى الطريق الخاطئ |
Geçen ay Oslo' dayken başladığınız kitabınızla ilgili olarak meslektaşlarınız teorilerinizin bilimi tamamen yeni bir yöne taşıyacağını düşünüyorlar. | Open Subtitles | عودة الى اوسلو حيث فاجأت اصدقائك الشهر الماضي بنظرية مع هذه النظرية التي تأخذ العلم في اتجاه جديد تماما |
Bu hayatta bir şeyler başaracaksam başka yöne doğru gitmeliyim. | Open Subtitles | سوف أؤدى بعض المهام فى هذه الحياه فى إتجاه آخر |
Başka yöne bakıyor olman, olayı görmediğim anlamına gelmez. | Open Subtitles | فقط لأنك كنت تنظرين الى الأتجاه الآخر, ليس معناه اننى لم ارى شيئا |
Sana söyledim. Biz sadece aynı yöne giden iki kişiyiz. | Open Subtitles | لقد اخبرتك , نحن فقط شخصان مسافران في نفس الاتجاه |
Görünen o ki yolcuların çoğu alandan aynı yöne doğru kaçmış. | Open Subtitles | يبدو أنّ العديد منهم حاولوا الهرب من الموقع في الاتجاه نفسه |
Evet, birkaç gün önce şu yöne doğru giden bir gurupta görüldü. | Open Subtitles | أجل، لقد تم رأيته مع مجموعة منذ يومين متجه إلى هذا الاتجاه |
Bak şimdi çipuranın pullarını soyarken en mühimi ters yöne doğru yapmaktır. | Open Subtitles | أتعرف عندما تُنظف سمك الدنيس من المهم أن تضعها فى الاتجاه المعاكس |
Şimdi onun tek ihtiyacı olan kibarca doğru yöne yönlendirilmesi. | Open Subtitles | كل ما يحتاجه الآن هو دفعه رقيقة إلى الاتجاه الصحيح. |
Yanlış yöne bir kaç adım atarsınız ve temelli kaybolursunuz. | Open Subtitles | امشوا في الطريق الخاطىء لبضع خطوات و ستندثرون إلى الآبد. |
Ve gördüğünüz bu şeyler de diğer yöne gitmesini sağlıyor. | TED | وهذا الشيء، كما ترون، يذهب إليه من الطريق الآخر |
Evet, doğru. Gittiğini yöne bakmayı kes, dön, kör noktanı kontrol et ve nereye gittiğine bakmadan sürmeye devam et. | TED | أن تتوقف من النظر أين ذاهب, تدير نفسك لتتفقد البقعة العمياء جانبك و أن تقود في الطريق بدون أن تنظر أين تسير |
- Maine Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde okumaya başlamış ama Hindistan'da geçirdiği bir sömestr onu başka bir yöne götürmüş. | Open Subtitles | لقد بدأ شهادته فى الفلسفه فى جامعه ماين ولكن فصل دراسى فى الخارج فى الهند أرسله فى اتجاه أخر |
Havanın ne yöne estiğini bilirsen, takip edip evini bulursun. | Open Subtitles | بوسعك معرفة اتجاه سريان الهواء وتتبعه إلى أن يقودك للمخرج |
Fakat sorun hiç ama hiç uygun olmayan bir yöne bakıyor olman. | Open Subtitles | لكن لسوء الحظ كنت شاردا ايضا في اتجاه غير سار ،اليس كذالك. |
Ama başka bir yöne doğru ışın saçan basit bir şey olabilir, sadece dünyaya doğru değil. | TED | لكن قد يكون شيئاً بسيطاً مجرد أنهم أعادوا نشرها بعيداً في إتجاه آخر، ليس فقط في الأرض. |
Şimdi, sen ve ben, tam ters yöne doğru kazabiliriz. | Open Subtitles | الآنبالطبع, نحنالإثنان, من الممكن أن نحفر فى الأتجاه المعاكس |
Eğer birbirlerinin bakışlarından hoşlanmazlarsa, aksi yöne koşabilirler, ama en azından sen güze bir yemek yersin. | Open Subtitles | إن لم يعجبو ببعضهم يمكنهم ان يركضو بالإتجاه المعاكس على الأقل انا وانت سنحصل على مكرونه رائعه |
Taş, her yöne aynı hızda ilerleyen dalgaların oluşmasına sebep oluyor. | TED | يسبّب الحجر أمواجًا تنتقل في الماء، بنفس السّرعة في كل الاتجاهات. |
Yerel dedikodular başka yöne götürüyor. | Open Subtitles | دعْني أُخبرُك،الثرثرة المحليّة ميولها في إتّجاه مختلف. |
Hep fazla ihtiyatlı oynuyorsun ve ters yöne delice gidiyorsun. | Open Subtitles | انت تلعب بحذر مبالغ فيه وتقوم بافعال مجنونة باتجاه آخر |
Sadece onu açıp, uçmasını istediğiniz yöne doğru işaret etmeniz yeterli. | TED | عليك فقط أن تشغلها وتؤشر بالاتجاه الذي تود أن تحلق فيه. |
Evet ama silahlar hep tek yöne ateşlenecekti zaten. | Open Subtitles | أجل, ولكن الطلقات تذهب مباشرة فى أتجاه واحد. ما كانت تعرف. |
Hadi git. Beni buldukları zaman, diğer yöne gittiğini söyleyeceğim. | Open Subtitles | اذهب، وعندما يصلون الى سأخبرهم إنك ذهبت الى الجهة المعاكسة |
Elinle işaret edersin, insanlar başka yöne bakınca pantolonun içine sokuşturup kaçarsın. | Open Subtitles | أشير، و عندما ينظرون للجهة المقابلة املئي بنطلونك بشرائح اللحم و اهربي |
Evet, ve bu bağ iki yöne çalışıyor. | Open Subtitles | نعم، وتلك الرابطة يذهب في كلا الاتجاهين. |
Fakat ayak izleri şuradaki küpten bu yöne doğru uzaklaşıyor. | Open Subtitles | لكن آثار الأقدام تبتعد عن الجرة ، في هذا الإتجاه |