Hamile bir kadın ve başbelası bir çocukla hokkabazlık yapmak hiç kolay değildi ama durumu günde 8 saat tv seyrettirmekle idare ettim. | Open Subtitles | ليس من السهل التعامل مع امرأة حاملة وطفل مشاغب لكن بطريقة ما تمكنت من تمضية 8 ساعات بمشاهدة التلفاز |
Buraya gelmek benim için hiç kolay olmadı. | Open Subtitles | لم يكن من السهل بالنسبة لي ان آتي الى هنا. |
Demek ki pazarlaması hiç kolay olmayacak bir oyun. | Open Subtitles | .هذا يبدو كلعبة لن يكون من السهل تسويقها |
Ve bu kolay değildi. O zamanlarda bu hiç kolay değildi. | TED | ولم يكن الأمر سهلا. لم يكن سهلا تلك الأيام |
Hayattaki zor şeyler hiç kolay değildir. | Open Subtitles | لم يكن هذا سهلاً لكن أمور الحياة الشاقة لم تكن سهلة قط |
Çok üzgünsün çünkü kötü haber vermek hiç kolay değildir. | Open Subtitles | أنت مستاء فحسب لأنه ليس من السهل أبداً إعلام الآخرين بالأخبار السيئة |
Şehirde yeni olmak hiç kolay değildir. | Open Subtitles | ليس من السهل أبداً أن تكون شخصاً جديداً بالمدينة |
Adadaki tek sevdiğini kaybetmek hiç kolay olmasa gerek. | Open Subtitles | ليس من السهل فقدان الشخص الوحيد الذي تحبه على الجزيرة |
Adadaki tek sevdiğini kaybetmek hiç kolay olmasa gerek. | Open Subtitles | ليس من السهل فقدان الشخص الوحيد الذي تحبه على الجزيرة |
Senden bir adım önde olan birine süpriz yapmak hiç kolay değil. | Open Subtitles | ليس من السهل مفاجأة شخص ، هو دائمة قبلك بخطوة واحدة |
Jerry bilirsin, neyle karşılaşacağımız hiç kolay olmayabilir. | Open Subtitles | جيري،انت تعلم ليس من السهل ايجاد ما نبحث عنه. |
Birinin dünya değiştirmesi hiç kolay değildir. | Open Subtitles | ليس من السهل أبداً عندما يعبر أحدهم إلى الجانب الآخر |
Her zaman bunun gibi bir şeyin burada olduğuna dair önsezilerim vardı ama inan bana, bulması hiç kolay değil. | Open Subtitles | أنظر, كان لدي دائما حدس أن هناك شيء مثل ذلك هناك لكن صدقني, لم يكن من السهل ايجادة |
Seyircilerin dikkatini çekmek bu günlerde hiç kolay değil. | Open Subtitles | ليس من السهل جذب أنتباه الجمهور في هذه الأيام |
Birini kandırmak, değiştirmek hiç kolay değildir. | Open Subtitles | ليس من السهل أبداً أن تحوّل شخص ما، أن تغيرهم. |
Ona ulaşmak hiç kolay olmayacak ama aklıma başka yol gelmiyor. | Open Subtitles | ليس من السهل الوصول إليه لكني لا ارى طريقاً آخر |
hiç kolay değildi, fakat, uzun yıllar, en az haftada bir kez toplantılara gittikten sonra, | Open Subtitles | , لم يكن سهلا ولكن بعد عدة سنوات من الذهاب للاجتماع مرة واحده اسبوعيا على الاقل |
Yolu çok uzun. Ona hemen ihtiyacımız var. Bu hiç kolay olmayacak. | Open Subtitles | وهو مسار طويل نحتاجه الآن ، لن يكون هذا سهلاً |
Kendi normalliğimi kurmaya niyetliyim. Ama bu hiç kolay olmayacak. | Open Subtitles | أنوي بناء حياتي الطبيعية ولكنه امر ليس بالسهل |
Zihniyeti değiştirmek hiç kolay olmamıştır. | Open Subtitles | تغيير العقليات ليس من السهل أبدا. |
Hayır, senin anlaman gerekiyor. Bu benim için de hiç kolay değil. | Open Subtitles | (أنت من يجب عليها التفهُّم يا (ديفياني و الأمر ليس سهلًا علي كذلك |
Biliyorum dinlenmeyi planlıyordunuz, ama dinleyin, hiç kolay olmayacak. | Open Subtitles | أعلم ان هذا غير متوقع, انتم تنوون ان ترتاحوا, المرة القادمة الآن انصتوا, سيكون هذا كمينا ساخنا, ولن يكون سهلا ابدا |
Fedakârlık hiç kolay değildir. | Open Subtitles | التضحية ليست سهلة أبداً لكننا عادلنا الميزان اليوم |
Yani hiç kolay olmadı. | TED | لذا لم يكن ذلك سهلاً على الإطلاق |