| Şu ayağı Kokla.Güney peyniri gibi mi? | Open Subtitles | شم تلك الساق يمين هناك حاول أكتشاف ما اذا كان ذلك جبن من الجنوب |
| Hala orman kokusu var. Kokla. | Open Subtitles | لا يزال بإمكانك شم رائحة الغابة فيها هيا وخذ نفساً |
| Nefesini koklamak istiyorum. Ben seninkini kokladım bile. | Open Subtitles | أريد فقط أن أشتم أنفاسة أستطيع بالفعل شم أنفاسك أنت |
| Bodrumda eski bir kavurma makineleri var. kokusu sokaktan duyuluyor. | Open Subtitles | لديهم محمصة قديمة في القبو يمكنك شم رائحتها من الشارع |
| 4.Caddedeydim. Eddie 3. Cadde'deki her şeyi kokladı. | Open Subtitles | لقد كنت في الشارع الرابع إيدي شم كل شئ في الشارع الثالث |
| Dışarıda kirli iç çamaşırları koklamayı seven insanlar var. | Open Subtitles | هناك أشخاص يحبون شم السراويل القذره |
| Tabii ya, neden durup gülleri koklamaya zaman ayırasın ki? | Open Subtitles | أجل، لماذا تأخذي الوقت في التوقف و شم رائحة الورود؟ |
| Hafif bir Kokla, küçük bir yudum al ve "güzel bir vücudun zenginliği" gibi sallama şeyler söyle, bitti. | Open Subtitles | شم الزجاجة , وخذ رشفة , وقل أي شيء تطمح إليه مثل " غنية , مع جسم جميل " |
| İşte. Kokla haydi. Bu onun, öyle değil mi? | Open Subtitles | هيا، شم هذا هذه له، أليس كذلك؟ |
| İşte. Kokla haydi. Bu onun, öyle değil mi? | Open Subtitles | هيا، شم هذا هذه له، أليس كذلك؟ |
| - Fakat koku alabiliyorum! - O pisliği Kokla, bebeğim! | Open Subtitles | و لكني استطيع شمها - شم تلك القذاره , عزيزي - |
| Eğer eldiveni koklamak zorunda olduğunu söyleseydik, o zaman tamamdı. | Open Subtitles | لو كنا جادين وذكرنا أنها مجبرة على شم القفاز, حينها ستكون وجهة نظرهم صحيحة. |
| Küçük şeylerin çiçekleri koklamak gibi ya da güneşin batışını izlemek, ya da sahil boyunca yürümek gibi. | Open Subtitles | إنها فقط الأشياء الصغيرة مثل شم الزهورِ أو مشاهدة الغروب أو فقط المشي على طول الشاطئ |
| Onu görmek, kucaklamak, koklamak, sadece oraya gitmek istiyorsun. | Open Subtitles | تريد رؤيته, إمساكه .. شم رائحته .. فقط الوصول هناك |
| Bodrumda eski bir kavurma makineleri var. kokusu sokaktan duyuluyor. | Open Subtitles | لديهم محمصة قديمة في القبو يمكنك شم رائحتها من الشارع |
| Bomba kokusu alan köpekler, Dünya Ticaret Merkezi'nden çıkarılır ve güvenlik görevlileri 12 saat vardiyayla iki haftayı tamamlar. | Open Subtitles | تم سحب الكلاب شم المفرقعات من مركز التجارة العالمى وأنهى حراس الأمن اسبوعين من نوبات حراسة 12 ساعة متصلة |
| Acaba sperm en yüksek ligand yoğunluklu bölgeyi koklayarak mı yumurtayı buluyor? | TED | هل تتلقى الحيوانات المنوية مساعدة في العثور على البويضة عن طريق شم المنطقة ذات أعلى تركيز لللَجين؟ |
| Daphne'nin, onun saçını koklamaktan daha fazlasını yapacak bir erkek arkadaşa ihtiyacı var. | Open Subtitles | إنها بحاجة إلى رجل بإمكانه أن يقوم أكثر من , شم شعرها فقط |
| Büyük burunları onlara daha iyi koku alma yeteneği sağlar. | Open Subtitles | أنوفهم الكبيرة تمكنهم من شم الروائح من على مسافات كبيرة |
| Seninle bir gün geçirdikten sonra, kıyafetlerimin hâlâ senin parfümün gibi kokuyor olmasını seviyorum. | Open Subtitles | وبعد يوم واحد معك مازلت أستطيع شم عطرك على ثيابي |
| Serena'ya hamile kaldıktan sonra, o şeyin kokusuna nasıl dayandığına hala şaşırıyorum. | Open Subtitles | أنا متفاجيء أنه أمكنكِ شم هذه الفواكه |
| Sen, Marshall'ın perişan, sızlanan ve şampuan koklayan hayaletisin. | Open Subtitles | انت شبح شم الشامبو البائس المنتحب من مارشل |
| Bir koklasana şunu. | Open Subtitles | ليس مخلوط أيضا شم هذا اللعين شم هذا الشيء اللعين |
| Saçını koklayabilir miyim? | Open Subtitles | هل يمكنني شم رائحة شعركِ؟ إنه لامع جداً. |