| Bu tarz fikir yanılgıları senin mesleğin için bir hediye olmalı. | Open Subtitles | أعنى ، هذه الهفوات فى الحكم لابُد أن تكون هدية لمهنتك |
| - Küplere bindim tabii. - Senden çalınan şey çok önemli olmalı. | Open Subtitles | أيا كان ما تمت سرقته منك لابُد أنه كان شيئاً هاماً للغاية |
| Sen yetkin durumda değilken bir fırsat penceresi görmüş olmalı. | Open Subtitles | لابُد أنه قد رأى فرصة للهرب بينما كُنت عاجزاً هُنا |
| - Çok aptal olduğumu düşünüyor olmalısın, öyle değil mi? | Open Subtitles | لابُد أنك تعتقد أنني غبي للغاية ، أليس كذلك ؟ |
| Seni o bilimciyle karıştırıyor olmalılar. | Open Subtitles | لابُد وأن الناس يَخْلِطوابينِكوبينإسم العالِمة. |
| - Anlıyorum, çok da minnettarım ama peşine düşebileceğim bir iz olmalı. | Open Subtitles | أتفهم ذلك وأقدره حقاً لكن لابُد من وجود دليل ما يُمكنني تعقبه |
| Bunu durdurmanın bir yolu olmalı en kötüye Hazırlıklı olmalısın | Open Subtitles | لابُد أن هناك طريقة لإيقاف ذلك يجب أن تستعد للأسوأ |
| Telefonda konuştuğum herifin arabası olmalı bu. | Open Subtitles | لابُد أن هذه سيارة الرجل الذي تحدثت إليه هاتفياً |
| Elinizde bir şey olmalı. Aksi takdirde peşinizde olmazlar. | Open Subtitles | لابُد أن عندك شيئاً ما وإلا ما كانوا لاحقوك، ما هو؟ |
| Görmedim, kapı açık kalmış olmalı. | Open Subtitles | حسناً, لم ارى ذلك, لذا لابُد و أنه قد تُرِك مفتوحاً. |
| -Evet. -Hayır. Bir yanlışınız olmalı. | Open Subtitles | ـ لا,لابُد من أنك مُخطئ ـ أنا مُخطئ,قطعـاً لا |
| Yani maktul, ailesiyle son konuşmasından kısa süre sonra ölmüş olmalı. | Open Subtitles | إذن,لابُد من ان الضحية مات بعد فترة قصيرة من مُكالمته الأخيره لذويّه |
| Yılan olmalı, orada bir sürü var. | Open Subtitles | لابُد أنه ثعبان .سمعتُ بأنه يوجد المئات منها |
| Arabanın yakınında uyuya kalmış olmalı. | Open Subtitles | لابُد أنه استغرق في النوم أثناء الدوران أو شيئاً من هذا القبيل |
| Özlemiş olmalısınız. Flaş haberler sırasında orada olmamak sizi öldürüyor olmalı. | Open Subtitles | لابُد أن تشتاق لها ، و فواصل الأخبار لابُد أنها تقتُلك... |
| Pardon . Benim hatam . Sen bizim misafirimiz olmalısın | Open Subtitles | حسناً، معذرةً، لابُد أنّك ضيفنا لهذا اليوم. |
| Bunu gerçekten anlayan birine anlatmak için ölüyor olmalısın. | Open Subtitles | لابُد أنكَ يائس من وجود شخص .يستطيع فهمك لتناقشه |
| Hayatta kalabilmek için birbirleriyle savaşmış olmalılar. | Open Subtitles | لابُد وانهم كانوا يأكلون بعضهم البعض . من أجل النجاة |
| İkiniz de çocukken bu oyunu çok oynamış olmalısınız, onun bilinçaltında kalmış. | Open Subtitles | لابُد أنكم كُنتم تلعبونها كثيراً كأطفال وقد علقت في اللاوعي الخاص به |
| Aptal köpek. Benden kalan makarnalı fasulyeyi yedi herhalde. | Open Subtitles | لابُد وانه تناول بعض الباستا . الخاصة بي |
| Çocuğun iyiliği için dikkatli olmalıyım ve evlilik haklarını bana karşı kullanmasını engellemeliyim. | Open Subtitles | إذ لابُد لي تَوخِي الحَذر لمَصلحَة الطِفل وعَدم السمَاح لَه بالَتمتُع بحِقِوقه الزَوجِيه |
| Birimizin otelde olması gerek. Devam etmesi gereken çok şey var. | Open Subtitles | واحد منا لابُد أن يكون في الفندق الكثير يحدثُ هناك |
| Sabahın köründe bal almaya gittiğine göre canın tatlı çekmişti galiba. | Open Subtitles | لابُد أنكَ احتجت للسُكر .لتذهب وتأخذ العسل في الصباح الباكر جدًا |