| Senin jandarman, Yani baban, gerçekten çok tatlı bir adam. | Open Subtitles | هذا الشرطي هو بارد جدا، في الواقع أعني والدك ؟ |
| Yani mobilya ve diğer şeyler çiniler, gümüşler, kitaplar ve tablolar. | Open Subtitles | أعني الأثاث والأشياء الأخرى مثل أطقم الصيني، والأواني الفضية والكتب واللوحات |
| Çünkü bence bu öznel bir şey. Yani hepimizin yapabileceği şeyler var. | Open Subtitles | لأني أظن إنه غير موضوعي، يا رجل، أعني جميعنا نملك شيئاً لنقدمه. |
| Daha önce bir Ermeni tanıdığımı sanmıyorum. Senden başka Yani. | Open Subtitles | لا أعتقد أني كنت سأتعرف على أي أرميني,أعني بالإضافة لك. |
| Yani, yeryüzünün her yanında o kitaptan binlerce kopyası olmalı. | Open Subtitles | أعني لابد من آلاف النسخ من هذا الكتاب حول العالم |
| Yani, seni... haşaratla ve sıçanlarla ve bitlerle bir tuttuklarında... | Open Subtitles | أعني أنه عندما تقارني بــ الحشرات و القوارض و القمل |
| O halde, bu tam yerine oturur. Yani, sen ve o beraberce oturursunuz. | Open Subtitles | أعني ، أنت وهو مناسبين معاً كان علي معرفة ذلك منذ فترة طويلة |
| Yani, sen ve o beraberce oturursunuz. Onu uzun zaman önce görmem gerekirmiş. | Open Subtitles | أعني ، أنت وهو مناسبين معاً كان علي معرفة ذلك منذ فترة طويلة |
| Yani adamı tamamen yanlış tanımışım. Bu harika bir şey! | Open Subtitles | أعني, لقد إتخذتُ فكرة خاطئة عن هذا الرجل, هذا رائع |
| Her zaman başka bir şans vardır. Yani, bilemezsiniz değil mi? | Open Subtitles | هناك دائماً فرصة أخرى أعني أنك لا تعلم ، أليس كذلك؟ |
| Yani, iki işi beceremiyorsun sonra da kendini akıllı sanıyorsun. | Open Subtitles | أعني لا يمكن ان اخطأ ثلاث مرات واعتبر نفسي ذكيا |
| Çok eğlenceli. Veriyor olmalı Yani yoksa ne anlamı var ki? | Open Subtitles | أعني , هي ستكون في الخارج أو ما هي النقطة ؟ |
| Yani, başarılı olmak istersen, daha iyi kimden öğrenebilirsin ki, değil mi? | Open Subtitles | أعني إن كنت تريد النجاح، فيجب أن تعرف مع من تتعلم، صحيح؟ |
| Yani, bu gecenin ne kadar önemli olduğunu gördün mü? | Open Subtitles | أعني أنتِ تفهمين لماذا كان عشاء اليوم ليس مجرد موعد |
| Yani, bu gecenin ne kadar önemli olduğunu gördün mü? | Open Subtitles | أعني أنتِ تفهمين لماذا كان عشاء اليوم ليس مجرد موعد |
| Yani güzel bir kadın ve neredeyse dört dörtlük birisidir diyebilirim. | Open Subtitles | أعني إنها امرأة جميلة و أستطيع القول أنها قاربت حد الكمال |
| Güvenlikleri, kameraları var Yani, Allah aşkına orası darphane gibi. | Open Subtitles | لديهم بطاقات الدخول. لديهم آلات التصوير، أعني بأنه مثل الحصن |
| Yani, evren bunun olmasına kaç kere izin veriyor ki? | Open Subtitles | أنا أعني كم مرة يمكن للكون أن يسمح بحدوث ذلك؟ |
| Adamım. Leo haklı. Yani muhtemelen bu bizim en iyi zamanımız değil. | Open Subtitles | ـ يا رفاق، ليو محق، أعني هذا بالتأكيد ليست أكثر لحظاتنا المجيدة |
| Hayır, bu teori bir midye, solucan ve güvercin üretimi uzmanından geliyor. Kimden bahsettiğimi biliyorsunuz -- Charles Darwin. | TED | لا، هذه النظرية تأتي من خبير في البرنقيل و الديدان و تربية الحمام. وتعلمون من أعني بذلك.. تشارلز داروين. |
| Bunun sonuçlanacağını garanti ederseniz daha çok para olabilir diyorum. | Open Subtitles | أنا أعني.. ربما يوجد مالٌ أكثر إذا ضمنتِ لي النتائج |
| Hayır; demek istiyorum ki... Sonuçta magma tabakası 5,000 derece civarında... | Open Subtitles | لا أنا أعني ما أقول هذه بيئة بركانية من 5,000 درجة. |
| Tamamen bitene kadar demek istedim. Önce gelirseniz onu öldürürüm. | Open Subtitles | أعني أنتهائها بالكامل إن جئت قبل أن نخدعه , فسأقتله |
| Carmen uğraşmak istemedi ama ona, senin bunu takdir edeceğini söyledim. | Open Subtitles | إسمع ، سكون ممتناً لذلك أعني ، من بين كل الناس |
| Demokratik politikaların yeniden hayat bulması sizden kaynaklanacak, siz derken hepinizi kastediyorum. | TED | إحياء السياسات الديمقراطية سيأتي منك ، و أعني بذلك كل واحد منكم |
| İzninizle ne demek istediğimi açıklayayım. | TED | لذا دعوني أريكم ماذا أعني , تخيلوا أن هذه هي قاعدة أعينكم |
| Tüm yaş grupları derken bebeklerden başlayarak büyük-büyükannenize uzanan bir gruptan bahsediyorum. | TED | وعندما أقول كل الأعمار، فإني أعني حرفياً الأطفال الصغار إلى حفيدات الحفيدات. |
| demek istediğim, kim kendine bu uygulamayı kabul edecekti ki? | TED | أعني من قد يرغب في وضع نفسه في هذا الموقف؟ |
| Şimdi, sadece sesi kastetmiyorum, demek istediğim, hakikaten içinizdeki o gök gürültüsünü dinleyin. | TED | الآن، لا أعني فقط الصوت، أنا أعني السماع حقاً لذلك الرعد داخل نفوسنا. |
| değil mi? Böyle değil. Söylemek istediğim... Her geçen yıl, hep aynı yaklaşım. | TED | هكذا هو الأمر الآن ، أعني كل عام، على نفس النهج، أليس كذلك؟ |
| Uluslararası güvenlik derken Aslında demek istediğim, ülkelerimizi dışarıdan gelebilecek tehditlere karşı nasıl hazırladığımız ve vatandaşlarımızı nasıl koruduğumuz. | TED | وأنا أعني بالأمن الدولي، ما نقوم به حقًا، كيف نجهز بلادنا لاستجابة أفضل ومنع التهديدات الخارجية، وكيف نحمي مواطنينا. |
| Müzik diyorum ama, Aslında kastettiğim ses. | TED | أقول الموسيقى، لكني في الواقع أعني الصوت. |
| Bu gecelik bu kadar hikaye yeter. Yatağına git. Ciddiyim! | Open Subtitles | ،هذه قصص كافية الليلة هيّا ارجع للسرير، أنا أعني ذلك |