| Hafta sonunu birlikte geçiririz diye düşünmüştüm ama en azından yemeği beraber yiyebiliriz. | Open Subtitles | ظننتُ بأننا سنمضي يومين جميلين معاً ولكن لا يزال بمقدورنا إمضاء ليلة جميلة |
| Hem genç hem de aptaldım. Bensiz daha iyi olursunuz diye düşünmüştüm, gerçekten. | Open Subtitles | كنتُ شاباً وغبياً، ظننتُ أنكما ستكونا أفضل حالاً من دوني، حقاً ظننتُ ذلك. |
| Senin gibi olmaya, seni anlamaya çalıştım. Çünkü seni iyileştirebilirim sandım. | Open Subtitles | حاولتُ أن أكون مثلكَ، حاولتُ أن أفهمكَ لأنّني ظننتُ بإمكاني معالجتكَ |
| O zaman korumaya değer bir şeyim olduğunu sanmıştım. Evliliğim. | Open Subtitles | بذلكَ الوقت ظننتُ بأنّ لديّ ما يستحق الدفاع عنه زواجي |
| Onun özel etnik yapısından dolayı eşleşmenin zor olduğunu düşünüyordum. | Open Subtitles | انظُر، ظننتُ أنهُ بسبب تمازجهِ العِرقي، سيكون إيجاد المُطابق صعباً |
| Jessa tanıştığımız ilk gece arkadaşın Marnie'yle birlikte üçlü yapacağımızı düşünmüştüm. | Open Subtitles | جيسا أول ليلة التقينا بها بأمانة ظننتُ أننا سنحظى بعلاقة ثلاثية |
| Bu birkaç yıl önceki ilginç küçük bir dava. Duymuş olabileceğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | ثمة قضية صغير مثيرة للإهتمام منذ بضعة أعوام، ظننتُ إنّكِ سمعتِ عنها. |
| ben her zaman bu işte çok iyi olduğumuzu düşünmüştüm. | Open Subtitles | لطالما ظننتُ أنّ هذا كان حينما كُنا في أفضل أحوالنا. |
| Hayatın kontrol edileceğini düşünmüştüm... ama edilemiyor. | Open Subtitles | ظننتُ أنه بوسعك التحكم في حياتك.. لكن ليس الأمر كذلك. |
| Pekâlâ, çünkü bir an için atıldığımı sandım ve çok mutlu hissettim. | Open Subtitles | حسناً لإنه لبرهة ظننتُ انه قد تم فصلي كنت في غاية السعادة |
| Kimse cevap vermedi. Bir problem var sandım. | Open Subtitles | لم يفتح أحد الباب ظننتُ أنه يوجد خطبٌ مــا.. |
| Yerde çok fazla kaldın. Yerin memeleri var sandım. | Open Subtitles | ..تقضي وقتاً طويلاً ناظراً للأسفل حتى ظننتُ أن الأرضية لها نهود |
| Bir şey demek istediğini ama bunu nasıl yapacağını bilmediğini sanmıştım. | Open Subtitles | ظننتُ فحسب أن هناك ما تريدين قوله ولم تعرفي كيف تفعلي. |
| Ondan ayrılmanda ki asıl sebebin ona ...hiç bir şey söylemek istemeyişin sanmıştım. | Open Subtitles | ظننتُ أن السبب في فسخ العلاقة معه هو أنكِ لا تريدين إخباره بالحقيقة |
| - Biliyor musun bir an bize hayır diyeceğini sanmıştım. | Open Subtitles | هل تعرف أمراً؟ للحظة، ظننتُ كنت الشخص الذي يقول كلا. |
| Her zaman onu tekrar görebileceğimi düşünüyordum. Onu tekrar göremeyeceğime, inanamıyorum. | Open Subtitles | ظننتُ دائماً أنني سأراه مجدداً لا أصدّق أنني لن أراه مجدداً |
| Hep suçlu olduğunu düşündüğüm müşterinizin cinayet suçlaması ile ilgili işlemlerini yeni bitirdim. | Open Subtitles | لقد إنتهيت لتوي من معاملات عميلكم الذي لطالما ظننتُ أنّه مذنب بتهم القتل |
| Bu masada üçkâğıt döndüğünü anlayabilecek kadar çok oturduğumu sanırdım. | Open Subtitles | ظننتُ انني كنتُ في هذهِ الجلبة بما يكفي لألحظَ حيلة |
| Hayır, yardımın dokunur belki dedim. Beni öldürmek niye bu kadar önemli? | Open Subtitles | كلّا، إنّما ظننتُ أنّ بوسعكَ مساعدتي، لمَ من المهمّ جدًّا أن تقتلني؟ |
| Hep gezilerimin ve onca zaman uzakta oluşumun ailemi mahvedeceğini düşünürdüm. | Open Subtitles | لطالما ظننتُ أن في سفري حتف أسرتي ببقائي بعيداً أمداً طويلا |
| ben de bir çocuğu daha vizelerde kopya çekerken yakaladım. | Open Subtitles | ظننتُ أنّ هناكَ طفل آخر يغشّ في إمتحانات نصف الفصل |
| Umurumda değil zannediyordum. | Open Subtitles | كنتُ دوماً أريد فتاة. ظننتُ أننى لن آبه. |
| Bu dava için elinden bir şey gelmeyeceğini söylemiştin Sanırım. | Open Subtitles | ظننتُ أنكِ قلت أنّه لا يمكنك عمل أي شيء بالقضيّة |
| hani sen bu hayvanı dizginleyecektin. | Open Subtitles | : لقد ظننتُ بأنّك قلت بأنّك قد تخلّصت من هذا الحيوان |
| Hep hareketlerin sözlerden daha anlamlı olduğunu düşünmüşümdür. | Open Subtitles | تعلَم، لطالما ظننتُ أنَ الأفعال تتكلَّم أعلى منَ الكلمات على أي حال |
| Tuvalete gidip geri dönmeyinceye kadar randevunun yolunda gittiğini sanıyordum. Nedir bütün bunlar? | Open Subtitles | ظننتُ أنّ الموعد يسير بخير حال، حتى ذهبت إلى الحمام ولم تعد أبداً. |