| Devletler, küçük işçi dövizlerinin para aklama olmadığının farkına varmalılar. | TED | يجب على الحكومات التمييز أن الحوالات الصغيرة ليست غسيل أموال |
| Waingro, Neil'in çetesindenmiş, ama sonra para aklayan biriyle çalışmaya başlamış. "Van Zant" | Open Subtitles | وينجرو كان من عصابة نيل.. ثم ذهب للعمل لصالح غاسل أموال فان زانت |
| Bir kere Mahmut abi bu gemicilik işinde çok para var. | Open Subtitles | يا عمى محمود، هناك أموال كثيرة فى مجال الملاحة هذا أولاً: |
| O yüzden ben de, ihtiyacından fazla parası olan insanları aramaya başladım. | Open Subtitles | لذلك بدأت فى البحث عن الأشخاص الذين لديهم أموال أكثر مما يحتاجوا |
| İmparatorluğun parasını taşıyan Kakori'den geçen Lucknow trenini soyacağız Kakori kebabı yerken. | Open Subtitles | الذى يحمل أموال الامبراطورية سوف نسرقه فى كاكورى بينما نأكل الكباب الكاكورى |
| Tek bildiğim,durmumun kötü olduğu param olduğu... ve çaresiz olduğum. | Open Subtitles | كلّ ما أعرفه، إنهم عرفوا أن لدي أموال وكنتُ يائساً. |
| Veznelerdeki çekmeceler de açık ama hiçbir yerde para yok. | Open Subtitles | أدراج الصرافات الأخرى مفتوحة لكن لا أموال في أي مكان |
| Robert Skidmore, ordunun para sevkiyatında hırsızlık yapmaktan hüküm giymiş. | Open Subtitles | روبرت سكيدمور مدان بسرقة شحنة أموال كانت قادمة لقاعدة حربية |
| Belki bazı PAYGO projelerini kalkınma programına kaydırarak bir miktar para elde edebiliriz. | Open Subtitles | ربما بتحرير بعض من أموال التشغيل وتحويل هذه الأموال الجاهزة إلى رأس المال |
| Sadece fakir insanları öldüren hastalıklara çare bulmada para yok. | Open Subtitles | ليست هناك أموال للعثور على علاجات لأمراض تقتل الفقراء فقط |
| Daha fazla para kazanıp sorumluluk alacak ve kendini iyi hissedeceksin. | Open Subtitles | أموال أكثر، مسؤولية أكبر، ستشعر بالرضى عن نفسك سأقرضك إن شئت |
| Gayet temiz para ve bizde olduğunu hiç kimse bilmiyor. | Open Subtitles | إنـّها أموال مجانيـّة لا أحد في العالم يعلم أنـّها بحوزتنا |
| Onun hiç parası yoktur. - Hiç sinema yıldızı gördün mü? | Open Subtitles | إنه لا يملك أية أموال هل رأيتى أى نجم سينمائى ؟ |
| Bu üniversiteye giren ailenizin parası buraya dalıp beni sorgulamanız hakkını vermiyor size. | Open Subtitles | كمية أموال عائلتك التي ترسل لهذه الجامعة لا تمنحك الحق لإقتحام مكاني وأستجوابي |
| Görünüşe göre, uyuşturucu parası, partinin siyasi kampanyasına destek veriyor. | Open Subtitles | يبدو وكأنّ أموال المُخدّرات تلك يتمّ تمويلها لمجموعة سياسيّة سرّية. |
| Zar zor kazandığınız eroin parasını o pislik üzerinde harcamak istiyorsanız buyurun harcayın. | Open Subtitles | لو أرضت تضييع أموال الهيروين التي صنعت بعرقك على هذه الخردة خذ راحتك |
| Bir yolunu bulup bu adamın parasını ödemeliyim, dünkü gibi. | Open Subtitles | علي أن أجد قريطة لكي أدفع أموال هذا الرجل بسرعة. |
| Ama biliyor musun, iki aylık kirayı karşılayacak kadar param olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | نعم ، ولكن لا أعتقد أن لدي أموال كافية لتغطية إجار شهرين |
| Bu şekilde İspanya'da parayı çekmem için yeterince zamanım olacak. | Open Subtitles | هذا وقت كثير لكي أملأ طلب سحب أموال في إسبانيا |
| Charlie orada hayatımı kurtardı ve Şimdi bende onun parasıyla ilgileniyorum. | Open Subtitles | تشارلي أنقذ حياتي في السجن والآن أنا مسؤول عن أموال تسويته |
| Parsa'nın parasının yarısı, hükümetle anlaşmalı iki Amerikalı şirketten geliyormuş. | Open Subtitles | نصف أموال بارسا جائت من شركتان متعاقدتان مع الحكومه الأمريكيه |
| Bizim de onlara verecek paramız yok. O yüzden bizi hapse atmak istiyorlar. | Open Subtitles | وليس لدينا أي أموال للدفع لهم، ولذا يُريدون أن يزجوا بنا في السجن. |
| Zeki ve yetenekli bir adamsın önemli biri bile olabilirsin paran, malın mülkün olur, saygı görürsün. | Open Subtitles | أنت رجل ماهر و قادر و من الممكن أن تكون رجل مهم تملك أموال و أصول يجب أن تكون محترم |
| Vergi ödeyenlerin paralarını hapishaneye göndermelerinin sadece 3 yolu var: | Open Subtitles | ان لديهم ثلاث طرق لانفاق أموال دافعى الضرائب على السجون |
| - paraları olmadığını iddia ediyorlar. - Ben hakettiğim kadarını istiyorum. | Open Subtitles | ـ يدعون أنه ليس بحوذتهم أى أموال ـ أريد ما أستحقه |
| Ve inanılmaz büyük paralar bilime ve çocukların matematik yeteneklerine harcandı. | TED | وتدفقت أموال هائلة في مجال الإنفاق العلمي وتنمية الرياضيات لدى الأطفال. |
| Yemek istediğin her şey var. O kadar paraya değse iyi olur. | Open Subtitles | حسناً، كل ما فيه يمكن أكله، وأود أن أجعل أموال تستحق دفعها |
| Kazandığımız ilk parayla da kasabada en iyisinden bir beyzbol sahası inşa edeceğiz, çocuklarımız için. | TED | وبأول أموال نجنيها، سننشئ أحد أفضل ملاعب البيسبول لدوري الصغار من أجل أطفالنا. |
| paranın satın alabileceği en iyi evi alırız. | Open Subtitles | مهما كلفنى من أموال وسيكون فى أفضل مكان بالمدينة |