O anda, büyükanneme açılmamak için bilinçli bir karar verdiğimi hatırlıyorum. | TED | الآن، أتذكر اتخاذ قرار واع في تلك اللحظة ألا أزور جدتي. |
bilinçli halde geliyor. Türünün en gelişmiş örneği lobları oluyor. | TED | وهو يأتي واع تماما. لقد حصلت على فصوص حديثة. |
Bilinci yerinde değil, dört kemiği kırılmış. Bir ay hastanede yatacak. | Open Subtitles | انه غير واع, لديه اربع عظام مكسورة سيرقد في المشفى لمدة شهر |
ve Bilinci yerine geldiği için, onun rızasını almak zorundaydık, ki o da reddetti. | Open Subtitles | ومنذ أن كان واع عندما اعترف، فتوجب علينا أن طلبنا إقراره، والذي رفض |
Bunun seni kainat tarihinin en yaşlı duyarlı varlığı yaptığına inanıyoruz. | Open Subtitles | نظن أن هذا يجعلك أقدم كائن واع في تاريخ الكون |
Anlıyorum seni. Ayıkken benimle karşılaşmaktan korkuyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنا أعرفك، تخاف أن تواجهني، وأنا واع |
Ama nasıl bilebiliriz ki, yapay zekâların en iyi değerlerimizi benimseyip sadece bilinçsiz zombiler olup bizi onları insanlaştırmak için kandırmadıklarını? | TED | ولكن كيف نعرف أن هذه الأنظمة تمتلك أفضل قيمنا وليست مجرد زومبي غير واع يلاحقنا لتجسيده؟ |
Bu, gerçekten olanlardan daha çok farkındayım demek oluyor... geri vermek. | Open Subtitles | انا واع أكثر من قبل بكثير عما يهم حقا المنح |
Ve bu süreç şüpheyle birlikte gidiyor, onunla hiç bitmeyen bir sohbet ve bazen ona karşı bilinçli bir meydan okuma içeriyor. | TED | وهو يمضي يدا بيد مع الشك، في حوار لا ينتهي معه، وأحيانا في تحد واع له. |
Çünkü toplumun düzeyini geometrik ölçekleme ile haritalıyorlar. Bu bilinçli bir desen, karınca yuvaları gibi bilinçsiz bir fraktal değil. | TED | انهم يرسمون السلم الاجتماعي على شكل السلم الهندسي, انه نمط واع. وليس من اللاوعي مثل كسورية تل النمل الأبيض. |
Bu çalışmalar, bir resim gibi kişi duyusal uyaranlara karşı bilinçli ve bilinçsiz olduğunda sinirsel aktivasyon kalıplarını karşılaştırıyor. | TED | تقارن هذه الدراسات أنماط التنشيط العصبي عندما يكون شخصٌ ما واع وغير واعٍ بمحفز حسّي، كصورة. |
O farklıydı. Ortakyaşam bilinçli olarak bir karar vermişti. | Open Subtitles | هذا أمر مختلف فالسيمبيوت قام باختيار واع |
Sürücü erkek, Bilinci açık muhtemelen kolu kırık. | Open Subtitles | السائق ذكر ، واع كسر محتمل فى الذراع |
Evet, yardımla. Bilinci yerinde değil. | Open Subtitles | نعم, بوجود مساعدة انه غير واع |
Bunlar olurken Bilinci yerindeydi. | Open Subtitles | )- إنه كائن واع |
-Bu sadece et, hepsi bu. -Siz duyarlı bir yaratığı parçalıyorsunuz ve bunu durdurmalısınız! | Open Subtitles | إنه مجرد لحم ، هذا كل شئ - ... أنت تقطع لحم مخلوق واع - |
Bu duyarlı bir asteroit. | Open Subtitles | هذا الكويكب هو كيان واع |
Ayıkken kaybettiğim nadir görülmüştür. | Open Subtitles | أنا بالكاد لم أخسر قتال وأنا واع |
Ayıkken kaybettiğim nadir görülmüştür. | Open Subtitles | أنا بالكاد لم أخسر قتال وأنا واع |
Jessi'nin yeteneklerinin farkındayım. Ancak maymun iştahlı ve davranışlarının kestirilemez olduğunun da farkındayım. | Open Subtitles | أنا واع جدا بمواهب (جيسي)، لكنني أعرف أيضا أنها عفوية و غير متوقعة |