"asıl" - Translation from Turkish to Arabic

    • الحقيقي
        
    • الحقيقية
        
    • الرئيسي
        
    • بل
        
    • الرئيسية
        
    • الحقيقى
        
    • الحقيقيّ
        
    • الحقيقيّة
        
    • الفعلي
        
    • الأساسي
        
    • المهم
        
    • الأكبر
        
    • الفعلية
        
    • الأهم
        
    • الأساسية
        
    Dünyanın asıl sorununa odaklanabilmek için işimi bıraktım: Kara Mayınları TED ترك وظيفتي للتركيز على مشكلة العالم الحقيقي : الألغام الأرضية.
    İşte asıl sorulması gereken budur; çünkü bu durum yeterli kaynaktan yoksun olan her toplumun bir parçası olarak karşımızdadır. TED هذا هو السؤال الحقيقي ، لأن هذا هو شيء كان هناك، جزء من كل المجتمع. هذا يحرم من الموارد الكافية
    Ama asıl soru, bu tehlikeyle ve bunun oluşturduğu korkuyla nasıl başedebileceğindi. TED لكن السؤال الحقيقي هو، كيف تتعامل مع المخاطر والخوف الذي يأتي منها؟
    Beklenenden farklı. Ortaya çıkıyor ki asıl problem ilerlemekte değil. TED انها معاكسة للطبيعة. فاكتشفت أن قوة الدفع ليست المشكلة الحقيقية.
    Ve bunun şu anda tüm dünyada asıl mücadele olduğunu görüyorsunuz. TED وترى هذا ظاهراً حول العالم مجدداً ان هذا هو الصراع الرئيسي.
    asıl sorun anılarını unutman değil, anılarını unutmamaya çalışmanın yarattığı sonuçlar. Open Subtitles هذا لا يحصل ..بسبب فقدانك ذاكرتك بل نتيجة محاولتك الاحتفاظ بها
    Bakın, sizin asıl yaşadığınız yeri bilmiyorum, ama dünyada öyle bir yer olduğunu biliyorum kendinizden daha çok seveceğiniz bir şey. TED انظروا، لا أعرف المكان الحقيقي الذي تعيشون فيه، لكنني أعرف أن هناك شيئا في هذا العالم تحبونه أكثر مما تحبون أنفسكم.
    Buradan çıkarılacak büyük ders şu, asıl sihir kağıt üzerinde olmuyor. TED والدرس المهم هناك كان أن السحر الحقيقي لا يُنجزُ على ورقة،
    Ama işin aslı, asıl sır, hepimiz kadınlara cinsel zevklerinin önemsiz olduğunu söylüyoruz. TED لكن الواقع هو السر الحقيقي أننا نقول لها أن رغبتها الجنسية لا تهم.
    asıl mesele orada kalmak için gerekli şeye sahip olup olmadığın. Open Subtitles السؤال الحقيقي هو ما إذا كنت حصلت على مـا يلزم لتبقى
    Ünlü dostuna göre, asıl gizlilik sanatının özü bakılmamaktan geçiyor. Open Subtitles الفن الحقيقي للتنكر وفقاً لصديقك الشهير لا يتم النظر فيه
    İş gücünün asıl boyutu, rakamların gösterdiğinden bir milyon daha az. Open Subtitles الحجم الحقيقي للقوى العاملة هو بالفعل مليون أقل من الأرقام تظهر.
    Onu bunu bırak da, Dante'nin asıl kimliği ilgini çekmiyor mu? Open Subtitles الأهم من ذلك , هل ألست مهتماً بكشف هوية دانتي الحقيقية
    Ünlü bir şahsiyetin ölmesi tüm kenti şok edebilir fakat asıl hikâye her zaman, özelde başlıklardan uzakta evde olanlardır. Open Subtitles وفاة رمز اجتماعي من الممكن أن تهز مدينة بأكملها لكن القصة الحقيقية هي دائماً التي تحدث سراً بعيداً عن العناوين
    Şerif, asıl problem olan test etmek üzere oldukları şu süper-çarpıştırıcı. Open Subtitles شريف، المشكلة الحقيقية هنا هو هذا المصادم الذي سيوشكوا أن يختبروه
    Ve asıl önemli olan bunları çok dikkatli şekilde kurutmanız, düşük bir sıcaklıkta. TED والشئ الرئيسي هو أنك يجب أن تجففها بكل حرص، في درجات حرارة منخفضة.
    Seni asıl davacımız olarak duyuracağım bir basın toplantısı düzenledim. Open Subtitles لقد رتّبتُ لعقد مؤتمر صحفي لإعلانك شاهد الإدّعاء الرئيسي خاصّتي
    Yani asıl soru neden nöbet geçirdiği değil, nöbetlerinin neden kötüleştiği olmalı. Open Subtitles مما يعني أن السؤال ليس سبب إصابته بالنوبات بل لماذا تزداد سوءاً؟
    Bir kere daha asıl Japon kuvvetleri, kıyıda değil iç kısımlardaydı. Open Subtitles مرة أخرى تتمركز القوة الرئيسية لليابانيين داخل الجزيرة بعيداً عن الشواطئ
    Sana oy vermememin iyi bir sebebi vardı, ama asıl sebep değildi. Open Subtitles السبب الذى لم اصوت لك كان سبب جيد ولكنه ليس السبب الحقيقى
    Buraya gelişinin asıl sebebini söylemeyecek misin? Yara izini telefonda da söyleyebilirdin. Open Subtitles والآن، أخبرني بالسبب الحقيقيّ لمجيئكَ، كان بوسعكَ أن تتّصل للسؤال عن الندبة
    Onunla konuştum. Her ölümünün onu asıl benliğine yakınlaştıracağını bilerek ona baktım. Open Subtitles تحدثت إليه، ولقنته بحيث كانت كلّ موتة له تقرّبه من ذاته الحقيقيّة.
    Sattığınız asıl ürün için, mesela birim başına iş modelinin ne olduğunu bilmek isterim. TED أريد أن أعرف ما هو نموذجك للعمل بناءا على وحدة البيع , أو المنتج الفعلي الذي تقوم ببيعه.
    Bence şu denizyıldızı bize asıl suç mahallinin yerini gösterecek. Open Subtitles لدينا نجم البحر قد أدت بنا لدينا مسرح الجريمة الأساسي.
    Ama asıl problem yaşayanların, kurtulanların uzun süreli ve şiddetli hastalıklara sahip olması. TED لكن المشكلة الأكبر هي أن الناجين منهم ينشأون مع مشاكل صحية طويلة الأمد.
    Ve bu sadece kapağı. asıl soru şu: Gerçek bellek nerede? Open Subtitles و هذا مجرّد غطاء السؤال المطروح هو أين الذاكرة الفعلية ؟
    asıl amaç Godavari nehrinde yıkanarak tüm günahlardan arınmak. TED الغاية الأساسية هي غسل خطاياهم من خلال الاغتسال في نهر جودافاري.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more