Geçen yıl ok ve yay atışında kimin ikinci olduğunu sorsana. | Open Subtitles | اسأل من كان الثاني في الاطلاق مع القوس والشعلة العام الماضي |
Silahlar ona göre değildi, ben de bir ok ve yay sağladım. | Open Subtitles | كانت البنادق لا شيء له، لذلك أنا وضعت له مع القوس والسهم. |
Carlo'nun bir yay ve oku varsa bunları nerde tutuyordu ? | Open Subtitles | إذا المملوكة كارلو القوس والسهم، حيث أنه لم تحافظ عليه؟ |
yay yapma fikri konusunda derinleştikçe, çevreden uzaklaşmaya, aradıklarımı uzakta aramaya başladım. | TED | و شعرت برغبة عميقة تجاه صنع قوس رماية لقد بدأت بالبحث في مناطق أبعد من الحي الذي أقطن فيه |
Adam silahlıydı bir kılıcı, ve yay ve okları vardı. | Open Subtitles | الرجل كان مسلّح بسيف بالإضافة إلى قوس و أسهم |
Ben bir yay burcuyum, bu zaten öğrenmeniz gerekenden fazlası demek. | Open Subtitles | أنا من برج القوس الذي يخبرك أكثر بكثير مما تريد معرفته |
Yılın bu zamanında Aslan, Cygnus ve yay takım yıldızlarını görürüz. | Open Subtitles | في هذا الوقت من السنة يمكننا رؤية النجم ليو القوس والدلو |
- Buradaki her şey, araba bir hiç ev bir hiç fiberglas yay bir hiç duvardaki kafalar bir hiç, hepsi bir hiç. | Open Subtitles | كل شيء هنا، من سيارة المنزل، القوس ذو الزجاج الليفي ـ الرؤوس على الحائط، جميعها هراء ـ هيا، أحب أن أقتني كل هذا |
15 Ağustos 1977 tarihinde, Koca Kulak adlı bir radyo teleskobu yay takımyıldızı dolaylarından gelen bir radyo sinyali tespit etti. | Open Subtitles | في ال 15 من أغسطس عام 1977 رصدَ تيليسكوب راديوي يُطلق عليه الأُذن الكبيرة إشارة من مكانٍ قريب من كوكبة القوس, |
Dairenin yay şekli her iki tarafa da su basıncını aktarmayı sağlıyor. | Open Subtitles | الشّكل، القوس الدّائري يمكّن من توزيع ضغط الماء على جميع ضفاف النّهر |
Benim için en etkili yay bu şekilde olurdu. | TED | القوس الأكثر فعالية بالنسبة لي هو مثل هذا. |
Bu yay bambudan yapılma ve 20 kiloluk bir çekiş kapasitesi var. | TED | هذا هو القوس الخيزران بعزم رمي 45 باوند |
Akşaptaki her bir lifin kendi varolma nedeni ve işlevi vardır. Ve ancak aralarındaki uyum ve işbirliği yoluyla muhteşem yay oluşur. | TED | كل ليف من ألياف الخشب له سبب و وظيفة خاصة به وفقط من خلال التعاون والانسجام فيما بينها ويتشكل القوس العظيم |
Hangi ağaçtan daha sağlam yay yapılacağını öğretebilirim. | Open Subtitles | ويمكنني تعليمكم أي الخشب ينفع لصنع قوس أقوى |
Bu oku çok sevdiysen, seni yay yapabilirim. | Open Subtitles | إذا اعجبكي ذلك السهمِ، أنا أستطيع جعلك قوس. |
İstersen sana da bir yay yapabilirim. | Open Subtitles | إذا اعجبكي ذلك السهمِ، أنا أستطيع جعلك قوس. |
Bazıları bir yay yapmanın aylar aldığını söylüyor. | Open Subtitles | البعض يقول أنه قد تستغرق شهراً فى صناعه قوس |
yay! Tenin muhteşem görünüyor. | Open Subtitles | ألعاب الفيديو مرحة ياي واو , بشرتك تبدو مذهلة جداً |
Atık su kanalından dönerken kaza geçirdiği haberini yay. | Open Subtitles | أنشر خبراً بأنه تعرض لحادث أثناء عودته من ماسورة الصرف |
Aslında, son iki mevsimdir, özellikle ok ve yay kullanıyordum. | Open Subtitles | بالواقع، في آخر موسمين كنت أستخدم قوساً ونشاباً حصرياً |
yay ve okla hedef almayı bırak, ismimi dahi doğru dürüst imzalayamıyorum. | Open Subtitles | بالكاد أكتب اسمي ناهيك عن التصويب بقوس وسهم |
Yerin üzerine bulut getirdiğim zaman yay bulutta görünecektir. | Open Subtitles | فيكون متى انشر سحابا على الارض و تظهر القوس في السحاب |
Pencereyi 10 kez filen kontrol ettim ama yay filen bulamadım. | Open Subtitles | لقد فتشت هذه النافذة عشرات المرات ولم أجد بها زنبرك أبداً. |
yay Topuklu Jack'i hiç duymuş muydun? | Open Subtitles | هل سمعت من قبل عن سبرينغ هيلين جاك؟ سبرينغ هيلين جاك؟ |
Ayrıca bunu Zeyna'nın emirleriyle yaptığımız dedikodusunu yay. | Open Subtitles | وانشر هذا الامر اننا نفعل ذلك بناء على اوامر زينا |
Kendimle epey gurur duydum, çünkü kendi kendime mükemmel bir yay yapmıştım. | TED | أنا فخور جداً لنفسي لاختراع قوسي المثالي |
Çikolatalar, çiçekler, elinde yay taşıyıp uçan şişman bebeler... | Open Subtitles | شوكولا , أزهار, الألعاب السمينة الطائرة المحملة بأقواس الحب |
Dev yay, gemi ambarını kapladı. | Open Subtitles | متن السفينه مملوء بالقوس العملاق ليس هناك المزيد من الغرف |
Askerlerimiz bu yay ustasının hünerlerinden yararlanabilir. -Ondan nasıl yapıldığını öğrenelim. | Open Subtitles | , رجالنا يمكنهم الأستفادة من هذه المهارة في صناعه الأقواس . نحن يجب أن نتعلم منه |
Bize bir yay, bir kum saati, üç tane de keçi lazım. | Open Subtitles | سنحتاج لقوس و نشاب وساعة رملية بالاضافة إلى ثلاثة رؤوس من الماعز... |