| İlk çıkardığım şey kullanılmış yara bandı gibi görünüyor, zaten öyle. | Open Subtitles | و الآن، الدليل الأوّل سيبدو مثل لصقة جروح و هو كذلك |
| Yani bir genç kızın, ilk midillisine hissettiği durumdan bahsettim. | Open Subtitles | أعني ، الطريقة التي تشعر بها الفتاة حول مهرها الأوّل |
| Karşıtlığın ilk sebebi şu anda elimde tuttuğum Tanrı'nın kitabı. | Open Subtitles | والسبـّب الأوّل الذي أعطيته إياه ، كان هذا كلمات الربّ |
| Sadece terkedilmiş depodaki Birinci seviye girişini bulmak çok kolay dedim. | Open Subtitles | قلتُ فقط أنّ مدخل المُستوى الأوّل للمُستودع المهجور كان سهل الإيجاد. |
| Geri dönen balıkçı topluluğu için ilk mücadele kıyıya ulaşmak. | Open Subtitles | بالنسبة للجماعة العائدة من الصّيد، التحدّي الأوّل هو الوصول للشاطيء. |
| Ne yazık ki, bu benim ilk ana-oğul rodeom değil. | Open Subtitles | لسوء الحظّ، هذا ليس نقاشي الأوّل بين أمٍّ و ابنها. |
| Çağrı geldiği anda bu ofise gelecek ilk kişi odur. | Open Subtitles | هو الشخص الأوّل بهذا المكتب فيستحيل أنّ تجد بيجره مغلق |
| Bodrum katında tahnit odası var. Kabul salonu ve ofisler ilk katta. | Open Subtitles | لديها غرفة تحنيط في الطابق السفلي وغرف المشاهدة والمكتب في الطابق الأوّل |
| Tabii, ilk evliligimizde bosanmistik ama ondan sonra ikimiz de büyüdük. | Open Subtitles | بالتأكيد، زواجنا الأوّل قد انفضّ، لكننا نضجنا كثيراً منذ ذلك الحين. |
| Bu arada bunu ilk dersimin ön ödemesi olarak almanı istiyorum. | Open Subtitles | في غضون ذلك، أريدكِ أن تعتبري هذه الدفعة الأولى لدرسي الأوّل. |
| Genç adam söyle bakalım bu neden akşam haberlerinde ilk sırada değil? | Open Subtitles | ولماذا، أيّها الشاب، لا يكون هذا الخبر الأوّل في نشرة كلّ ليلة؟ |
| - İlk gün en iyi on saniyesi diye duymuştum. | Open Subtitles | لقد سمِعتُ بِأنهّا كانت أفضل عشرة ثواني في اليوم الأوّل |
| 6 numara: Bana ilk silahı veren adama asla ihanet etmedim. | Open Subtitles | رقمُ ستّة, أنا أبداً لا أخون الرّجل الذي أعطاني سلاحيَ الأوّل |
| Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama daha romanımızın ilk bölümünü bitirdik. | Open Subtitles | لا أدري كيف أخبرك بهذا، ولكنّنا أنهينا للتوّ الجزء الأوّل من روايتنا. |
| Bu artık baskıya verildi, ve ilk sayının her bir kopyasısnda yer alacak. | Open Subtitles | لقد ذهب هذا إلى المطبعة الآن وسيكون في كلّ نسخة من الإصدار الأوّل |
| Yani eğer onlar hissettikleri güç ile karşılık verirlerse, ilk kişi vuruş gücünün arttığını sanıyor. | TED | لذا إذا قاموا بردّ الفعل بنفس القوة، سيعتقد الشخص الأوّل بأنّ الأمر قد تصاعد. |
| İlişkim 20 yaşından beri sürüyordu, yani hemen hemen tüm yetişkinlik hayatım boyunca ve o benim ilk gerçek aşkımdı, onsuz nasıl yaşayacağımı veya bunu yapıp yapamayacağımı bilmiyordum. | TED | لقد كنت في هذه العلاقة منذ أن كان عمري 20 سنة، وبالتالي طوال فترة المراهقة، ولقد كان حبي الأوّل الحقيقي، ولم تكن لدي أدنى فكرة عن كيفية العيش بدونه. |
| Gezegende ki ölüm sebepleri arasında Birinci sırada kirli su vardır. | TED | سبب الوفاة الأوّل على هذا الكوكب بين البشر هي المياه السيئة النوعيّة. |
| Yoksa sen bir numaralı şüpheli olurdun, bu daha iyi... cesetler burada, yani bence arayı hak ettik. | Open Subtitles | بالإضافة نحن نحتاج لشيء آخرا، ما عدا بأنك المشتبه به الأوّل. هذا مفيد أكثر |
| İlki şu ki, bir açıdan kendi başarımızın kurbanlarıyız. | TED | الأوّل أنه بطريقة ما نحن ضحايا نجاحاتنا. |
| Sadece buradaki herkesi en başta inandırmak istediğin şeyi! | Open Subtitles | فقط ما كنتِ تريدين أن يصدقه الجميع فى المقام الأوّل |
| Şey, ikincisi. İlkini ben kaçırmıştım ama o da taksicinin hatasıydı. | Open Subtitles | أمّا القطار الأوّل فقد فوّته لكن هذا خطأ سائق سيارة أجرة |
| Birincisi: Tüm fotografik aydınlatma bilgi ve becerilerimi alıp beş milimetre uzunluğunda olan bir obje üzerine aktarabilir miydim? | TED | السّؤال الأوّل هوَ: ما الذي سيحصلُ إنْ وضعتُ كاملَ خبرتي في مجالِ التصوير لأقومَ بإنتاجِ صورٍ لأشياءَ لا يتجاوزُ طولها خمسةَ ميليمترات؟ |
| Evremira İyi Seyirler dilerim. | Open Subtitles | - ( الـموسم الأوّل ))" " الحلقة الخامسة )) - (( كما الخروف بين قطعان الذئاب ))))" |
| Ve biliyorum ki, en baştan kendi başına yaşayabileceğine ikna olmasaydı senden taşınmanı istemezdi. | Open Subtitles | وأعرف أنّه لم يكن ليطلب منكَ الرحيل بالمقام الأوّل ما لم يكن مقتنعاً بقدرتكَ على العيش بمفردكَ |