Bir hastam var ve kaldığı yer güvenli değil bu yüzden onu buraya getireceğim, bir süreliğine. | Open Subtitles | لديّ مريض جديد و المكان الذي يقيم به ليس آمناً ، لذا سأجلبه ليقيم معنا لفترة قصيرة |
Neden bir dakikalığına içeriye girmiyorsun, ...ben de sana kaldığı otelin numarasını vereyim. | Open Subtitles | , لم لا تدخل لبعض الوقت و سأحضر لك رقم هاتف الفندق الذي يقيم فيه؟ |
Ancak, fikir içinizde kaldığı sürece güçsüzdür. | TED | ولكن الفكرة تكون بلا جدوى لو بقيت محبوسة داخلك. |
Güneş hücrelerinin görüntüsünü düşünürseniz, 60 yıldır aynı kaldığı söylenebilir. | TED | لكن إذا كنت تفكر بصورة الخلايا الشمسية، فإنها بقيت نوعًا ما على ما هي عليه على مدار الستين سنة الماضية. |
New York'a ilk geldiğimiz gün, ailemin kaldığı kimsesizler barınağında, anneannemle beraber yerde bir kuruş bulduk. | TED | لذا في اليوم الأول لوصولنا إلى نيويورك، وجدت أنا وجدتي بنسا واحدا على أرضية ملجأ للمشردين والذي كانت تقيم فيه أسرتي. |
Haberin olsun, Bay Kadın Şapkası Numunesi Taşıyan Hergele... tırnağı bile olamayacağın birinin eskiden kaldığı odadasın. | Open Subtitles | لمعلوماتك أيها الوغد صاحب الحقيبة الملأى بنماذج القبعات أنت تمكث في غرفة رجل لا تليق أن تلعق حذاءه |
Burada kaldığı sürede çok mutlu olmuştu. | Open Subtitles | أتذكّـرأنهاكانتسعيدةجداً أثناء إقامتها هنا |
Milyon dolarları ve süper model kız arkadaşı var kaldığı yere bak. | Open Subtitles | ملايين الدولارات صديقة عارضة وهنا حيث يمكث |
Bu Muscatine'deki Çin'in gelecek başkanının 1986'da kaldığı ev, tarım heyetinin bir üyesi olarak. | TED | هذا المنزل في موسكاتاين حيث مكث الرئيس المستقبلي للصين في عام 1986، بصفته عضوًا في وفدٍ زراعي. |
Ağlıyordu, kaldığı otel odasından bahsediyordu. | Open Subtitles | كان يبكي و هو يخبرني عن غرفة الفندق الذي يقيم به |
Zanlının kaldığı moteli araştırıyor ve bilgi topluyorlar. | Open Subtitles | وهم يبحثون في المكان الذي كان يقيم فيه المشبه به و يجمعون المعلومات منه |
Evet. Bir çok iddia makamı tanığının kaldığı bir otel? | Open Subtitles | وفي هذا الفندق يقيم شهود الادعاء برعاية من الادعاء |
Haeshin Grup'un çocuklarının kaldığı otelin süit odasındayım. | Open Subtitles | بجناح الفندق الذي يقيم به اطفال مجموعة هيشين |
Bir fikir, gezegenin patladığı ve bu taş parçalarının bozulmadan kaldığı, sonra da tekrar yapışarak bir araya geldiğiydi. | Open Subtitles | أحد الأفكار أنها إنفجرت معاً هذه القطع الغليظة بقيت سليمة ثم تجمعت معاُ لنحصل عـلى ذلك الـمـزيــج |
Annen bugün evde kaldığı için sevindin, değil mi? | Open Subtitles | اولستي سعيدة لان أمك بقيت في المنزل لليوم |
Saklanacak bir yer kaldığı için şanslıyız. | Open Subtitles | يجب أن نعتبر أنفسنا محظوظين، لا يوجد اماكن بقيت لنختبئ بها. |
Bir kuzeniyle kaldığı biliniyor, ama kim olduğunu kimse bilmiyor. | Open Subtitles | يبدو أنها تقيم عند قريبتها، لكن لا أحد يعرف من تكون |
Hatta metresinin kaldığı pansiyonu bile. | Open Subtitles | ويجب عليه أيضًا أن يعرف النُـزل التي تمكث فيه عشيقته |
Süitte bıraktığı eşyalarını ona geri vermek için kaldığı kaldığı yere gitmiştim, oradan geliyorum. | Open Subtitles | حقيقة ، سأذهب إلى مكان إقامتها لإعادة أغراضها التي تركتها في الجناح |
Konu açılmışken akrabalarından biri bizde kaldığı zaman genelde beni ödüllendirirsin. | Open Subtitles | لكن عندما يمكث اقربائِك معنا فى الغالب انتِ تعطينى مُكافأة |
İşgalcinin, hedeflerinin şehir dışında olduğunu nasıl bildiğini ve kaldığı diğer mekanlarla onu bağdaştıran bir şeyler bulabilirsek alanı daraltabiliriz. | Open Subtitles | لو استطعنا أن نكتشف كيف يُمكن لهذا الشخص أن يعرف أنّ هدفه خارج المدينة، إيجاد شيءٍ يربطه بأماكن أخرى مكث فيها، |
Sence motelde kaldığı zaman mı vermiştir? | Open Subtitles | أتعتقدين أنها سلمتها إياها لمّا مكثت في الفندق؟ |
Ve denizde 7 hafta geçtiği zaman..., ...sadece hayatta kaldığı için minnettar olacaktır. | Open Subtitles | ،وحينما تمر السبع أسابيع في عرض البحر فعليها أن تكون ممتنة لبقائها حيّة |
kaldığı yere gittiğimizde bana dışarıda beklememi söyledin. | Open Subtitles | يفترض أن يكون هذا الشيء الوحيد الذي يهمك سابقاً في الشقة طلبتي مني الأنتظار في القاعة |
Logan'ın harcamaları, bize nerede kaldığı hakkında bir fikir verdi. | Open Subtitles | بيانات (لوغان) الماليّة منحتنا معلومة عن المكان الذي كان يُقيم فيه. |
Ve kaldığı otelin adını hatırlayabilirsem... | Open Subtitles | لو امكنني فقد أن اتذكر إسم الفندق الذي كان ينزل فيه |
Bugün, balinaların sularımızda yüz yüze kaldığı daha modern ve baskıcı problemleri ele almaya ihtiyacımız var. | TED | علينا مواجهة المشاكل والضغوطات المعاصرة التي تواجهها هذه الحيتان في مياهنا الآن. |