Watson aslında doğa tarafından oluşan çok düşük frekanslı radyo yayınlarını dinliyordu. | TED | في الحقيقة, كان واتسون يستمع إلى موجات راديو قليلة التردد سببتها الطبيعة. |
dedim. Doğru: her şeyi kendi hâline bırakan doğa Ana senin için ilginç ve yararlı bir yol açmayacak. | TED | وهذا صحيح: إذا ما تركت أمور الدنيا لوحدها، لن تقوم الطبيعة بنحت طريق مثير أو مفيد بالضرورة من أجلكم. |
doğa bir çevreyi akıllı bir yaşama gerek duymadan da yok edebilir. | Open Subtitles | يُمكنُ للطبيعة أن تُدمرَ البيئة من دونِ أي مُساعدة من حياةٍ ذكية. |
Duvardaki şu hayvanlar burayı sanki bir doğa tarihi müzesine çevirmiş. | Open Subtitles | كل هذه الحيوانات في الحائط .. إنه يبدو كمتحف للتاريخ الطبيعي |
Ve böylece, büyük ulusumuz adına doğa harikalarından birini ithaf etmenin gururunu yaşıyorum. | Open Subtitles | و هكذا ، نيابة عن الكومنوولث العظيم إننى فخور بإهداء إحدى عجائب الطبيعية |
Duvarları yeniyetme yavru resimleriyle donatmalı ve doğa çekimlerini de bir yerlere tıkmalıyım." | Open Subtitles | احتاج ان الصق بيتى بصور الحوريات من تحت السن ونرمى صور الطبيعه بعيدا |
Yani doğa şunu yapmanıza izin vermez-- hani üzüm bitkisine mühendislik uygulayabiliriz, ama | TED | الطبيعة غير متسامحة دوماً ربما نستطيع ان نغير من طبيعة نبتة العنب ولكن |
Ve gerçekleştirildi bizim tarafımızdan yada, benim tarafımdan değil, fakat doğa tarafından. | TED | و تم تطبيقها ليس بواسطتنا, ليس بواسطتي, و لكن من قبل الطبيعة. |
doğa bizi doğurganlıkla kandırır ve aradığımız aşk dolu birleşim çocuklarımızda tamamlanır. | TED | تخدعنا الطبيعة كي نتكاثر، ويكتملُ الإندماج الغرامي الذي نسعي إليه بولادة أطفالنا. |
Ama gerçek şu ki, doğa, ölüm işinde gerçekten iyidir. | TED | لكنّ الحقيقة هي أنّ الطبيعة جيّدة، جيّدة جدًا في الموت. |
Ancak burada yapmaya çalıştığımız, binanın kendisini doğanın bir parçası haline getirmek, ki böylelikle doğa parktan şehre doğru uzansın. | TED | ولكن ما نريد أن نفعله هنا أن نجعل المبنى جزءًا من الطبيعة، ليمكننا من تمديد الطبيعة من الحديقة إلى المدينة. |
Bu şehrin, doğa ile olan tüm ilişkilerinden kesinlikle kurtuluşudur. | TED | إنها آخر تحرر للمدينة من أية علاقة واضحة مع الطبيعة. |
Ama arabalara ve kamyonlara olan sevgimin doğa ile çatışma yaratacağı hiç aklıma gelmedi. | TED | ولم يدر بخلدي ان عشقي للسيارات والشاحنات سوف يصطدم بعشي للطبيعة. |
Tahtanın binalarımıza doğa Ananın parmak izlerini bıraktığını düşünmeyi seviyorum. | TED | أحب أن أفكر بأن الخشب يعطي بصمات للطبيعة الأم في مبانينا. |
Şu doğa düzeni olayında işleri batırdım. Ama eminim bunu da biliyorsundur. | Open Subtitles | عبثت حقًا بالنظام الطبيعي للأمور ولكنني واثق من أنك تدري هذا أيضًا |
Bu doğal kurallar beyninizin içindedir, trafik kuralları gibi değil, daha çok doğa yasaları gibiler. | TED | أما الآن، هذه الأنواع من القواعد الطبيعية التي توجد بعقلك. إنها ليست كأنظمة المرور، إنها أكثر شبهً بقوانين الطبيعة. |
Biz Amerikan yerlilerinin inandığı gibi doğa ile insanın bütünlüğüne inanırız. | Open Subtitles | ايماننا يشابة ايمان الهنود الامريكيين ان الطبيعه والرجل هما شئ واحد |
Yani aklıma tonlarca felsefi soru geliyor, bilirsin işte doğa, yaşam, ruhun varlığı... | Open Subtitles | أعني، يثير كلّ أسئلة الفكر الفلسفى حول طبيعة النفس , حول وجود روح. |
İç savaş ya da etnik çatışma bir doğa felaketi olmadığına, insanın marifeti olduğuna göre, kendiliğinden, birdenbire çözülecek ya da olması önlenebilecek sorunlar da değildir. | TED | لان الحروب الاهلية والاثنية ليست طبيعية المنشأ بل من صنع الانسان وان منعها وحلها لا يحدث بصورة آلية أيضاً |
Çünkü onlara bu biçimi verecek şey teknoloji, doğa ve insan ortaklığı olacak. | TED | لأن من سيشكل تلك الأشياء هي تلك الشراكة الجديدة بين التكنولوجيا والطبيعة والإنسانية. |
Üçüncülük ödülü bu vahşi doğa çıkartmaları. | Open Subtitles | الجائزة الثالثة هذا هو ورقة من ملصقات الحياة البرية. |
Bu doğaya çok güzel uyuyor. Zaten kendisi doğa. | TED | وهي ملائمة جدا للبيئة .. بل هي البيئة ذاتها |
Modern Çin'de doğa için bir kez daha seferberlik başlatılmış durumda. | Open Subtitles | في الصين الحديثة ، غرفة تبذل للطبيعه مرة اخرى |
Güneşin en güçlü olduğu dönemdeyse tüm doğa koşulları el ele vererek planktonların gelişimini destekliyor. | Open Subtitles | ،وبأقصى قوّة للشمس تتّحد كل هذه العناصر لخلق ازدهار للعوالق بكثافة عالية |
Pekala, sevgilim, doğur. Bu bir doğa kanunu. | Open Subtitles | حَسَناً، عزيزتي، أحبلي إنه قانونُ الطبيعةِ |
doğa kanunları yaratıcımızın zihninde doğdu. | Open Subtitles | لقد ولد القانون الطبيعى فى عقل أب السموات |