| Karanlık madde etkileşim yapmayı pek sevmez, kütleçekimi ile olan dışında. Tabi onun hakkında daha fazlasını bilmek istiyoruz. | TED | المادة المظلمة هي أمر لا يحبّذ التّفاعل كثيرا، إلاّ من خلال الجاذبية، وبالطبع نحن نرغب في معرفة المزيد عنها. |
| Yani biz gökadanın kendisine takılırken, esasında orada bir karanlık madde bulutu var ve bu madde gökadanın yapısını ve dinamiklerini yönetiyor. | TED | نحن نرى المجرة لذا نركز فيها ، بينما أنها في سحابة ضخمة من المادة المظلمة وهو ما يسيطر على بنية المجرة وحركتها. |
| Aslında görünmez madde demek gerekir ancak biz karanlık maddeyi görünür kıldık. | TED | ويجب ان تسمى بالمادة الخفية، وحولنا هذه المادة المخفية الى مادة مرئية. |
| Gübre endüstrisinde üretimi gerçekleştirilmektedir; Kimyasal madde endüstrisinde de üretilmektedir. | TED | أنه ينتج في صناعة الأسمدة ؛ وفي صناعة المواد الكيميائية. |
| Kimyasal bileşimlere ihtiyacım var, mesela biyokimyasal madde testi için. | Open Subtitles | احتاج الي مواد كيماوية , علي سبيل المثال اختبار البادرة |
| Ama karanlık madde bize çarpmıyor, sadece içimizden geçip gidiyor. | TED | لكن المادة المظلمة لا تصطدم بنا بل تمر من خلالنا. |
| Kuantum mekaniğine göre madde sürekli olarak ve her an oluşturulup yok ediliyor. | TED | ويخبرنا علم ميكانيكا الكم أن المادة تُخلق وتُدمر طوال الوقت، في كل لحظة. |
| Babanın sana enjekte ettiği madde yeteneklerini sıfırladı, fakat seni başka bir yere taşımadan, bu durumun sürekli olacağını bilmemiz lazım. | Open Subtitles | المادة التي حقنها بك والدك أبطلت قدراتك لكن قبل أن ننقلك الى المؤسسة الجديدة نريد أن نكون متأكدين أنك لن تسترجعيها |
| Otobüste kullanılan madde 14 farklı kimyasal bileşen ihtiva ediyor. | Open Subtitles | 14مكوناً كيميائياً مختلفاً استعملوا في المادة المسئولة عن حادث الحافلة. |
| Önce lazer sapması, sonra da anti madde sızdıran enerji pili. | Open Subtitles | في البداية اختلال في الليزر ثم تسرب المادة المضادة لخلية الطاقة |
| Yani, bizler madde ve anti-maddenin, zamanın başındaki büyük yokoluşundan geriye kalan, kırıntılarız. | Open Subtitles | اذا، نحن مجرد انقاض الفناء الكبير من المادة والمادة المضادة في بداية الزمن. |
| Yani dev galaksi kümelerinin olduğu yerde, büyük yoğunlukta karanlık madde var. | Open Subtitles | لذا، أينما كان تكتل ضخم من المجرات هناك تركيز من المادة المظلمة |
| Milyarlarca karanlık madde parçacığı her saniye vücutlarımızdan öylece geçiyor. | Open Subtitles | مليارات من جزيئات المادة المظلمة تمر خلال أجسادنا كل ثانية |
| Sonuç olarak, sürekli dislanan hiçbir seye adapte olamayan birisiyim ve bu da muhtemelen madde bagimliligi problemimin sebebi. | Open Subtitles | نتيجة لذلك أحسست دائما بأني منبوذ لم أستطع الإنسجام أبدا فهذا هو ربما سبب مشكلتي في سوء إستخدام المواد |
| Kaçırılan kadınların göz yaşlarında özel bir kimyasal madde bulunuyor. | Open Subtitles | قطرات الدموع لتلك النسوة بها نوع خاص من المواد الكيماوية |
| Hatırladığım kadarıyla, 6 ila 8 kg arasında nükleer madde kayıp. | Open Subtitles | أتذكر بأن هناك 15 إلى 18 رطل من المواد النووية مفقود |
| Marketin yakınlarında iki şişe yanıcı madde bulduk ve bazı yanmış bez parçaları. | Open Subtitles | فلقد وجدوا قرب المخزن زجاجتين تحتويان على مواد قابلة للاشتعال وبعض الخرق المحترقة |
| Kurbanın sağ elinde ender görülen bir tür kimyasal madde buldum. | Open Subtitles | وجدت بعض مواد كيميائية غريبة نوعاً ما على يد الضحية اليمنى. |
| Her anayasada yer alan ilk madde tüm vatandaşların hukuk karşısında eşit olduğudur. | TED | يصرح البند الأول في أي دستور أن كل المواطنين سواسية أمام القانون. |
| Çünkü solucan deliği iki tarafta da stabildir. Geleceklerindeki madde ve enerji etkilenmez. | Open Subtitles | لأنّ الثقب الدودي مُستقرّ عند كِلا الطرفين، المادّة والطاقة في مستقبلهم غير مُتأثر. |
| Andy ve sen, Pennycan'i Roger'a sattığınızda imzalandığınız kontratınızda tüm yurtdışı satışlardan size pay vereceğine dair madde varmış. | Open Subtitles | عندما انت واندي بعتم بيني كان إلى روجر كان هناك بند في عقدك الذي يعطيك جزء على جميع العائدات |
| madde o kadar sıcak yanıyor ki, eti bir yağ gibi eritiyor. | Open Subtitles | تصدر هذه الماده درجه حراره عاليه لدرجة انها تذيب اللحم مثل الدهن |
| Daha önce de hırsızın... madde bağımlısı olduğu soygunlar gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت هذا الامر سابقا عندما يكون السارق مدمن مخدرات |
| "Bir sivile yasadışı madde kullandırmaya teşebbüsten... brüt suistimal. " | Open Subtitles | سوء سلوك جسيم يتعلق بمحاولة إعطاء ماده ممنوعه إلى مدنياً |
| Buraya sağlık ve tehlikeli madde araştırma ekibi lazım. | Open Subtitles | باركلاي: موظّفو إسعاف حاجةِ و مادّة خطرة أسفل إلى الفرقةِ. |
| Affedersiniz ama kargaşa sarı madde sizin gözetiminiz altındayken çalınınca başladı. | Open Subtitles | المعذرة, و لكن الأضطراب بدأ عندما سُرق العنصر الأصفر من ساعتُكَ. |
| çok nadir başvuruluyor. Dördüncü madde sanırım bizim en büyük sorunumuz. | TED | في أعلام المدن الأمريكية. يبدو أن مشكلتنا الكبرى هي النقطة الرابعة. |
| Ve neredeyse periyodik tabloda bulunan her madde denizsuyunda bulunmaktadır. | TED | وهذا ينطبق على كل عنصر من عناصر الجدول الدوري الموجود في مياه البحر |
| İçerde sigara içmek ani yangınlara neden olabilir. madde 7. | Open Subtitles | التدخين في الأماكن المُغلقة يكفي للطرد الفوري، الفقرة الـ 7 |
| madde Tespit'e götüreyim, ne olduğunu araştırsınlar. | Open Subtitles | سأخذ عينة منها و أرى إذا بإمكانهم بقسم الأثر أن يحددوها |