"عنه" - Translation from Arabic to Turkish

• onu
• ondan
• bahsediyorsun
• onun
• Neden
• ona
• şey
• diyorsun
• o
• ilgili
• söz
• bunu
• bundan
• de
• bahsettiğim

Aslında onu hacklemek zorunda kaldım ve bunu başka bir konuşmamda tartışabiliriz.
في الحقيقة اضطررت لأختراقه، وهو مجال آخر للحديث عنه في حديث آخر.

Altın, onu bulmak için sarf edilen emek yüzünden bu kadar değerlidir.
لذلك يستحق الذهب قيمتة الكبيرة نتيجة الجهد الأنسانى المبذول فى البحث عنه

Hiçbir şeyi ondan saklamadım. o çok iyiydi. Bana güvenirdi.
لم اُخفى عنه شيئا, لقد كان طيبا, وقد وثق بى

Bana ondan haber verecek birini bulmalıyım onu gören, onunla karşılaşan biri.
يجب أن أجد شخصاً يخبرنى عنه شخصاً قد رآه شخصاً قد قابله

- Onları alt ettin. - Hey, Neden bahsediyorsun sen, Howard?
ـ لقد دمرتهم ـ ماذا , ما الذى تتحدث عنه ؟

Laboratuvarda 30 saat sonra aradığım şeyin tam olarak ne olduğunu anladım ve onun aradığım şey olmadığı konusunda haklıydım.
وبعد 30 ساعة بالمختبر، تمكنت بالضبط من معرفة ما كنت أنظر إليه، وكنت محقا، لم يكن ذلك ما أبحث عنه.

Neden sadece anayasa olduğunu söylemediniz de neyden bahsettiğinizi bileyim ?
لماذا لم تدعونها باسم الدستور كي أعرف ما تتحدثون عنه ؟

Ne kadar gitmem dese de, ben kandırmasını bilirim onu.
فلو أنه قرر فعل هذا، يمكنني أن أقنعه بالعدول عنه

- Kimi arayacağını bilmiyorsun ama. onu da ben biliyorum.
أنت حتى لا تعرف من الذي تبحث عنه ولكني أعرف.

- Kazanç için kasabada sattılar. - Bulun onu. Cezalandırılacak.
لقد باعها فى السوق لأجل الربح ابحث عنه ، سيشنق

Bu gece elimden bir şey gelmez. Sabah onu bulurum.
لا أستطيع فعل شئ الليلة ، سأبحث عنه فى الصباح

- Çocukluğu bırak. ondan uzak durmalısın çünkü hep buralarda takılıyor.
تعقَّل ، سوف نبتعد عنه لأنه العصا الرئيسية في هذه المنطقة

Ben çocukken babam ondan bir hayaletten bahseder gibi bahsederdi.
عندما كنت طفلا ابي اعتاد ان يتحدث عنه كأنه شبح

o orospu çocuğu cesetlere yine bizim bakacağımızı biliyor da ondan.
إبن العاهرة يعرف بأنّنا نحن اللذين نبحث عنه لذا يفعل هذا

onun adını Calais'ye ilk gidişimizde iki ölü bedenin hikayesini araştırırken duyduk.
سمعنا عنه عندما كنا أوّل مرّة بكاليه نبحث عن إجابات لنظريّة الجثتين.

Neden kim olduğumu kimseye söylemedin? Şu anda sen Karen Stadtfeld'sin, değil mi?
بالنسبة لما نتكلم عنه ابقا يا كرين لا علاقة لذلك نحن في المدرسة

Her ne yaptıysa veya ona ne yapıldıysa şimdi onlardan uzakta.
مهما حصل لها فهي بعيده عنه الان ومن المحتمل انها افضل

- Bu bir bulanıklık her tür. - Ne diyorsun?
إن الأمر مشوش نوعاً ما ما الذي تتحدث عنه ؟

Artık ben araştırmaya başlayacağım için artık o araştırmaz umarım.
،أتمنى حقاً ألاّ يبحث عنهُ بما أنني أبحثُ عنه الآن

ve bunun nedeni scuba dalgıçlarının kolayca aşağı inip buraya erişebilmeleridir. Scubayla ilgili bir problem vardır oysa ki,
والسبب نحن نعرف الكثير عنه ويمكن للغواصين أن يذهبوا بسهولة جداً إلى هناك والوصول إليه. هناك مشكلة مع الغوص

- Bankaya gittiler, öyle değil mi? - Sen, Neden söz ediyorsun?
لقد ذهبوا إلى المصرف، أليسوا كذلك ما الذي تتحدّث عنه بحق الجحيم؟

Feda edebileceğim en değerli şeyin kendi sesim olduğunu anladım ama bundan uzun zaman önce vazgeçmiş olduğumu fark etmemiştim.
حسبت أن أثمن ما أستطيع التضحية به هو صوتي، لكن كان وكأنني لم أدرك أني تخليت عنه منذ زمن طويل.

Bu bahsettiğim genç ressam Senatör Elwood, bu Finn Bell Nasılsın, Finn?
هذا هو الفنان الذي أخبرتك عنه سيناتور إلوود، أقدم لك فين بيل