Stres çok kişisel bir şeyken bu kadar büyük bir etkisi olabileceğini düşünmek çılgınca. | TED | إن التوتر أمرٌ شخصيّ للغاية، ومن الجنون أن نفكر بأن لديه مثل هذا التأثير الهائل. |
Bunu kişisel algılamayacağını biliyordum. | Open Subtitles | أيقنتُ أنّك لن تحملي الأمر على محمل شخصيّ |
Bu çocuğu gerçekten savunmak mı istiyorsun yoksa bunu ailende de siyah biri olduğu için kişisel bir problem olarak mı görüyorsun? | Open Subtitles | حينئذٍ ، يُمكننيّ إسقاط التُهم. أنتِحقاًتوديّالدفاععنذلكَالفتى، أو تأخذين الأمر على محمل شخصيّ. |
Ayrıca buralarda dolanıp duran şahsi bir yaralanma avukatı da o restoranın sana çok para borçlu olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | و بالإضافه , هناك محامي إصابات شخصيّ يدور في الأنحاء , يظنُ بأن ذاك المطعم قد يكون يدينُ لك بمبلغ كبير من المال |
Tek Özel soru hakkını kullanmamalıydı. | Open Subtitles | لا ينبغيّ عليكِ أن تسأليني أكثر من سؤال شخصيّ واحد. |
Konuyu daha aptalca ve kişisel bir alanda daraltıyor. | Open Subtitles | حسناً، هذا يحصر الأمر إلى شيء شخصيّ وأحمق |
Bunun kişisel bir mevzu olduğunu biliyorum. Sana yardım etmek için buradayım, dışlamak için değil. | Open Subtitles | أعرف أنّ هذا أمر شخصيّ أنا هنا لمساعدتكَ لا لفضحكَ |
Koç, bunu kişisel olarak algılama. | Open Subtitles | ..بالملابس الداخلية يا مدربة , لا تأخذي الأمر بمحمل شخصيّ |
İşte bunu ben kişisel algılarım. | Open Subtitles | لأن العلم يخذلني وآخذ هذا على محمل شخصيّ |
kişisel bir şey değildi. Sadece iş yapıyorum. | Open Subtitles | لم يكن من شأنٍ شخصيّ في ذلك، إنّما العمل فحسب. |
Gözlerini şöyle devirme. kişisel hale getirme. | Open Subtitles | لا تلفي عيناكِ هكذا، لا تأخذِ الأمر على محمل شخصيّ. |
Dr. Stark, bu hastanede yenisiniz ama bu hastanede vurulmalarla kişisel olarak ilgileniyoruz. | Open Subtitles | المستشفى هذا في ولكن شخصيّ محمل على النار إطلاق حوادث نأخذ الساق هذه إنقاذ يمكنني كما |
- Anladım, bu kısmı oldukça garip ama. Ana sayfasında kişisel hiçbir şey yok, değil mi? | Open Subtitles | أنظري هذا غريبٌ حقّاً، لا شيء شخصيّ على صفحتها الشخصيّة، ولا الرئيسية؟ |
Rastgele bir ölüm makinesi değil, kişisel bir imzan gibi. | Open Subtitles | فإنّه ليس آلة قتل عشوائيّ، بل إنّه توسيم شخصيّ |
Tamam, tamam. Sadece görüntü amaçlı. kişisel bir şey değil | Open Subtitles | لا عليك، هذا للتجميل لا غير، ليس من شيء شخصيّ في ذلك. |
İster hedef olsun isterse tehdit bu, kişisel bir mesele olmalı. | Open Subtitles | سواء أكانت هي الهدف أو مصدر التهديد، فلابدّ أنّ منبع المُشكلة أمر شخصيّ. |
kişisel almayın, genel anlamda konuşuyorum. | Open Subtitles | لا تأخذ الأمور بطابع شخصيّ أنني أتحدثُ بشكل عامّ |
Ama 105 aday yuvası doldurdu Orada bu konuda kişisel bir şey, değil. | Open Subtitles | لا يوجد أمرٌ شخصيّ بشأن هذا، ولكن المحطّة 105 قد أشغرت مكان مُرشّحها الموجود. |
Rastgele bir ölüm makinasından çok şahsi bir duruşu simgeliyor. | Open Subtitles | فإنّه ليس آلة قتل عشوائيّ، بل إنّه توسيم شخصيّ |
46 yaşında. Özel güvenlik görevlisi ve limuzin şöförü. | Open Subtitles | يبلغُ 46 عامًا، حارسٌ شخصيّ و سائق أجرة. |
şahsen söylenmesi gereken bir haber olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | ظننت بأنّه خبرٌ يجب أن أوصله بشكلٍ شخصيّ |
Bu hemşireyle onun arasındaki Özel bir mesele mi? | Open Subtitles | إنّ هذا أمرٌ شخصيّ بينها و بين المُمرّضة ؟ |
Üstüne alınma. | Open Subtitles | لاشيء شخصيّ. |