Görünüşe göre silah kaçakçılığı Kabile için oldukça kârlı olmaya başlamış. | Open Subtitles | مما يشير أن تجارة الأسلحه قد أصبحت من مصادر تمويل القبيله |
Bravo, takip cihazına göre Lucas 10 blok kuzeydeki bir binada. | Open Subtitles | برافو جهاز التعقب يشير الى ان لوكاس داخل بنايه 10بنايات شمالاً |
-Maalesef olay yerinde üçüncü birinin olduğunu gösteren bir kanıt yok. | Open Subtitles | اسف,لكن لا يوجد دليل يشير لوجود شخص ثالث في مكان الجريمة |
Örneğin, saldırganın kurbanlarını bıçaklamadan önce vuruyor olması durumu hızlı ve etkili bir şekilde kontrol altına almaya ihtiyacı olduğunu gösterir. | Open Subtitles | على سبيل المثال, واقع ان المجرم يطلق النار على ضحاياه يشير الى انه يحتاج الى وسيلة سريعة وفعالة للسيطرة على الموقف |
Uh ... doktor şu anda vüctta olan hayalet çizgisinin modelinden bahsediyor. | Open Subtitles | الدكتور يشير عن النموذج الاصلي لخط الروح الان في الجسم |
Çocun cinayetler işlenirken orada olduğuna dair bir parça bile kanıt yok. | Open Subtitles | لا يوجد جزء دليل يشير أن الولد كان حاضراً حتى في الجرائم |
Bunu sormamın sebebi, sunulan ilk polis raporuna göre aşırı dozdan öldüğü gözlemlenmiş. | Open Subtitles | أسألكم هذا لأن تقرير الشرطة الأولي يشير بأنه مات بسبب جرعة مخدرات زائدة، |
Araştırmalar gösteriyor ki, bu eğilimin sebebi olumsuz davranışların olumlu davranışlara göre kişinin gerçek kimliğini yansıtmakta daha tanılayıcı oluşu. | TED | يشير البحث أن هذا الانحياز يحدث لأن السلوكيات السيئة أكثر تشخيصاً، أو مكشوفة أكثر، من شخصية الفرد الحقيقية. |
Evet, araştırmanıza göre üreme dürtüsünün geç yaşlarda tekrar ortaya çıkması, erkeklerin... | Open Subtitles | بحثك يشير إلى أن التوالد الحتمي يجدد الشباب عندما يكون الإنسان في آخر حياته |
Günlüklerinde intihar etmeyi düşündüğünü gösteren herhangi bir şey yok. | Open Subtitles | لايوجد ملاحظات لاشئ فى مدونتها يشير الى لقد اعتبرت منتحره |
Şiddet uygulamak için evine geldiğini gösteren bir kanıt yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيئاً يشير إلى أنه كان هناك لأرتكاب العنف. |
Bunun mekanizması, daha önce de söylediğim gibi, bahsi geçen IP adresini gösteren kişiyi ortadan kaldırmak. | TED | والآلية للقيام بذلك كما قلت، هو أنه يجب أن تأخذ أي شيء يشير إلى عناوين بروتوكول الإنترنت تلك. |
Parçalanmış dişler, kurbanın kimliğinin katil tarafından saptanmasını zorlaştırmayı denemiş olduğunu gösterir. | Open Subtitles | تحطيم الأسنان يشير إلى أن القاتل كان يحاول تصعيب محاولة تمييز الضحية |
Kurbanın kıyafetlerini çıkarmak genellikle ortak bir cinsel ilişkiyi gösterir. | Open Subtitles | تجريد الضحية من ملابسه عادة يشير إلى وجود العنصر الجنسي |
Bu aynı yazının, İndus yazısının başka dilleri yazmada da kullanılabildiğini gösterir. | TED | هذا يشير إلى أن السيناريو نفسه، والنص الاندوسي، يمكن استخدامها لكتابة لغات مختلفة. |
Gerçekten de öyle, fakat burada yazılanlar başka bir şeyden bahsediyor. | Open Subtitles | بالفعل، ولكن هذا يشير إلى الأمر بطريقة أخرى |
Tripp'in ilişkiyi bildiğine dair en ufak bir ipucu bile yok. | Open Subtitles | لاشي يشير بوضوح تام بأن تريب يعلم أي شي عن العلاقة |
Yok ama yerel kayıt aşırı yoğun seks suçları olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | لا, لكن السجل المحلى يشير لنسبة مرتفعة من مرتكبى الجرائم الجنسية |
- Deyimlerine bakılırsa bir İngiliz. - Bilmiyorum, hatırlamıyorum. | Open Subtitles | ــ يشير التعبير إلي رجل إنجليزي ــ أنا لا أعرف, ولا أتذكر |
Mavilerin ve yeşillerin olduğu yerlerde su gerçekten soğuk anlamına geliyor. | TED | حيث يشير اللونين الأزرق و الأخضر إلى أن المياه شديدة البروده |
Hala fidyeci ya da Gunner Haas'ın aleti istemesinin sebebini bilmiyoruz. | Open Subtitles | لا شئ يشير الى سبب الخطف أو علاقة جونار هاس بذلك |
Mantık diyor ki nişancı bu davalardan biri ile ilgili. | Open Subtitles | يشير المنطق بأن مطلق النار متورط في إحدى هذه القضايا |
Hastanın hikâyesinde 1996 yılında başına bijon anahtarıyla vurulduğu yazıyor. | Open Subtitles | تاريخ المريض يشير إلى أنه صُدِم بإطار حديدي عام 1996 |
Olayların işleyişini değiştirdik, bu da geleceğin önceden belirlenemeyeceğini gösterdi. | Open Subtitles | والذي يبدو أنه يشير الى أن المستقبل ليس محدد مسبقاً |
İlk muayenede ölüm sebebi olarak, göğse isabet eden kurşun görünüyor. | Open Subtitles | الفحص الأولي يشير إلى أن سبب الموت هو طلقة نار بالصدر. |
Yıldırım sesi kutsal bir müdahale veya öfkenin işareti olabilir. | TED | صوت الرعد قد يشير إلى الغضب أو إلى تدخّل إلهي. |
Eğer mide bulantısı, "şifalı-bitki" kohortunda daha çok görülüyorsa; sonuçlar, kullanılan bitki ve mide bulantısı arasında bir ilişki olabileceğine işaret eder. | TED | إذا كان معدل الإصابة بالغثيان عند جماعة العشبة أعلى، فإنه يشير إلى وجود ارتباط بين إضافة العشبة والإصابة بالغثيان. |