"kanıtlama" - Translation from Turkish to Arabic

    • لإثبات
        
    • إثبات
        
    • تثبت
        
    • لاثبات
        
    • لتثبت
        
    • لأثبت
        
    • ليثبت
        
    • الإثبات
        
    • لأثبات
        
    • لتُثبتي
        
    • لإثْبات
        
    Bir şeyleri değişime zorluyordum çünkü kendimi kanıtlama ve başarı ihtiyacı beni tüketmişti. TED كنت أجبر الأشياء على التغيير لأنني استهلكت للحاجة إلى النجاح أو لإثبات نفسي.
    İşvereninizin masumiyetini kanıtlama şansını kullanmak istemiyorsunuz yani? - İtiraz ediyorum. Open Subtitles إذا أنت لا تُريدُين ِإسْتِغْلال هذه الفرصة لإثبات براءة ربّ عملكِ؟
    Bunlar, Oliver Hughes'a ne olduğunu kanıtlama yardımcı olacak bulgular. Open Subtitles هذه الحقائق ستساعدني في إثبات ما حدث لـ اوليفر هيوز
    Şu senin kadar güçlü olduğunu kanıtlama duygusuyla göğüs kafeslerini şişiren bir grup gencimiz var. Sen, sen ve senden daha güçlüyüm. TED فالآن لديك مجموعة من الشباب يمشون بتعال، ويعتقدون أن عليهم إثبات أنهم أقوياء مثلك أو أنهم أقوى منك ومن أي أحد.
    Hala kendini kanıtlama ihtiyacı hissediyorsun, değil mi? Open Subtitles أنت لازلت تظن أنك ينبغي عليك الاستمرار بأن تثبت نفسك,أليس كذلك؟
    Senden daha zeki olduğumu son kez kanıtlama fırsatını nasıl geri çevirirdim? Open Subtitles . . كيف يمكنني تفويت فرصتي الأخيره لاثبات إنني أكثر ذكاء منك
    Kendini kahraman olarak kanıtlama şansın kaçtı. Open Subtitles الفرصة لتثبت أنك بطلاً ولّت منذ وقت طويل
    Zekana saygım var... Budoğruydu,benikader St. John'a getirmişti. Vebanabaktı, kendimi kanıtlama şansı verdi. Open Subtitles صحيح أن القدر أرسلني إليه واعتنى بي وأعطاني الفرصة لأثبت نفسي وأحقق ذاتي
    karton ve alüminyum folyoyla kavram kanıtlama için üç gün geçirerek başladık. TED بدأنا بصناعة نموذج لإثبات صحة الفكرة بني في ثلاثة أيام، مصنوع من الورق المقوى وصفيحة ألمونيوم.
    Çünkü tüm bu kanun ihlali yapanların kanıtları toplama ve kanıtlama önerisinin uygulanamaz olduğu ortaya çıktı. TED لأن كامل مجال أعمال اقتراح أن أحدهم يقوم فعلا بخرق القانون ثم جمع أدلة لإثبات ذلك، والذي اتضح أنه كان فعلا غير ملائم.
    - Hayır delikanlı, tek başınasın. - İşte, fikrimi kanıtlama şansı. Open Subtitles والآن أنت لوحدك وهذه فرصتك لإثبات وجهة نظري
    Onun bir dahi olduğu söyleniyordu ama maalesef bunu kanıtlama şansı bulamadı. Open Subtitles هي تقول بأنه كان عالِم عبقري لكن لم يحصل على فرصة لإثبات ذلك
    Demokrasiye ve hâlâ mümkün olduğuna inananlarımız bunu kanıtlama yüküne sahipler. TED نحن الذين نؤمن بالديمقراطية ونعتقد أنها لا تزال ممكنة، نتحمل عبء إثبات ذلك.
    Birinin önemsiz olduğunu ve önemli olan tek şeyin aptal bulmacaların olduğunu mu kanıtlama çabası içindesin? Open Subtitles أتحاول إثبات أن الشخص لا يهمك أو أن كل ما يهم هو حل اللغز؟
    Umarım yakında size kanıtlama zevkine erişebilirim. Open Subtitles و أرجو أن أحظى بفرصة إثبات هذا لك عما قريب
    Bak, onun azılı biri olduğunu biliyorum. Bu yüzden sana bu görevi verdim. Kendini kanıtlama fırsatı. Open Subtitles هذا الكلب قوي، لهذا أعطيتك المهمة لكي تثبت نفسك
    Neden bana bir şeyler kanıtlama gereği duyuyorsunuz, Başkomiser? Open Subtitles لماذا تشعر بأنّه يجب عليك أن تثبت لي وجهة نظرك، أيّها المراقب ؟
    Senden daha zeki olduğumu son kez kanıtlama fırsatını nasıl geri çevirirdim? Open Subtitles . . كيف يمكنني تفويت فرصتي الأخيره لاثبات إنني أكثر ذكاء منك
    Ama sen süper pilot olmak için kendini kanıtlama fırsatı bulamadan savaş bitecek diye endişeleniyorsun. Open Subtitles ولكن ما يقلقك الآن أن الحربستنتهي.. قبل أن تأتيك الفرصة لتثبت أنك أفضل طيّار مقاتل
    Bana kendimi kanıtlama fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim. Open Subtitles شكراً لكم لإعطائى الفرصة لأثبت نفسي فى فريق التحقيقات الخاصة
    Ama bu ay seyahat edemeyecek durumda olduğunuza dair bu kağıdı imzalarsanız size haksız olduğunuzu kanıtlama şansını vermiş olursunuz. Open Subtitles لكن إن وقعت هذا الطلب المُشير إلى عجزك عن السفر هذا الشهر سيمنحه هذا الفرصة على الأقل ليثبت أنك مخطئة
    Basit bir kanıtlama yolu bulsanız da karmaşık bir yol daha bereketli ve derindir. Open Subtitles الإثبات أسهل لكن الإثبات المعقد هو أكثر عمقاً وغنى
    Şuçun işlendiğini kanıtlama yükümlülüğü tamamıyla iddia makamındadır. Teşekkürler. Open Subtitles العبء على الولايه لأثبات انه فعلها شكراً
    Kendini kanıtlama zamanı. Open Subtitles -حان الوقتُ لتُثبتي نفسكِ .
    Şansınız olursa, gerçeği kanıtlama fırsatınız olabilir. Open Subtitles مع الحظِّ، أنت َرُبَّما يكون لديك الفرصةُ لإثْبات الحقيقةِ لأنفسكم

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more