"كان على" - Translation from Arabic to Turkish

    • vardı
        
    • 'ın
        
    • zorunda
        
    • üzerindeydi
        
    • olduğunu
        
    • üzerinde
        
    • kaldım
        
    • zorundaydım
        
    • gerekiyordu
        
    • 'nin
        
    Az demiş. Henry Wingo'da Midas dokunuşunun tam tersi vardı. Open Subtitles هناك خطأ في التعبير هنري رينجو كان على العكس تماما
    Ona bakmak için sadece bir saniyem vardı. Dikkatli olmalıydım. Open Subtitles كان لدى ثانية واحدة لأتأمل المنظر كان على البقاء متنبها
    Öyleyse siz ikiniz, Bay Vadas'ın kapısını çalıp, Hawes haklı mıymış bir bakın. Open Subtitles إذن عليكما الذهاب لعند السيد فيداس والتأكد من ان هوز كان على حق
    Bu zamanın içinde öyle bir dakikaydi ki bütün yeni başlayanlar oturup düşünmek zorunda kaldılar ve ne olabilecekleri konusunda oldukça heyecanlandılar. TED اذاً هي لحظة من الوقت حيث كان على هذه الشركات الناشئة الجلوس والتفكير ولقد شعروا بحماس حيال ما يمكنهم ان يكونوا عليه
    Masanın üzerindeydi. Dolu olduğunu bilmiyordum. Open Subtitles .لقد كان على الطاولة .لم أعلم بأنه كان محشو
    Verecek bir şey yok. Telefonun ucundaki kişinin kim olduğunu bilmek isterdim. Open Subtitles لا شيء لتعطيه هل سنعرف من كان على الطرف الآخر في الهاتف
    Gizemli bayanımızın DNA'sı olay yerindeki mermi kovanının üzerinde bulundu. Open Subtitles الحمض النووي للمرأة الغامضة كان على فوارغ الطلقات بمسرح الجريمة
    Sizi alabilmek için her şeyin daha zorlaşmamasını ummak zorunda kaldım. Open Subtitles كان على أن أدور حول المكان متمنيأ أن أتمكن من رفعكما
    Neden duy gusal biriyle evlenmek zorundaydım ki? Hayatımı mahvediyorsun. Open Subtitles لماذا كان على ان اتزوج هذا الفتى الرومانسي,لقد غيرت حياتي
    Galileo'nun çalışan bir gözleyiciyi Venedik Doçu'na o yabancıdan önce götürmesi gerekiyordu. Open Subtitles كان على جاليليو صنع نظارة لتقديمها للكبار قبل أن يفعلها أحد الغرباء
    Bay Salle'nin, Bay Kimball'ı öldürmesine neden olabilecek bir gerekçe biliyor musunuz? Open Subtitles هل تعرف أي دافع كان على السيد سال ربما قتل السيد كيمبل؟
    Üç iyi vuruşu vardı ta ki bu son üç deliğe kadar. Open Subtitles كان على بعد ثلاث ضربات من الفوز. حتى ينهي الثلاث الثقوب الأخيرة.
    - Ben biliyorum. Kıyafetinde kurumuş anne sütü lekesi vardı. Open Subtitles أنا أعرف ، لقد كان على بلوزتها حليب ثدي جاف
    Açıkçası, maddi fedakarlıklar vardı çünkü babam kendisine para ödenmesini kabul etmiyordu. TED فبداية كان يضحي بوضعه المادي لانه كان على الدوام يرفض أن يؤجر على الوثائق المزورة
    Belki de onda iğrendirici bulduğun şey Peter'ın babası olduğuna göre onun annesiyle yani bir başka deyişle senin kız arkadaşınla seks yapmış olmasıydı. Open Subtitles ولعل ما وجدت حقا كان مثير للاشمئزاز باعتقاده لذلك في طلب أن يكون والد بيتر لابد أنه كان على علاقة جنسية مع والدة الطفل
    1972'de "New York Times"ın kapak konusu oldu bu. "ABD Araştırmasındaki Frengi Mağdurları 40 Yıl Tedavi Edilmedi." TED وفي عام 1972 كان على غلاف نيويورك تايمز لم يُعالج ضحايا مرض الزهري بدراسة لمدة 40 عام
    Bunlar bizi Roy'un üç sene önce almak zorunda olduğu bir karara götürüyor. TED و هذا يعود لقرار كان على روي أن يتخذه قبل حوالي ثلاث سنوات.
    Gitmeye niyetim yoktu. Ama yolumun üzerindeydi. Open Subtitles لم تكن لدي نيه للدخول ولكنه كان على طريقي للمنزل
    Son vakasında haklı olduğunu söylemenin ona yardım etmekle bir alakası yok. Open Subtitles إخباره أنه كان على حق في الحالة الأخيرة لن يساعده في شئ
    Eğer şeytan bu dünya üzerinde yürüyorsa kesin halkla ilişkiler işinde çalışıyordur. Open Subtitles لو الشيطان كان على هذه الأرض لكان يعمل بالعلاقـات العامة بكل تأكيد
    Beni tanıyanlar benden etkilenmedi, ben de etkilemek zorunda kaldım. Open Subtitles كانوا لايرتاحون لى لذلك كان على ان افرض نفسى عليهم
    Annen ve baban öldüğünde, sen çok küçükken önüme bakmak zorundaydım. Open Subtitles عندما مات والديك وانت صغيرة جدا كان على النظر الى المستقبل
    Birinin ona yardım etmesi gerekiyordu ve yardım eden yine ben oldum. Open Subtitles كان على أحد أن يساعده في ذلك الوقت، أيضا، وكان ذلك أنا.
    Daha önce hiç Silikon Vadisi'nin yükselişe geçeceğini öngörmüş olmayı dilediğiniz oldu mu? TED هل سبق أن رأيتم وادي السيلكون محلقًا وتمنيتم معرفة ما كان على وشك الحدوث؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more