| Bunun gibi soruları her zaman sorarız ve bir cevap alabilmeyi bekleriz. | TED | نحن نسأل هذا النوع من الأسئلة أغلب الوقت، ونتوقع أن نجد الإجابة. |
| İnsanların bana her zaman sorduğu soruları cevaplayacağım, ama dürüst bir şekilde. | TED | وسوف أجيب على الأسئلة التي يسألها الناس دائماً لي، ولكن باحتيال صادق. |
| Endişeli kasabalılar bu soruları görüşmek üzere kiliselerinde bir araya gelecek. | Open Subtitles | ودعت البلدة المعنية الى اجتماع الليلة في كنيستها لتناقش هذه الاسئلة |
| Ama Tanrı'da aynı soruları bize sormak istiyor mu diye merak ediyorum. | Open Subtitles | و لكننى أتعجب اذا كان الرب دائما يريد سؤالنا نفس السؤال ؟ |
| Bunu yaptığım için mutlu olmalısın Ve soruları ben sorarım | Open Subtitles | ربما يجب ان تكون سعيدا لأنني لم اطرح عليك اسئلة |
| Sonra belki akrabalarına sormak istediğin soruları düşünürsün onlarla görüşmek için randevular ayarlarsın. | TED | وقد تفكرُ لاحقًا حول أسئلة ترغبُ في طرحها على أقاربك وتحدد مواعيدًا لمقابلتهم. |
| Seks hayatınızla ilgili bazı soruları cevaplarsanız çok memnun olurum. | Open Subtitles | سأكون ممتناً لو أجبت على بعض الأسئله المتعلقه بسيرتك الجنسيه |
| Bu soruları cevaplayabilmek için yaptığımız çalışmalardan üç tane örnek göstermek istiyorum. | TED | سأعرض عليكم ثلاثة أمثلة للعمل الذي نقوم به للإجابة عن هذه الأسئلة. |
| Siz kimsiniz bu arada, tüm bu soruları sorup duruyorsunuz? | Open Subtitles | من أنتم على أي حال لتسألوا كل تلك الأسئلة ؟ |
| Mesela, bu sabah doğru yanıtladığın soruları sorarsak. - Anlayamadım? | Open Subtitles | لنقل، تلك الأسئلة التي أجاب عليها في اختباره صباح اليوم |
| İcat ettiğin şeylerle ilgili bazı başka soruları yanıtlamanı istiyorum. | Open Subtitles | أحتاج اجابتك على بعض الأسئلة الأخرى عن الأشياء التي اخترعتوها |
| Bu bir FBI sorgu odası... ve soruları ben sorarım... | Open Subtitles | هذه غرفة تحقيقات الاف بي اي وانا من يسأل الاسئلة |
| Korkarım dostlarım, Teğmen Divo'nun Senatör Farr hakkında bazı soruları var. | Open Subtitles | انا متأسف لان الملازم ديفو لديه بعض الاسئلة عن السيناتور فار |
| Kötü haber, Hal Hoover'ın varlığı hakkında bazı soruları var. | Open Subtitles | اخبار سيئة, لديهم بعض الاسئلة, حول صحة وجود هال هوفر. |
| Doğru soruları sormaya başladığımızda ortaya çıkıyor ki, cevaplar korkunç, çünkü sağlık hizmetleri üzerine değil, daha önemli bir şey üzerine hemfikiriz: Sağlığın kendisi üzerine. | TED | تبين أنه عندما نسأل السؤال الصحيح، تذهلنا الإجابات، لا نتفق على الرعاية الصحية، بل شيء أهم نتفق على الصحة. |
| Anlaşılan o ki, doğru dili kullandığında ve doğru soruları sorduğunda, cevaplar önemli derecede açık ve hemfikir olunmuş hâle geliyor. | TED | تبين أنه عندما تملك اللغة المناسبة وتطرح السؤال المناسب، تصبح الإجابات أكثر وضوحاً وبالإجماع. |
| Ve O soruları da cevaplayacak durumda değil, kafası karışık.. | Open Subtitles | وهي مشوشة تماما في الاجابة على اية اسئلة حيال ذلك |
| Teşekkürler bayım, tekrar hatırlatmak istiyorum... 21 yarışmasının soruları her hafta, program saatine kadar... bir Manhattan bankasının kasasında saklanıyor. | Open Subtitles | شكراً يا سادة تذكروا، أسئلة برنامج 21 يتمّ تأمينها كلّ أسبوع في.. في خزنة مصرف مانهاتن حتى ماقبل وقت العرض |
| Bir dakika önce soruları yanıtlıyordum hemen sonrasında kendimi burada otururken buldum. | Open Subtitles | فى لحظه كنت أجيب الأسئله وبعدها على حسب معرفتى كنت جالسه هنا |
| Bu tür soruları sormamanızı öneririm, Er Cooper. | Open Subtitles | انا انصحك بالا تساْل هذه الاسئله ايها الجندى كوبر |
| soruları, konuşmak için bana alan verdi ama aynı zamanda bana, onlara soru sorma ve cevaplarını samimiyetle dinleme iznini de verdi. | TED | منحتني أسئلتهم مجالاً لأتحدث، لكنهم أيضاً سمحوا لي بأن أسألهم وأن أنصت فعلاً لأجوبتهم. |
| Hepimiz soruları duymak istediğimiz cevaplara göre değiştiririz. | Open Subtitles | كلنا نبني أسئلتنا على الإجابات التي نريد أن نسمعها |
| Müvekkiliniz soruları ya burada cevaplar ya da büyük jürinin önünde. | Open Subtitles | يمكن لعميلك إجابة أسئلتي هنا أو يمكنه الإجابة عليها أمام هيئة المحلفين |
| Belki sen ve ben tartışma soruları için aldığımız notları karşılaştırabiliriz. | Open Subtitles | ربّما أنت وأنا يمكننا أن نقارن ملاحظاتنا على أسئله المناقشه |
| Ve o soruları cevaplayabilecek herkes öldü. | Open Subtitles | و كل شخص يستطيع الإجابة على هذه التساؤلات أختفى |
| Bunu bize bırak. soruları tam ve kesin cevapla. | Open Subtitles | اترك ذلك لنا أجبْ الأسئلةَ بالضبط وبدقّة |
| Ben hiçbir testi kabul etmedim sadece bana soracağınız soruları cevaplayacağımı söyledim. | Open Subtitles | لم أوافق على أي اختبارات، بل على الإجابة على أسئلتك. |
| Bunlar son matematik testinde en çok yanlış yapılan çarpma soruları. | Open Subtitles | لم تُجب معظم مسائل جداول الضرب في إختبار الرياضيات للشهر الماضي |