| Ama bence farklı olmak iyidir çünkü farklı bir bakış açısı sunarsınız. | TED | و لكن أعتقد أن تكون مختلف شيئ جيد لأنك تقدم وجهة نظر |
| Kesinlikle mantıksız birşey değil. Ekonomik olarak da etkin bir uygulama. | TED | هذا ليس شيئاً معقولاً لفعله . إنه شيئ كفء اقتصادياً لعمله |
| Şimdi bu cinsel isteği arttıran bir şey, muhtemelen çikolata gibi. | TED | وهو شيئ يزيد من الرغبة الجنسية من الممكن أن يكون شوكولاتة |
| Dünyadaki her şeyin yanlış ve kirli olmasıda üzerimizden su gibi akabilir. | Open Subtitles | أنا أدع كل شيئ خاطئ وقذر في هذا العالم يعبث بي كالماء |
| Eğer söyleyecek bir şeyin varsa şimdi tam zamanı . | Open Subtitles | إذا كان لديكِ أى شيئ لتقوليه فالآن هو الوقت المناسب |
| Merak etme. O bir mürekkep uzmanı. hiçbir şeyden şüphelenmeyecek. | Open Subtitles | لا تقلق، إنه مجرد خبير بالأحبار ولا يشك في شيئ. |
| Anlayacağın, canım Nükleer santralim olmadan uğruna yaşayacak bir şeyim yok. | Open Subtitles | إذاً بدون مصنعي الحبيب لم يكن لدي شيئ لأعيش من أجله. |
| İyi tasarım ve halk gururunun birleşimi her yerde ihtiyacımız olan bir şey. | TED | إرتباط التصميم الجيد و الفخر و الإعتزاز هي شيئ نحتاجه في كل مكان. |
| Beni düşündüren herhangi birşey. Anlamadığım herhangi birşey, kendimin kafamda bir adım atmamı gerekterecek ve sunumun akışını durdurucak herhangi birşey. | TED | أي شيئ يجعلني أفكر. أي شيئ لا افهمه, بحيث يتوجب علي إيجاد التفسير بواسطة عقلي سيؤدي إلى إيقاف تدفق العرض الترويجي |
| "Nerede uyuyorsun ? " yer seviyesinin altındaki bir çadırda uyuyorduk çünkü; Antraktika nın rüzgarı çok kuvvetliydi ve her şeyi uçuruyordu. | TED | اين تنامون؟ كنا ننام في خيام قليلة الارتفاع و قريبة من الارض لان الرياح قوية جدا بحيث تزيل كل شيئ في طريقها |
| Vur patlasn çal oynasn, gününü gün eden bir kadn. | Open Subtitles | شيء مثل ماذا، انت تفهم قصدي شيئ كتلك حرة طليقه. |
| İnsanın karar vermesi bir şey, dile getirmesi ayrı şeydir. | Open Subtitles | أن يقرر المرء شيئا و أن يتحدث عنه شيئ آخر |
| Dün gece konusunda, efendim, hiç bir şey yapamazdım, efendim. | Open Subtitles | بالنسبة لليلة امس. لم استطع عمل شيئ في ذلك الشأن |
| Para için endişe etmenize gerek yok. Her şeyin icabına bakıldı. | Open Subtitles | لا يتوجب عليك القلق بِشأن المال لقد تم التكفّل بكل شيئ |
| Pekâlâ, o şeyin ışık vermeyi sürdürmesini sağla. Haydi, biraz cephane alalım. | Open Subtitles | كل شيئ عللى ما يرام, ابقي ذلك الشيئ مضيئ, لنحصل على الذخيرة |
| Doktor, neredeyse bir şeyin kalmadığında, sahip olduğun küçük şeylere sıkıca sarılırsın. | Open Subtitles | يا دكتور, عندما تكون بجانب لا شيئ فتتمسك بالشيئ الصغير الذي تملكه |
| Çocuklar bir erkeğe dünyadaki her şeyden başka kutsal gelebilen tek şey nedir? | Open Subtitles | أيّها الأطفال، ما الشيئ المقدس للرجل أكثر من أيّ شيئ آخر في العالم؟ |
| Limuzin beş dakika içinde burada olacak, benimse giyecek bir şeyim yok. | Open Subtitles | تعرفين ، الليموزين ستحضر في خلال خمس دقائق وليس لدي شيئ ارتديه |
| Benim hakkımda söylentiler var ama hiçbiri doğru değil, tamam mı? | Open Subtitles | هناك الكثير مِنْ الأشياءِ عنيّ، لكن لا شيئ مِنْها حقيقيُ. حسنا؟ |
| Ona söylemem gereken şeyler var gitmeden önce fırsatını bulup hiç söyleyemediğim şeyler. | Open Subtitles | هناك شيئ اريد قوله له لم يكن لدي فرصة لقولة قبل ان ارحل |
| Her şeyi birbirine toplu taşıma ile bağlayabilirsiniz ve en fazla insanın en fazla ihtiyaç duyacağı şeyleri mahallede sağlayabilirsiniz. | TED | من ثم يربط كل شيئ بوسائل انتقال ذات سعة عالية وبهذا يتم تأمين معظم ما يحتاجه الناس في تلك الأحياء. |
| Burada onun psikopat olduğunu veya kızı olduğunu gösteren bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك أي شيئ هنا يدل على نفسٍ مريضة أو اختطاف إبنة. |
| Eğer birşeyler istiyorsanız büyükannenin eşyalarından falan, sadece bana haber verin yeter. | Open Subtitles | اذا أردتم أي شيئ من الحلية الصغيره لجدتك أو التذكار , أخبروني |
| Bak,bu iş sağlam değil,kendi kendini bu işe bulaştırdın Diego. | Open Subtitles | لقد ورطت نفسك يا دييقو في شيئ من العيار الثقيل |
| Ne de olsa saymaya başlamadan önce hiçbir şey saymamıştık. | TED | فقبل أن نبدأ بالعد، نكون لم نعد أي شيئ أصلا. |