| Fakat Loki, bu atın tam olarak nereden geldiğini söylemek istemiyordu. | TED | لكن من أين جاء بالتحديد، هو شيءٌ فضّل لوكي عدم مناقشته. |
| Halkımızın nereden geldiğini neden artık bu köleliği sürdürmememiz gerektiğini anlattı. | Open Subtitles | عن مِنْ أين أتى شعبنا ولماذا لَمْ نَعُدْ نَستطيعُ العَيْش كعبيد |
| Çünkü eminim derinlerde bir yerde bunun sonunda kötü bir şeyin geldiğini biliyorsun. | Open Subtitles | لأنني واثقة تماماً أنه بأعماقكِ أنتَ تعلم بأنّ أمراً سيئاً قادم في الطريق |
| Orospu çocuğunun kırmızı gözünün tam üstüne doğru geldiğini görünce panikledi. | Open Subtitles | لقد شاهد العين الحمراء لإبن الوغد قادمة مباشرة إليه وقد فزع |
| Tanrı o gün ona görünmüş ve vaktin geldiğini söylemişti. | Open Subtitles | جائة الله صباح هذا اليوم وأخبرة أن الوقت قد حان |
| Kaptan, eminim bu av tüfeğinin nereden geldiğini merak ediyorsun. | Open Subtitles | أكيد تتعجب أيها الربان من أين أتيت ببندقية الصيد هذه |
| Ya o kadehten parmak izlerini alıp cinayet mahallinden geldiğini söylersem? | Open Subtitles | ماذا لو رفعت بصماتك وقلت أنني جئت بها من مسرح الجريمه؟ |
| Ama Bay Burt geldiğini görmüştü ve daha sonra sana şantaj yapmaya kalktı. | Open Subtitles | عدا ام السيد بيرت رآك عندما وصلت وقد حاول ان يبتزك فيما بعد |
| Birdenbire, hiç sebep yokken ortaya çıkıverdi ve bana İngiltere'ye geldiğini ve ilgimi çekebilecek bir şeyler bildiğini söyledi. | Open Subtitles | فجأة قام بالإتصال بي , و أخبرني أنه وصل إلى البلاد و قال أن لديه شئ ربما سيثير اهتمامي |
| Sayın Londra piskoposumun, suçlanan papazı kilisenin nezaretine almayı istemeye geldiğini zannediyorum. | Open Subtitles | اعتقد أن مولاي أسقف لندن جاء لكم للمطالبة بتولي عهدة القسيس المتهم |
| Meteor yağmuru sırasında Dünya'ya geldiğini söyledi. Dahası da var. | Open Subtitles | لكنه قال أنه جاء للأرض أثناء سيل النيازك وهناك المزيد |
| Biz çok küçükken kasabaya bir film ekibi geldiğini hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتذكر عندما كنا صغيرين جداً و جاء فريق عمل فيلم للمدينة؟ |
| Ona tam da bizim evdeyken kapıya bir adamın geldiğini neden söylemiyorsun? | Open Subtitles | لما لا تخبريه كيف عندما كنتي بأرجاء منزلنا؟ والفتى أتى إلى الباب؟ |
| Küçük bir Druid arıyoruz. - Bu tarafa geldiğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | حن نبحث عن صبي كاهن ,نظن أنه أتى من هنا. |
| geldiğini anladığında bunu durdurmak için yapabilecek hiçbir şeyin olmuyor. | Open Subtitles | تعلم أنه قادم ولا تستطيع أن تفعل شيئاً حيال ذلك |
| Hatta, tayfta görülen yıldızlardan bir tanesinin aslında farklı bir galaksiden geldiğini söylediler. | TED | في الحقيقة اخبروني ان احد النجوم التي نشاهدها في الطيف نجم غريب, قادم من مجرة أخرى. |
| Babam senin geldiğini, burada buluşacağınızı sürpriz olarak gelmemin iyi olacağını söyledi. | Open Subtitles | واتصل بي والدي وأخبرني أنك قادمة وسيقابلك هنا وأنه علّي المجيء لمفاجئتك |
| Hologram gibi bir şey vardı. Savaşın falan geldiğini söyledi. | Open Subtitles | كانوا على هيئة هيلوغرام قالوا ان نوعا من المعارك قادمة |
| O gün, babam artık maça gitmem gereken zamanın geldiğini söylemişti. | Open Subtitles | ذلك اليوم قال لي أبي: لقد حان الوقت لنؤدي لـعبةً ما |
| Kubbe'nin belirdiği gün geliyorsun. Kimse nereden geldiğini bilmiyor ve bir şey söylemiyorsun. | Open Subtitles | لقد ظهرت باليوم الذي ظهرت فيه القبة، ولا أحد يعلم من أين أتيت |
| Son bir şey daha-- baban iş için bana geldiğini biliyor mu? | Open Subtitles | أمرٌ أخير هل والدكِ يعلم بأنّكِ جئت إليّ للحصول على وظيفة ؟ |
| Dün gece tüm şehir sokaklara dökülmüş kutlama yapıyordu çünkü sonunda geldiğini duymuştuk. | Open Subtitles | الليلة الفائتة , المدينة بأكملها كانت تحتفل بالشوارع لأننا علمنا أنك أخيراً وصلت |
| Peki biri bu şeyin buraya nasıl geldiğini açıklayabilir mi? | Open Subtitles | والآن، فليخبرني شخص ما، كيف وصل هذا الشيء إلى هنا؟ |
| Evet! Çatıdan buraya geldiğini görmemiz iyi bir şeydi. | Open Subtitles | لحسن الحظ أننا شاهدناك قادماً إلى هنا من السطح |
| Senin için 50 kuruşum var eğer bana daha önce hiç görmediğin... birinin El Paso'ya geldiğini bildirirsen. | Open Subtitles | لدي 50 سنتا لأجلك ان أخبرتني ان اتى اي أحد لم تراه قبلا الى ال باسو في المدينة |
| Neden geldiğini bilmiyorum. Seni hiç kimse burada görmek istemiyor. | Open Subtitles | لا اعلم لما اتيت لا احد يريدك هنا بعد الان |
| İnşaatı altı hafta geciktirecektir. Kışın geldiğini düşünürsek, belki daha da fazla. | Open Subtitles | سوف يدعمون البناء خلال ستة اسابيع وربما اكثر ، مع قدوم الشتاء |
| Oh. Bir gece eve bir çift safir küpeyle geldiğini hatırlıyorum. | Open Subtitles | أذكر أنها عادت للمنزل ذات ليلة ومعها قرطين من الياقوت الأزرق |
| Şimdi birazcık nefesinizi tutun ve sonrasında ne geldiğini hayal edin. | TED | الآن احبسوا أنفاسكم، ليس مطولاً، فقط لتتخيلوا ما سيأتي بعد ذلك. |