Geçen gün biri Amerika'daki ikinci en büyük doğal gaz üreticisi olduğumu söyledi. | TED | قال أحدهم قبل أيام أنني ثاني أكبر منتج للغاز الطبيعي في الولايات المتحدة. |
İsterlerse, devingenlik ve serbesti sağlayan özgün ikinci bir yuva olarak kullanılabilir. | Open Subtitles | بصراحة لو اختار ذلك سيصبح عملياَ منزل ثاني كمكان بارز للتنقل والحرية |
Bu, iki gün içinde biyografi yazmakla ilgili aldığım ikinci teklif. | Open Subtitles | هذا هو ثاني طلب في يومين يصلني حول كتابة سيرة ذاتية. |
İkincisi de repliklerinizi ve duracağınız yeri bilmeniz ve hiçbir şeyi mahvetmemeniz. | Open Subtitles | و ثاني اهم شي هو أن تحفظ جميع جملك و أوقات توقفك |
Eskiden Cumae Büyücüsü, Delphi'den sonraki en büyük ikinci kehanetti. | Open Subtitles | الايام القديمة السيبيلا كان الاوركال ثاني شي مهم بعد ديلفي |
CO2'nin fazla olması başka türlü de açıklanabilir. Mesela... hayvansal nefes. | Open Subtitles | الفائض من ثاني اكسيد الكربون قد يكون ايضا ما يتبقى من تنفس الحيوانات |
Lanet olası bunak. Bu gece bu aptalın yayını ikinci kesişi. | Open Subtitles | هاكر لعين ، هذه ثاني مرة الليلة يدخل فيها على البرنامج |
Birinci fake, ikinci fake. Üçüncü fake! ŞUUT VE GOOL! | Open Subtitles | أول مرة، ثاني مرة ثالث مرة وسجّل هدفاً أجل، أجل |
Güzel mekân. Tam da ikinci balayımıza uygun, değil mi? | Open Subtitles | هذا ياولد ، فاخِر مكان رائع ثاني عسل شهر سيجعل |
İkinci bir ameliyata ve tekrar anestezi verilmesine gerek yok. | Open Subtitles | ليس هناك سبب يجعلنا نمرره بجراحة ثانيه او تخدير ثاني |
İlk bir iki gün aynaya baktı ve gördüğü şey çok hoşuna gitti. | Open Subtitles | و أول أو ثاني يوم نظر في المرآة كان سعيدًا جدًا بما رأه |
Evet, yanlış hesaplamıyorsam bu iki haftada haftadaki ikinci kazan. | Open Subtitles | أجل، هذه ثاني حادثة خلال بضعة أسابيع إن صحَّ تقديري. |
Ve bu şey dünyada inşa edilen ikinci girdap, bir nehir üzerinde iki buçuk metre düşüşün içinde. | TED | وهذا الشئ هو ثاني دوامة يتم بناؤها في العالم، بضخ مترين ونصف من الماء على نهر. |
İkincisi, nüfus artışı ve şehirlerdeki insan yoğunluğu. | TED | ثاني الأسباب هو النمو السكاني والكثافة السكانية في المدن. |
İkincisi bu adamla konuşmak için 3.000 mil uçtuk. | Open Subtitles | ثاني شئ, لقد سافرنا 3.000 ميل لنتكلم مع هذا الرجل |
Bir sonraki nefes alışınızda, 1750'de nefes almaya oranla %42 daha çok karbondioksit soluyacaksınız. | TED | لذا، حينما تتنفس في المرة القادمة، فستنتشق 42 في المئة من ثاني أكسيد الكربون مما كنت ستستنشقه سنة 1750. |
Birisini öldürmek kadar güzel olan başka bir şey... ömrünün sonuna kadar tecride göndertmek. | Open Subtitles | ثاني أفضَل شيء بدلَ قتلِ شخصٍ ما هوَ إرسالُهُ للانفرادي لبقية حياتِه. |
- ...ikinci bir düğünü hak ediyor. - Ayrıca cumartesi... | Open Subtitles | لذا هي تستحق حفل زفاف ثاني ايضا يصادف أنه |
eğer 20 katlı bir binayı çimento ve betondan inşa etseydik süreç çimento ve 1,200 ton karbondioksit üretimi ile sonuçlanırdı. | TED | لو بنينا مبنى من عشرين طابق من الاسمنت والصلب، ستُنتج عملية التصنيع من ذلك الاسمنت 1200 طن من ثاني أكسيد الكربون. |
Soğutucu tankların içindeki karbondioksiti bir yangın söndürücü yapmak için kullanabiliriz. | Open Subtitles | بإمكاننا إستخدام ثاني أكسيد الكربون في صهريج المُبرّد لبناء طفاية حريق. |
karbondioksitin yoğunluğu son bir kaç yüz bin yıldır hiç bu kadar artmamıştı. | Open Subtitles | كثافة ثاني أوكسيد الكاربون لم تكن بهذا الحجم منذ مئة ألف سنة ماضية |
Dünya, karbon dioksit üzerine o kadar odaklandı ki diğer önemli bir gazı gözden kaçırdık. | TED | كان تركيز العالم منصبًا على ثاني أكسيد الكربون ما جعلنا نغفل عن غاز مهم آخر. |
Bu karbondioksidin okyanustan gelişini önlüyor. | TED | مانعة تسرب ثاني أوكسيد الكربون من المحيط. |
Bitkilerin büyümesi için gerekli olan karbon, bu karbondioksitten geliyor. | TED | يأتي الكربون الذي يحتاجه النبات للنمو من ثاني أكسيد الكربون، |