ويكيبيديا

    "yaratma" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • خلق
        
    • لخلق
        
    • لإحداث
        
    • إنشاء
        
    • لإنشاء
        
    • تصنيع
        
    • الخلق
        
    • لاتسبب
        
    Şimdi, Afrika'da zenginlik yaratma konusunda konuşmaya başladığımıza göre ikinci mücadelemiz bir toplumda zenginlik yaratan kesimlerin kimler olduğu meselesi olacaktır. TED الآن، عندما نبدأ بالتحدث عن خلق الثروة في أفريقيا، التحدي الثاني لنا سيكون، من هُم وكلاء خلق الثروة في أي مجتمع؟
    Kendi laboratuarımda, inorganik yaşam yaratma çabamız çok farklı tepkime biçimlerinde gerçekleşiyor. TED فى معملى الخاص، فإن الطريقة التى نحاول بها خلق حياة غير عضوية هى باستخدام العديد من صيغ التفاعلات المختلفة.
    Gerçekte burada hakkında konuştuğum şey bir anlamda yapay yaşam yaratma deneyleri... TED ما أتحدث عنه حقاً هو محاولة خلق نوعٍ من الحياة المصطنعة.
    Bana 8 yıldır içinde yaşadığımız dünyayı yaratma yeteneğini verdikleri yer. Open Subtitles وأعطوني القدرة لخلق العالم الذي عشنا به خلال السنوات الثمانية الماضية
    Toplumsal cinsiyetsizliği yaratma çabalarımda farkında olmadan feminenliğe karşı maskülenliğe ayrıcalık tanıyordum. TED وفي محاولاتي لخلق حيادية جنسية، كنت اُميز الذكورة عن الأنوثة.
    Yeni güç, değişim yaratma ve güç kaymasının sağlanmasına yönelik --iki ana unsur içerir- kitle katılımının sağlanması ve bireylerin işbirliğidir TED القوة الحديثة هي نشر مقدار مشاركة كبير وتنسيق الأقران ـــ هذان هما العنصران الأساسيان ـــ لإحداث تغيير وتحويل النتائج.
    Kendimi sabit yaratma durumunda buldum, sadece bir sonraki adımı düşünen ve her zamankinden daha fazla fikir üreten bir durumda. TED لقد وجدت نفسي في حالة إنشاء مستمر مفكراً فقط في الخطوة التالية و طرح أفكار أكثر من أي وقت مضى.
    Kyoto: pakt bazlı bir organizasyon yaratma çabalarının başlangıcı. TED إتفاقية كيوتو: بدايات الكفاح من أجل خلق منظمة معتمدة على المعاهدات.
    Tabii ki iş yaratma cesaretini kırar ve kayıt dışı ekonomiyi teşvik eder. TED بالطبع، هذا لا يشجع على خلق الأعمال ويعزز الاقتصاد غير الرسمي.
    Film yapımı hala önsel bir tecrübe ve filmi yaratmak, içerik yaratma ile aynı doğrultuyu takip etme imkânına sahip. TED لا تزال صناعة الأفلام تجربة مليئة بالتحديات. يمكن لعملية صناعة الفيلم أن تكون مماثلة لعملية خلق المحتوى،
    Bu, kişisel hikâyenizin sunduğu imkânlar, içinizde kendi hikâyenizi yaratma imkânı veya belki de diğer hikayeleri takip etme imkânı. TED هذه فرص كبيرة لسرد قصتك الشخصية. فرصة خلق قصتك داخل المشهد، وربما اتباع قصص أخرى.
    O kadar büyük bir entelektüelsen, kendi ahlaki evrenini yaratma eğiliminde oluyorsun. Open Subtitles مع مفكر كبير ، يمكنك خلق الكون الأخلاقى الخاص بك
    Biri tıptı yapay bağışıklık sistemleri yaratma, birer birer hücreleri iyileştirme, ...hatta yaşlanmayı durdurmak için DNA'yla oynama. Open Subtitles خلق نظام مناعة اصطناعي إصلاح خلايا فردية حتى التلاعب في الحمض النووى لوقف الشيخوخة
    Tabiat Ana bir türü yaratma gafletinde bulunmuş şahinleri. Open Subtitles وكذلك كانت الطبيعة الأم وقحة في خلق شيء صغير يدعى الصقر
    Kafasında canlandırdıktan sonra, ...bir insan yaratma çabasına giren, kendisini tanrı yerine koyan bir bilim adamının hikayesi. Open Subtitles رجل علم فكر في خلق رجل آخر على صورته دون حساب للرب
    O tuvalde, dev mücevher kutunuzun içeriğini kullanıp bir şaheser yaratma göreviniz var. TED وعلى هذه القطعة من القماش لديك مهمة لخلق تحفة فنية مستخدمًا محتويات صنوق مجوهراتك الضخم
    Protezi takanın, o boşlukta ne isterse onu yaratma gücünün olduğunun bir sembolü yerine geçebilir. TED تستطيع أن تمثل علامة للمستخدم بأن لدية القوة لخلق أي شئ يود أن يخلق في ذلك الفراغ
    Benim arayışım, insanlar ve doğa arasında ahengin olduğu bir gelecek yaratma fırsatı. TED أظن أن ما نبحث عنه هو الفرصة لخلق مستقبل فيه انسجام بين الإنسان والطبيعة.
    Artık, bu endüstride değişim yaratma ve daha sürdürülebilir bir yöne itmenin vakti geldi. TED هذا هو الوقت المناسب لإحداث التغير المبدع في هذه الصناعة وأن ندفع بإتجاه الاستدامة.
    Bir animasyon yaratma işlemi, araştırmacılara kendi fikirlerini açığa çıkartmaları ve ayıklamaları için bir katalizör gibi davranabilir. TED عملية إنشاء رسم متحرك يمكن أن تقوم بدور الحافز الذي يسمح للباحثين ببلورة وتحسين أفكارهم الخاصة.
    Bu vizyonu kanıtlamak için Craig ve Ham ilk defa bilgisayarda DNA kodundan başlayarak sentetik bir hücre yaratma hedefi koydu. TED لإثبات هذه الرؤية، كريغ وهام وضعوا هدفاً لإنشاء ولأول مرة خلية صناعية بداية من شيفرة الحمض النووي على الحاسوب.
    Godzilla büyüklüğünde bir Süper-Çoğalıcı yaratma tehlikemiz yok mu? Open Subtitles ألسنا معرضين لخطر تصنيع نوعاً من الجودزيلا بحجم ضخم من الريبلكتورز؟ كلا.
    Yörüngeler bu sonu gelmeyen yaratma ve yıkım döngüsünde itici güçtürler. Open Subtitles المدارات هي القوّة الدافعة وراء تلك الدائرة الأبدية من الخلق والدمار
    Sıkıntı yaratma, git buradan. Open Subtitles ابتعد من هنا و لاتسبب المشاكل

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد