| Aslında, hiç çizik almadan kurtuldum. Bunun bir işaret olduğunu anladım. | Open Subtitles | في الحقيقة، لقد خرجت وبدون أي خدش أعتقدت بأن تِلك إشارة |
| - Arabama bir çizik daha gelmesin yoksa o gırtlağını yararım. | Open Subtitles | مرحبا لا تضيف خدش أخر إلى سيارتى, و إلا سوف أذبحك |
| kalınlığındaki demir çubukla boynumu zorladım. Ama üzerimde bir çizik bile yok. | Open Subtitles | جلست أسفل مقطورة ضخمة و دقت عنقي و لا يوجد خدش علي |
| Yaralı mısın diye kontrol ettim ama bir sıyrık bile yoktu. | Open Subtitles | فحصتك لأتأكد اذا كنت مجروحاً لكن لم يكن هناك خدش بك. |
| -Ahşapta sıyrık falan yok. -Başka bir yerde de yok. | Open Subtitles | ـ ليس هناك خدش على الخشب ـ أو أي مكان آخر |
| Kontrol etmeye devam ederiz ama şimdiye kadar çizik bile yok. | Open Subtitles | حسناً , سنستمر بالفحص ولكن حتى الآن لا يوجد أي خدش |
| Söylediğinizde kulağa aptalca geliyor ama laptopumda tek bir çizik bile yok. | Open Subtitles | يبدو هذا غبياً عندما تقولينه لكـن لا يوجد أي خدش على جهازالمحمول |
| Biliyorsun, karım iki senesini Irak'da geçirdi ve bir çizik bile almadan geldi. | Open Subtitles | تعرف أن زوجتي قضت سنتين مع القوات في العرق ولم تصب بأي خدش |
| Arabanın üzerinde bir çizik olabilir ama atomu çizemezsin. | TED | يمكن أن يكون على السيارة خدش، ولا يمكن خدش ذرة. |
| - Sadece bir çizik, unuttum gitti. - Dediğine bak ! | Open Subtitles | انه مجرد خدش, لن أشعر به - انظرى ماذا يقول - |
| çizik bile yok. Çok şanslı olmalısınız. | Open Subtitles | لايوجد حتى خدش واحد لابد أنك تعيش حياة نزيهة |
| Bir çizik yok. Lanet bir çizik bile yok. | Open Subtitles | لا خدش، دون أيّ خدش لعين أنت تعرف من أجهز عليك |
| 8 yıldır o araba bana aitti ve tek bir çizik bile yoktu üstünde. | Open Subtitles | أمتلك تلك السيارة منذ ثماني سنوات، لا خدش وحيد |
| Sakin ol ahbap, sadece bir sıyrık. | Open Subtitles | استرخ يا صديقى .. مجرد خدش ضع هذه الضمادة هنا |
| - İyi olacak mı? - Sadece bir sıyrık. Yaşayacak. | Open Subtitles | ـ هل سيكون بخير ـ إنه مجرد خدش سوف يعيش |
| Bu yaratıklardan gelebilecek ufak bir ısırık veya bir sıyrık, virüsün bulaşması için yeterli. | Open Subtitles | فقط عضة واحدة أو خدش من هذه المخلوقات كاف لذلك |
| Orta yapılı, açık kahverengi saçlıydı. Sol yanağında bir yara izi vardı. Ayırt edici bir ayrıntı. | Open Subtitles | أجل كان متوسط الجسم , شعر بني فاتح خدش على وجنته اليسرى |
| Sana zarar gelmeyeceğini bilerek onları ölümcül işlere göndermek. | Open Subtitles | وأنك قد تتسبب بمقتلهم بينما بينما تخرج أنت بلا خدش |
| Hey, bu arada birimizi ilk çiziği yapmaktan ve bunun hakkında kavga etmekten kurtardınız. | Open Subtitles | أنقذتم أحدنا من إصابتها بأول خدش والشجار حوله بعدئذ مع بعضنا البعض |
| - çizilmiş gibi görünüyor. - Evet. Şırınga çizmiş gibi. | Open Subtitles | يبدو أنه خدش نعم ، من إبرة حقن تحت الجلد |
| Yeni Calphalon tavamı kim çizdi? | Open Subtitles | ؟ calphalon من الذي خدش مقلاتي الجديدة من الـ |
| Kurbana her kim saldırdıysa gözünü tırmalamış ve tırnağından bir parça bırakmış. | Open Subtitles | من هاجم الضحية خدش عينه وترك جزءاً من ظفره. |
| Forman, dostum bu küçük ufacık bir çizik. Red bunu hayatta farketmez. | Open Subtitles | فورمان" ، يا رجل إنه خدش بسيط" و "ريد" لن يراه ابداً |
| Tavanı sıyırdı geçti. İnanamadım. | Open Subtitles | لقد خدش سقف سيارتي لم أصدق الأمر |
| Pek sayılmaz. Kaşınma izi daha az, ama ısırık izleri yine var. | Open Subtitles | ليس بالضرورة، إنه يُظهر علامات خدش أقل، لكن آثار العض موجود بالتأكيد. |
| 25-30 kişi ölmüş ya da ölmek üzere ama sen bir çiziğin olmadan elini kolunu sallayarak çıkıyorsun oradan. | Open Subtitles | هناك 25 أو 30 رجل ميت أو يموت و أنت تتحرك بلا آي خدش في جسمك |
| Beni senin yanından ayırmaya bir çizikten çok daha fazlası gerek. | Open Subtitles | الأمر يتطلب أكثر من خدش ليزيحني عن جانبك |
| İkisi de bu çizikleri oluşturabilecek... bir şey belirleyemedi. | Open Subtitles | لم تظهر الأدلّة أيّ تتبع لأي شيء في العظام عمّا خدش تلكَ المنطقة |