| Bu mektuplar savunmanın yararlanabileceği bilgiler içeriyorsa, size hemen 10 sterlin vermeye hazırım. | Open Subtitles | اذا كانت هذه الرسائل تحتوى على معلومات تفيد الدفاع فاٍننى مستعد لأدفع 10 |
| Klübe mektuplar yazmaya başladı; Lickety Split, Snookie's Sugar Bowl. | Open Subtitles | بدأ بكتابة الرسائل لنوادى نيويورك ليكتى سبيليت ،سنوكى شوجرز باول |
| O Leydi Ludlow'a çok hoş mektuplar yazar, ama uzun aralıklarla. | Open Subtitles | إنه يكتب دائماً للسيدة ليدلو رسائل مبهجة لكن تستغرق دهراً لتصل |
| Mümkün olan her yolla eline geçecek mektuplar yazdım sana. | Open Subtitles | لقد كتبت لك رسائل. رسائل سوف تأتيك بشتى أنواع الطرق |
| Ona mektuplar vermek istemiş. Açıkça suçsuz olduğunu kanıtlayacak mektuplar. | Open Subtitles | اراد أن يعطها خطابات والتى يبدو أنها تثبت أنها بريئة |
| Bu mektuplar zamanlar ziyaretlere ...ve bazen hapis düğünlerine dönüşebiliyor. | Open Subtitles | هذه الخطابات يمكن أن تتحول لزيارات وأحيانا زفاف في السجن |
| Ve elbett o zaman paramız yoktu; gitar çalıyor ve kazandığımızı yolladığımız mektuplar için pullara yatırıyorduk. | TED | وبالطبع لم يكن لدينا المال، بل كنا كمن يلعب على الاوتار للحصول على الاموال التي علينا ارسالها من البريد |
| Klübe mektuplar yazmaya başladı; Lickety Split, Snookie's Sugar Bowl. | Open Subtitles | بدأ بكتابة الرسائل لنوادى نيويورك ليكتى سبيليت ،سنوكى شوجرز باول |
| Nasıl el şaklatmaca oynadığınızı. Ancak sonrasında mektuplar giderek azalmaya başladı. | Open Subtitles | تلعبين كعكة باتي لكن بعدها ، بدأت الرسائل تقل أكثر فأكثر |
| Bence bu mektuplar ortalama bir 3 milyondan çok daha fazla eder. | Open Subtitles | أوَتعلمون، أعتقد أنّ هذه الرسائل تستحقّ أكثر بكثير من ثلاث ملايين سخيفة. |
| İzleri saklamak için kurbanları sakatlardık. Basına yazdığımız o gülünç mektuplar. | Open Subtitles | في تشويه الضحايا لإخفاء الآثار و الرسائل السخيفة التي كتبناه للصحافة |
| Üç yıl önce, mektuplar adrese ulaşamadığı için geri gelmeye başladı. | Open Subtitles | تقريباً منذ ثلاث سنين, الرسائل بدأت بالرجوع بدون عنوان إعادة توجيه. |
| Bana mektuplar gönderip duruyordu ve sanırım nihayet onu affetmeye hazır olduğumu hissettim. | Open Subtitles | لقد كان يكتب لي الرسائل وأعتقدت بإنني وأخيرا شعرت بإنني مستعدة للمحاولة ومسامحته |
| Evet, ona hediyeler vermiş ve mektuplar yazmıştır. Ayrıca çiçek de göndermiştir. | Open Subtitles | و أيضاً , كان يقدّم لها الهدايا و رسائل الحب و الزهور |
| Nihayet ödediğimiz borçlar, eski sevgililerden gelen mektuplar mağazada harika gözüken ama göğüslerinizi terleten ve kesinlikle tartışmaya değmeyen deri bir yelek. | Open Subtitles | الديون التي دفعناها أخيرا أو رسائل من صديق قديم سترة جلدية كانت تبدو رائعة في المتجر ولكنها سببت تعرقا ولم تكن تستحق |
| Ama daha önce de böyle mektuplar aldım ve hepsini bir şekilde hallettim. | Open Subtitles | لكن قد أتتني رسائل كهذه من قبل ولطالما كنت قادرة على حل الأمر |
| Nereye giderse takip eden korkunç tehditler eden aramalar, mektuplar ve e-postalar. | Open Subtitles | مكالمات هاتفية و رسائل الكترونية و رسائل تهددها بشكل فظيع مهما تنقلت |
| Bütün gazetelere kendi hakkında mektuplar yazarak, meşhur oluyor kahraman gibi davranıyor. | Open Subtitles | إنه يزداد شهـرة، يكتب خطابات عن نفسـة للصحف، يتصرف كنـوع من الأبطال، |
| Hastaneden çıktıktan sonra... beni buldu ve... bana mektuplar gönderdi, benim evime geldi. | Open Subtitles | إنها خرجت من المستشفى وجائت إلى مدينتي وأرسلت لي خطابات وجائت إلى بيتي |
| Bunun eski püskü mektuplar göndermekten daha iyi olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | قلت لك أن هذا خير من تبادل الخطابات الخانقة العتيقة. |
| Babam bana mektuplar ve notlar vasıtasıyla kendi el yazısıyla bir miras bıraktı. | TED | وترك لي والدي ميراث من خط يده عبر الخطابات والمذكرات |
| Sanki mektuplar teslim eden postac gibi. | Open Subtitles | وكَانهَ ساعيَ البريد الذي يُسلّمُ البريدَ. |
| Bütün o dokunaklı mektuplar, haliyle hiç soru sorulmadı. | Open Subtitles | كُلّ تلك الرسائلِ المؤثّرةِ، لذا لا أسئلةَ سَألتْ. |
| Halini mektuplar teslim eden bir postacya benzetmek mümkün müdür? | Open Subtitles | هل يمكن ان يشبه ذلك السلوك كساعي بريد وهو يُسلّمُ البريدَ |
| Yapacak çok çok işim var. Faturalar, hesaplar, mektuplar. | Open Subtitles | الكثير من العمل ..إيصالات، فواتير ورسائل |
| "Şunu bilmelisin ki, gönderdiğin mektuplar benim elime ulaşıyor." | Open Subtitles | استمعي لهذا، إن رسائلك تنتهي دوماً في صندوق بريدي |
| Bakım evinden sürekli mektuplar getiriyor. | Open Subtitles | إنّها دائما تحصل على حروف من مركز الرعاية الصباحي |
| Um, tüm bu resimler ve mektuplar... bebeği evlat edinmek isteyenlerindi. | Open Subtitles | وكم كبير من الصور والرسائل كُلّ هؤلاء الناسِ الذين يُريدُوا الأطفال الرُضَّع |
| Ama sonra, izlenme sayısı artıkça, insanlardan mektuplar almaya başladım, ve artık anlaşılıyordu ki bu olsa iyi olurdan daha fazlasıydı. | TED | لكن حينئذ، بينما أزدادت مرات المشاهدة وتنامت، بدأت أستقبل رسائل من الناس، وقد بدى واضحا أن الأمر تعدى مرحلة أن يكون ثانوياً |
| yazışmalar, hastalardan mektuplar, belki hastalarından birşey kapmıştır. | Open Subtitles | المراسلات رسائل إلى المرضى ربّما تكونُ التقطت شيئاً من أحد المرضى |