| Fena fikir değil Bay Bollingswon'th. Belki de sizinle başlamalıyız. | Open Subtitles | ليست بفكره سيئه سيد بولينج ثورث ربما علينا البدء بك |
| sizinle neden konuşmak istediğim hakkında bir fikriniz var mı? | Open Subtitles | هل لديك أي فكرة ، لماذا أردت التحدث إليك ؟ |
| Ben de sizinle çabalayacağım... çünkü siz buradayken ruhunuz benim gözetimimde. | Open Subtitles | و سأحاول معكِ .. طالما روحكِ تحت رعايتي بينما أنتِ هنا. |
| Şu torbayla parayı alın. Heaven'a gidin, Marina sizinle ilgilenir. | Open Subtitles | خذوا الحقيبة خذوا المال إذهبوا إلى الجنّة، مارينا ستعتني بكم |
| Ayrıca bu konuda sizinle ne şimdi ne de daha sonra konuşacağım. | Open Subtitles | ولا أريد أن أتحدث عن الأمر معكما الآن أو في أي وقت |
| sizinle olmak, sizinle ilgilenmek benim için bir zevk efendim. | Open Subtitles | بدلا من المعاناة ثانية من الأفضل لي الجلوس والاعتناء بك |
| Johnny Blaze sizinle hiç iletişim kurmaya çalıştı mı, bayan? | Open Subtitles | هل حاول جوني بليز الإتصال بك بأي شكل يا سيدتي؟ |
| Galiba buraya sizinle ne kadar gurur duyduğumu söylemek için geldim. | Open Subtitles | أعتقد أني أتيت إلى هنا لأقول لك كم أنا فخور بك |
| Birincisi, hakkınızda duyduğum ilginç ve takdire şayan şeyler sebebiyle sizinle tanışmak istememdi. | Open Subtitles | أولهما, رغبتي في التعرف إليك لأني سمعت عنك مديحا كثيرا منذ مدة طويلة |
| sizinle bir daha konuşmayacak yüzünüzü bir daha görmeyecek olmak benim için dayanılmaz. | Open Subtitles | ومن أنني لن أتحدث إليك أو أرى وجهك ثانيةً هذا فوق ما أتحمله |
| İşte bu yüzden, birilerinin sizinle arkadaşlık kurmak için zaman ayırması hoştur. | Open Subtitles | لهذا السبب يكون الشخص لطيفاً عندما يحاول أن يصل إليك لتكون صديقه |
| Evet, ama onun sizinle hiç bir şekilde konuşmaması gerektiğini de anlattın mı? | Open Subtitles | نعم, لكن هل شرحتي له بأنه ليس عليه أن يتحدث معكِ عمومًا ؟ |
| Yaptığınız her hareketi, hatta sizinle değilken bile yanınızda olacağız. | Open Subtitles | كل خطوة تخطيها ونحن حتى لسنا معكِ سوف نكون معكِ. |
| - Sırf güzelsiniz diye her erkek sizinle yatmak istiyor sanıyorsunuz. | Open Subtitles | فقط لأنكِ جميلة، تعتقدي أن كل رجُل يُريد ممارسة الجنس معكِ |
| Türkiye sizinle gurur duyuyor diye, sizi hala oturuyor musunuz? | Open Subtitles | بينما الأطفال يهتفون إن تركيا فخورة بكم إنهم يصرخون بالخارج |
| sizinle zaman geçiren herkes de benimle aynı fikirdedir kesin. | Open Subtitles | وأنا متأكد أن أي شخص قضى معكما بعض الوقت سيوافقني |
| Takım sahibi olarak, siz ve avukatlarınız neden sizinle konuşmak istediğimizi anlamalısınız. | Open Subtitles | حسناً، باعتبارك مالك الفريق فإنك ومحاموك تعلمون سبب رغبتنا في التحدث إليكم |
| Gelip sizi görmeme, sizinle konuşmama izin verin. Belki yardımım olur. | Open Subtitles | دعينى أحضر واراك واتحدث اليك ربما قد يُساعد هذا بشكل ما |
| Ama sizinle tamamen dürüst olmam gerekirse, ben televizyonu seviyorum. | TED | ولكن لأكون صادق معكم ، إنني أحب التلفاز نوعاً ما. |
| Siz öyle diyorsanız... yine de eminim komutanım da sizinle konuşmak isteyecektir. | Open Subtitles | كما ترغبين رغم ذلك, أنا متأكد من أن قائدي سيرغب بالتحدث إليكِ |
| Ne kadar güzel bir rutin, sizinle kendisinin ilgilenmesi için ısrar etmesi. | Open Subtitles | يالها من عادة جميلة، الطريقة التي يصر بها على الاهتمام بكِ بنفسه. |
| Ayrıca sizinle birlikte bok çukuruna çekilmek hoşuma gitmedi, efendim. | Open Subtitles | ،وفي الحقيقة،أنا لا أود أنْ أسَحبَ إلى المرحاضِ مَعك, سيدتي |
| Bak ne diyeceğim. sizinle gelmeme izin verirsen parmak izlerini geri veririm. | Open Subtitles | أوَتعلم، سأعيد لكَ البصمات التي تودّها ما إنّ تسمح لي بالمجيء معكَ. |
| sizinle gurur duyuyorum, çocuklar. | Open Subtitles | أنا فخور بكما أيها الأولاد لقد أديتما عملا رائعا |
| bir önceki kelimenin görüntüsü halen sizinle. Görüntü otomatik olarak sonraki kelimerle ilişkilendiriliyor. | TED | لأنك ستكون تفكر في كلمةٍ تلو اﻷخرى، و صورة الكلمة السابقة ستبقى معك. |
| Dışarıda bekleyin. sizinle daha sonra konuşacağım | Open Subtitles | انتظرن خارجاً في القاعة ، سأتحدث إليكما لاحقاً |