| Derin uzay sondası Churchill'in başına gerçekten de kötülük getirmiş olabilir. | Open Subtitles | هو قَد في الحقيقة يكون نجما شريرا للتحقيق الفضائي البعيد لتشرشل. |
| Guinevere Bir uzay Sondası, bu ülkenin sınırsız tutkusunu gösteriyor. | Open Subtitles | المسبار الفضائي جوينيفير واحد يمثل الطوح غير المحدود لهذا البلد |
| Wagner dört yıl önce uzay mekiğinin dünyaya acil inişi sırasında büyük cesaret gösterdiği zaman ulusal kahraman olmuştu | Open Subtitles | اصبح واجنر بطل وطني قبل أربعة سنوات عندما قام بعمل شجاع هبوط اضطراري في المكوك الفضائي أثناء اعادة دخول |
| Evet, takım arkadaşları gibi, o da uzaylı etkisine karşı duramadı. | Open Subtitles | نعم , مثل بقية أعضاء فريقه هو أظهر التعرض للنفوذ الفضائي |
| Beni öldürmek için bu uzaylı olayını uydurduğunu düşünmeye başladım. | Open Subtitles | بدأن أفكر أنك إخترعت قصة الفضائي هذه لأنك تريدني ميتاً |
| Birlesmis uzay Macerasi siviller mekiginin kalkisina birkaç gün kaldi. | Open Subtitles | تبقى بضعة أيام قبل مغادرة المسافرين المدنيين لمشروع الاتحاد الفضائي |
| uzay mekiklerindeki astronotlar 4 katları ile başa çıkmak zorundalar. | Open Subtitles | على رواد الفضاء داخل المكوك الفضائي تحمل 4 وحدات جاذبية. |
| Bilin bakalım dev uzay lazeri projesinde çalışmak için güvenlik onayını kim alamadı? | Open Subtitles | خمّنوا من لم يحصل على تصريح أمنيّ للعمل على الليزر العملاق الفضائي ؟ |
| Ne olursa olsun bu adamın Federasyon uzay sınırlarının dışına kaçmasına izin veremeyiz. | Open Subtitles | ولن ندع هذا الرجل يهرب من المجال الفضائي الفيدرالي لنا تحت أي ظرف |
| Anti yerçekimi alanları ve hareket sönümleyiciler modern uzay yolculuğunun anahtarı. | Open Subtitles | حقل مضاد للجاذبية .. وأنظمة القصور الذاتي مفتاح السفر الفضائي الحديث |
| Diğer korkutucu olan ise, Çernobil'deki trajik kazalara göz atıyoruz ve gerçekten de uzay mekiği Challenger çok trajik bir şekilde kaybedildi. | TED | وعلى مستوى آخر من الإرهاب، نغوص في الأحداث المأساوية في تشرنوبل والمكوك الفضائي تشالنجر، والذي فقد بشكل مأساوي. |
| Bu uzaylı istilasını dünyamızı yok etmeden durdurmak isteyen bir kahraman vardı. | Open Subtitles | بطل حاول إيقاف هذا الكائن الفضائي عند حدّه أن يدمّر وطننا مجدّداً. |
| O halde, görmek istersen uzaylı yaşamına dair bazı hava geçirmez kanıtlarım var. | Open Subtitles | حسنٌ, بهذه الحاله, لدي إثبات جوي عن الحياة للكائن الفضائي إن أردت رؤيته |
| Sana özgü bir şey mi yoksa uzaylı DNA'sı sayesinde mi? | Open Subtitles | أهذه سمة شخصية أم هي ما يحصل مع الحمض الفضائي النووي؟ |
| Tamam, eşini aldatan bir uzaylı sorunu yaşadığınız çok açık. | Open Subtitles | حسناً ، من الواضح انكم جميعاً لديكم تعلق بزائركم الفضائي |
| uzaylı bir astronom Venüs'ü Dünya'nın ikizi olarak düşünebilir. | TED | فقد يراه عالِم الفلك الفضائي توأم الأرض. |
| Görünüşe göre bu uzaylının 1.50 boylarında bir de yardımcısı varmış. | Open Subtitles | من الواضح أن هذا الفضائي كان معه مساعد بطول 5.2 قدم |
| Bir çeşit uzay aracındaki bir robot kolunun, bir uydu üzerinde kırık parçaları düzeltebileceğini ve bunları yeniden operasyonel hâle getirdiğini düşünün. | TED | تخيلوا لو كان بإمكان ذراع آلية لنوع من شاحنات القطر الفضائي إصلاح الأجزاء المعطلة في القمر الاصطناعي، لتعيدها مرة أخرى إلى العمل. |
| Söz verdiğim gibi uzaylıyı size teslim ettim. | Open Subtitles | لقد ساعدتكم على جلب الكائن الفضائي إليكم كما وعدت |
| O Yaratık DNA'sı, ordumun hazır olabilmesi için tek şey. | Open Subtitles | ذلك الحمض النووى الفضائي هي الطريقة الوحيدة لتجهيز جيشي المقاتل |
| Koma Adamın kablolu yayınında bir sorun var. | Open Subtitles | هناك مشكلة في البث الفضائي لمريض الغيبوبة |
| Kalkıştan 6 hafta önce yabancı bir nesneden sinyal alındı. | Open Subtitles | بعد ستة أسابيع من الإنطلاق إلتقط الماسح الفضائي جسماً غريباً |
| Maalesef birçok devam filmi gibi "Alien Robot 2." orijinaline sadık değildi. | Open Subtitles | للأسف، ومثل الكثير من العواقب الجزء الثاني من الفضائي الآلي لم يكن رائعاً كـ الأصلي |
| Uzak geçmişten bir dinozor, dış uzaydan gelen bir mavi kulübe kustu. | Open Subtitles | ديناصور عملاق من الماضي السحيق تقيأ صندوقا أزرقا من الفضائي الخارجي لتوه |
| Her ışınlanma ona hücrede zaman geçirmesine yetecek kadar bozukluk sağlıyor. | Open Subtitles | كل النقل الفضائي يسبب مجرد تشويه يكفي لمنحه الوقت في الخلية. |
| Dünyadaki uzaylıları izleyip yakalayarak insan ırkını gelecekteki tehlikelere hazırlamak. | Open Subtitles | ،تتعقب التواجد الفضائي على كوكب الأرض تسلح الجنس البشري لمواجهة المستقبل |
| UFO ların indiği yer falan mı? | Open Subtitles | أين هبط الصحن الفضائي ؟ |
| Sizin ve uzay giysinizin uzaya gitmesi ne kadara mal olacak? | TED | كم ستكلفنا الرحلة الى المدار الفضائي بحسب تلك التكلفة الجديدة |
| - Herhangi biri dün ışınlanma cihazı kullandı mı? - Hayır. Pek sanmıyorum. | Open Subtitles | أي احد منكم استخدم النقل الفضائي بالامس؟ |