| Böylece, eve gittim, günlük çalışma programı ve bir plan hazırladım. | TED | لذا ذهبت إلى المنزل ، أخرجت مذكرات التدريب، و وضعت خطة. |
| Sonra günlerden bir gün, turun ortasında, Danimarka'da, yazar Colum McCann ile aynı sahneyi paylaştığım Louisiana Müzesi'ne gittim. | TED | وفي يوم جميل،في منتصف جولتي، ذهبت إلى لويزيانا وهو متحف في الدنمارك حيث تقاسمت االمسرح مع الكاتب كولوم ماكان. |
| Daha sonra Deah'ın odasına gittim daha önce çoğu kez yaptığım gibi, onu aradım, hiç doldurulmayacak bir boşluk bulmak için. | TED | بعدها ذهبت إلى غرفة ضياء كما فعلت كثيرًا من قبل، أبحث عنه، فقط لأرى فراغه الذي لا يمكن أن يمتلئ مجددًا. |
| Hollywood'da bir barda, bir kadınla tanışıp onun evine mi gittin? | Open Subtitles | أتقصد أنك ذهبت إلى البيت مع سيدة قابلتها في حانة بهوليوود؟ |
| Bankaya kendi isteğiyle gitti. Ben ona hiçbir şey söylemedim. | Open Subtitles | لقد ذهبت إلى البنك بإرادتها لم أطلب منها أي شيء |
| Papua Yeni Gine'ye gidip 90 metre su altına inerseniz | TED | إذا ذهبت إلى بابوا، غينيا الجديدة، ونزلت إلى 300 قدم، |
| Texas'a gittim ve ölüm hücresindeki Küçük GQ'yu ziyaret ettim. | TED | ذهبت إلى تكساس، وزرت جي كيو المحكوم عليه بعقوبة الموت. |
| dediler. Ve onların yardımlarıya, vize başvurusu için konsolosluğa gittim. | TED | إذن وبمساعدتهم، ذهبت إلى السفارة وتقدمت بطلب للحصول على التأشيرة. |
| Biz bunu tartışırken, bir içki daha söylemek için bara gittim. | Open Subtitles | وبينما كانا يتجادلان بشأن ذلك ذهبت إلى البار لأحضر شراباً آخر |
| Ben orada beş yıl kaldım. Orada gramer okuluna gittim. | Open Subtitles | عشت هناك لمدة خمس سنوات ذهبت إلى المدرسة النحوية هناك |
| Onun gece klübüne gittim, onu seçtim ve onunla seks yaptım. | Open Subtitles | ذهبت إلى الملهى الذى يمتلكه قابلته هناك و مارست الجنس معه |
| Sinekler çok ısırınca, ben de dışarı annemlerin yanına gittim. | Open Subtitles | ولأنه لدغني كثيراً، ذهبت إلى والديّ. وعندما رفعت أمي الستار، |
| Balık öldüğünde yerine bir tane almak için Al'in yerine gittim. | Open Subtitles | عندما ماتت السمكة ذهبت إلى حوض السباحة لأرى إن كانوا إستبدلوها |
| Sonra evine gittin ve bilgisayarından mail yolladın böylece kimse ortadan kayboluşu hakkında seninle ya da kulüple bağlantı kuramayacaktı. | Open Subtitles | وبعد ذلك ذهبت إلى منزله وأرسلت رسائل إلكترونيّة من حاسوبه، بحيث لا يُمكن لأحدٍ أن يربط إختفاؤه بالنادي أو بك. |
| - Bence değmez Mark. - İyi ama oraya kadar gittin. | Open Subtitles | لا أعتقد أنه يستحق ذلك ، مارك لكنك ذهبت إلى هناك |
| Çocuğun ile alakalıdır -- üç kez hastaneye gittin, ama hâlâ neyi var bilmiyorlar. | TED | هي تخصّك أيها الصغير ذهبت إلى المشفى ثلاث مرات حتى الآن ومازالوا لا يعلمون ما خطبك. |
| Bir sakıncası olduğunu düşünmedim. Sonra tuvalete gitti ve ortadan kayboldu. | Open Subtitles | ومِن ثمّ ذهبت إلى الحمّام، والأمر التالي الذي أعرفه أنّها اِختفت. |
| Kesinlikle. Zamanda ileri gidip başka neler oluyor diye baktım. | Open Subtitles | بالضبط.لقد ذهبت إلى الأمام بالزمن كى أرى ماذا سيحدث أيضا. |
| Atık su kanalına daha önce de gitmiştim. Yüz kez gitmişimdir oraya. | Open Subtitles | . لقد ذهبت إلى الماسورة من قبل ذهبت إلى هناك الآف المرات |
| Tuvalete gidip geri dönmeyinceye kadar randevunun yolunda gittiğini sanıyordum. Nedir bütün bunlar? | Open Subtitles | ظننتُ أنّ الموعد يسير بخير حال، حتى ذهبت إلى الحمام ولم تعد أبداً. |
| Heather'ın annesi Worthington'a gitmiş, yani Roger ve Tom'un babasıyla bağlantısı var. | Open Subtitles | أمزح أم هيثر ذهبت إلى المدرسة الثانوية لذلك نستنتج انها كانت مع0000 |
| Kontrole gittiğimde doktor bana "Meni, dışkı ve idrar örnekleri lazım" dedi. | Open Subtitles | ذهبت إلى طبيبي الخاص فقال لي أريد منك عينات مني، براز، وبول |
| - Emin olmam gerekiyordu. - Siz de okula gittiniz. | Open Subtitles | ـ اضطررت إلى تفقد الأمر ـ لذا ذهبت إلى الجامعة |
| İçimden bir ses diyor ki, polise gidersem hayatta kalma şansım daha fazla. | Open Subtitles | هناك شىء يخبرنى بأن لدى فرصة أكبر فى البقاء لو ذهبت إلى الشرطة |
| Oraya geldiysen diye yazıyorum galerilere bakmaya New York'a gittiğimi bilmeni istedim. | Open Subtitles | بحال إن جئت , أردت اخبارك بأني ذهبت إلى نيويورك لحضور المعارض |
| Harvard'ın zaman paylaşımlı sistemine bağlı bir görümlük uçbirime girdim ve çalışmaya başladım. | TED | ذهبت إلى محطة فيديو متصلة بنظام هارفادر لاقتسام الوقت وشرعت في العمل. |
| Cennet adındaki daha iyi koşullara gitmişti. | TED | لقد ذهبت إلى مرعى أكثر اخضراراً يسمى الجنة. |
| Yarın eğer doktora gidersen, herneye ihtiyacın olursa beni ara. | Open Subtitles | على أية حال إتصلي بي إذا ذهبت إلى الطبيب غدا |
| Başka bir yere giderseniz, bunu da kaybedersiniz. Bu çok aptalca! | Open Subtitles | إن ذهبت إلى أي مكان آخر فستخسر أموالك هذا غباء محض |