"لديكِ" - Translation from Arabic to Turkish

• var
• yok
• senin
• sende
• buldun
• vardı
• Bir
• varmış
• sahipsin
• vardır
• mu
• sahip
• olduğunu
• sen
• varsa

Şimdi yeni Bir yönetim var. Sorununuz 30 dolarlık mı?
الان نحن تحت ادترة جديدة لديكِ مشكلة 30 دولار ؟

Seni bekleyen Bir sınıf dolusu canavar gibi çocuk var.
على سبيل المثال، لديكِ صف مليء بالأولاد وهم يأبهون لأمرك

— Ahbap, suratında herpes var! — Kapa çeneni, velet!
ــ لديكِ بثور القوباء على وجهكِ ــ اخرس أيّها المتطاول

Bana söyleyecek Bir şeyin yok, çünkü bu gerçek değil.
لا يوجد لديكِ شيء تخبريني به لأن ذلك ليس حقيقيًا

- Evet, Iütfen. Burası iyi. - Güzel Bir vücudun var.
نعم , أرجوكِ هذا مكان جيد لديكِ جسد صغير جميل ياعزيزتي

Pazartesi günleri söylediğimiz gibi önümüzde koca Bir hafta var.
هذا مثل في يوم الاثنين تقولين أن لديكِ الأسبوع بكامله.

Biliyorum büyük planların var ama geri kalanımız ne olacak?
وأعلم بأنَّ لديكِ تلك الخطط الكبيرة، لكن ماذا عن بقيتنا؟

Yetiştirmen gereken 2 çocuğun var. Sadece al. Soru sorma.
لديكِ صبيّين لتعتني بهما ، خذيها فقط ولا تطرحِ أسئلة

Biliyorum, Bir çok sorun var, ve biliyorum ki seni kaybetmek de istemiyorum,
أعرف أن لديكِ أسئلة كثيرة و أعرف أيضاً أنني لا أريد أن أخسرك

Hayatınızı kurtarmak için sadece ve sadece Bir şansınız var.
لديكِ فرصة واحدة و فرصة واحدة فقط لكي تنقذي حياتك

Bence sende doğuştan gelen eşsiz Bir insanların içindeki tuhaflığı çıkarma yeteneği var.
أعتقد أن لديكِ الهبة الفريدة من نوعها تلك التي تظهر الغرابة بنظركِ للآخرين

Sanırım Bir yeteneğin var, fakat her gün geçmişin hakkında düşünüyorsun.
وأعتقد أنه النوع المفضل لديكِ ولكنكِ تفكرين في هذا طوال الوقت

Bunu yapsaydın neler olacağını dair fikrin var mı hiç?
هل لديكِ فكرة عمّا يمكن أن يحدث لو فعلتِ هذا؟

Omuzlarında ve sağ gözünün üstünde büyük Bir baskı var.
لديكِ الكثير من التوتر في كتفيكِ و فوق عينكِ اليمنى

Doğruyu söyledim. Güzel gözlerin var ve gözlerin yaşı olmaz.
هذا صحيح لديكِ عيون جميلة ، والعيون ليس لها عمر

Demek, bu diğer kişiliğin hiçbir şekilde Bir kaydı yok.
إذن ليسَ لديكِ أى تسجيل لهذه الحالة أياً كانَ إسمُها

Teknik olarak doğru değil, çünkü senin Bir hayatın yok.
حسناً، هذا غير صحيح تقنياً لأنه ليست لديكِ حياة أصلاً

Hawaii'de biraz "Kumbaya" söyledin ve her şeyin cevabını buldun mu?
ذهبتِ في رحلتك هذا إلى "هاواي"، و الآن لديكِ كل الأجوبةِ؟

Hani beş ayrı rengine sahip olduğun bluzlar vardı ya?
كما تعلمين تلك البلوزات التي لديكِ منها خمسة ألوان؟ هاه

Haydi, yavrum öteki odaya gidelim, nelerin varmış Bir görelim.
تعالي، يا فتاة، لنذهب إلى الغرفة الأخرى ونرى ما لديكِ.

Çünkü sen ideallerini yaşatma lüksüne sahipsin. Ama benim uygulamaya geçmem gerek.
ذلك لأنّه لا يزال لديكِ كماليّة مُثلكِ، بينما يجب أن أكون واقعيّاً

Doktorundan Bir not, Bir reçete ya da raporun da vardır, belki?
هل لديكِ مذكّرة من طبيب .. أو حتّى روشتّة علاج إذا أمكن؟

Biliyor musun, senin sorunları var, sana hiç bunu söyleyen oldu mu?
كما تعلمين , لديكِ مسائل وإهتمامات لم يخبرك بها أحد أبداً ؟

Hayatta her şeye sahip olmanın tek sebebi, güzel olman.
السبب الوحيد أنه لديكِ أي شئ في حياتك هو جمالك

Eğer Munchausen olduğunu düşünüyorsan adama gösterecek bazı şeylerin olmalı.
إن كنت تظنينها مصابة به لديكِ ما تريه للرجل إذاً

sen en son ne zaman arabana bindin de cep telefonunu yanına almadın?
متى كانت آخر مرة ركبت فيها سيارة ولم يكن لديكِ هاتف متحرك ؟

İşini bırakmakla ilgili Bir sorunun varsa, bunu kocanla konuş.
و إن كانت لديكِ مشكلة بترك عملك ناقشيها مع زوجك