| Kesin bir şey istiyorsanız iltica talebinde bulunmak kesinlikle yasaldır. | TED | وإذا كنتم تريدون شيئاً قطعي، فطلب اللجوء أمرٌ قانوني حتماً. |
| Önemli bir şey mi var oğlum yoks aadam gibi arayamıyor musun? | Open Subtitles | لديك أمرٌ مهم جدا ، لم تستطع تمريره عبر القنوات المعتادة ؟ |
| En azından tüm bu olanlardan güzel bir şey ortaya çıktı. | Open Subtitles | حسناً ، لقد حصل أمرٌ جيدٌ على الأقل من كل هذا |
| Aslında uzman olarak sizin bana bir şeyler söyleyebileceğinizi ümit ediyordum. | Open Subtitles | في الحقيقة كنت أملُ أنّ يكون بحوزتكَ أمرٌ آخر بكونكَ الخبير |
| Grubu temsil ediyordun ve belki senin de bu şekilde, algılanıcağın düşüncesi Çok korkunç, alışması Çok zor bir düşünceydi. | TED | أنت مثلت مجموعة كان هذا أمرٌ من الصعب تقبله والتعامل معه و كان هناك احتمال أن يُنظر إليك بالطريقة نفسها |
| Terimin etrafında bir Çok aldatıcı olduğu doğru ve bu Çok talihsiz bir durum çünkü büyük veri toplumun ilerleyeceği Çok önemli bir araçtır. | TED | صحيح أنه أثار ضجة كبيرة كمصطلح، وهذا أمرٌ مؤسف، لأن البيانات الضخمة تعد أداةً مهمةً جداً لمساعدة المجتمع على التقدم. |
| Bu büyük bir anlaşma. Daha önce hiç böyle bir şey yapmadım. | Open Subtitles | هذا أمرٌ في غاية الأهمية لم يسبق لي وأنجزتُ عملاً كهذا مطلقاً. |
| Bu işten hiç kimsenin vaz geçmemesi benim için büyütülecek bir şey. | Open Subtitles | ذلك أمرٌ جلل بالنسبة لي، التأكد من أن لا أحد يستسلم لأمرهم |
| Beni öldürmeden önce senden isteyeceğim son bir şey var. | Open Subtitles | هناك أمرٌ واحد أطلبُ منكَ أن تفعله بعد أن تقتلني. |
| Maalesef polis araştırması bu binada oldukça sık rastlanılan bir şey. | Open Subtitles | أخشى أن وجود الشرطة هنا هو أمرٌ لافت في هذه البناية |
| Tabii, çünkü bu devlerle ilgili herkesin bildiği bir şey. | Open Subtitles | صحيح، لأنّ هذا أمرٌ يفترض أنْ يعرفه الجميع عن الغيلان |
| Olanlar konuşulmayacak derecede korkunç ama burada bir daha böyle bir şey olmayacak. | Open Subtitles | ما حدث أمرٌ مريع ولا يوصف لكن لن يحدث أمراً مشابهاً له مجدداً |
| Böyle bir şey için hazırlanmalısın çünkü gerçekten inanılmaz bir şey. | Open Subtitles | إذاً أنت بحاجة لأن تستعد لهذا لأنه أمرٌ لا يصدق تماماً |
| Bence onlar terörist değiller. Bence ortada başka şeyler dönüyor. | Open Subtitles | لا أظنّ أنّهم إرهابيّون، أظنّ أنّ هُنالك أمرٌ آخر يجري. |
| Sağlık kapsamı büyük ve acil bir durumdur. Çünkü eger hayatta değilseniz, bundan sonra tüm diğer şeyler biraz boşuna olacaktır. | TED | الامتداد الصحّي هو أمرٌ مهمّ وملحّ لإنّك عندما لا تكون على قيد الحياة تصبح بقية الأشياء ذو فائدة أقلّ |
| ve bu, gıda güvenliğinin gelişimini nasıl düşündüğümüz açısından Çok önemli. | TED | وهذا أمرٌ بالغ الأهمية بالنسبة لطريقة تفكيرنا في تحسين أمننا الغذائي. |
| İdamın son dakika tehiri için Çok fazla ümidin yok anlaşılan. | Open Subtitles | فأنت لست متفائلاً أن يصدر أمرٌ بالعفو عنيّ في آخر لحظة. |
| Sonuçta oldukça karmaşık bir durum. | TED | بعد كل شيء، إنه أمرٌ معقد بشكل لا يصدق، |
| Bir yanda, iş yerinde çocuk yuvalarının olması harika ve parlak bir fikir. | TED | من ناحية تضع ميزه رعاية الأطفال في مكان العمل وهو أمرٌ رائع ومستنير. |
| İsrail'de dağ bisikletçiliği benim büyük tutkuyla ve bağlılıkla yaptığım birşey. | TED | ان قيادة الدراجات الهوائية في الجبال في اسرائيل هو أمرٌ اقوم به بشغف كبير وبإلتزام أكبر |
| Mutlu sonun ihtimaline dahi inanmak oldukça güçlü bir şeydir. | Open Subtitles | الإيمان حتّى بإمكانيّة حصول نهاياتٍ سعيدة هو أمرٌ قويٌّ جدّاً. |
| Muhtemelen önemli değildir ama inceleme sırasında bir mesele çıktı. | Open Subtitles | ولكن هناك أمرٌ ما قد طرأ خلال إجراءات القانونية للبيع |
| Ama aslında Uganda'da o dönemde başka birşey daha oldu. | TED | ولكن في الواقع حدث أمرٌ ما في أوغندا في هذه الفترة |
| Çocuğa dönersek, bu çocuk belli ki senin için Çok önemli. | Open Subtitles | إذن إعادة هذا الفتى لأهله بكل تأكيد أمرٌ مهم بالنسبةِ لك |
| - Bu aracın çekilmesi için emir var. | Open Subtitles | أهناك مشكله ؟ هنالك أمرٌ بالحجز على هذه السياره |
| Bence, birey olarak hepimiz için, özel ve mesleki hayatlarımızda olduğu kadar, toplumsal olarak tamamımızı etkileyen bir sorun. | TED | انها مشكلة كبيرة لنا على الصعيد الفردي والشخصي والعملي والاجتماعي واعتقد ان هذه المشكلة هي أمرٌ تراكمي نتاج ثقافتنا |