| Ve ayrıca bu benim suçum değil, buna sen izin verdin. | Open Subtitles | إلى جانب ذلك , هذا ليس خطأي أنت من سمح بهذا |
| Mesajların bizzat size gelmesini istediğinizi biliyorum ama benim bir suçum yok. | Open Subtitles | أعلم أنك تريدين أن تسلم الرسائل لك شخصياً ولكن الأمر ليس خطأي |
| İşim bitmeden erken ayrılmak zorunda olması benim suçum değil. | Open Subtitles | لكنها ليست غلطتي إن كان مضطر للتحرك قبل أن أنتهي |
| 10 ay sonra şartlı tahliyeyle serbest kalır. Benim suçum değil. | Open Subtitles | إذا كان سيخضع للمراقبة مدة عشرة أشهر فالخطأ كله ليس خطئي. |
| Tek suçum, dünyayı yaşanacak daha güzel bir yer yapmaya çalışmak. | Open Subtitles | كل ذنبي انني احاول جعل العالم مكان جميل انظري الى نفسك |
| - Sen görmezden geldin. - Bu benim suçum değil. | Open Subtitles | أنت تنظر إلى الأمر من منحى آخر هذا ليس بسببي |
| Ama o durumda olmaları en başta benim suçum tabii ki. | Open Subtitles | لكن بالطبع كان خطأي من البداية أن وضعتهم في ذلك الموقف |
| Bu gezegende etten başka güzel yiyecek olmaması benim suçum değil! | Open Subtitles | ليس خطأي أنه لاشيء أفضل للأكل على هذا الكوكب إلا اللحم |
| Benim bunda hiç de suçum yok. Sadece nazik olmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | لم يكن خطأي على الإطلاق كنت فقط أحاول أن أكون لطيفة |
| Hepsi benim suçum. Tek başıma yaptım. Uyuşturucu satıcısı olan benim. | Open Subtitles | كل هذا خطأي أنا من فعل هذا أنا مروج المخدرات هنا |
| Ciddi misin? Bu işte benim ne suçum olduğunu duymak isterim. | Open Subtitles | حقاً , أود حقاً أن أعرف كيف لهذا أن يكون خطأي |
| Öldüyse suç benim değil. Hala yaşıyorsam bu benim suçum değil. | Open Subtitles | ليست غلطتي بإنّه ميت إنها ليست غلطتي بأنّي ما زلت حية |
| - Aynen. Ama benim suçum değildi çünkü körkütük sarhoştum. | Open Subtitles | ولكنك تعلمين أنها ليست غلطتي لأنني كنت لا أبالي تماماً |
| Benim suçum. Seni vurmasaydım, bunların hiçbiri olmazdı. | Open Subtitles | انها غلطتي ، فلو لم اطلق عليك النار لما حدث مايحدث الآن |
| Suçlanacak kişinin ben olmadığımı mı? Benim suçum olmadığını mı? | Open Subtitles | ها أنا ذا لا أتحمل المشؤولية هذا ليس خطئي ؟ |
| Suratının ormandaki her ağacın üzerinde olması benim suçum değil. | Open Subtitles | ليس خطئي أن وجهك موجود على كـل شجرة في الغـابة |
| - Bay Boss'a karşı dava açmamalıydım. Bu benim suçum. | Open Subtitles | لم أستطع بناء قضية، ضد مستر بوس ذلك خطئي أنا |
| Bu kadar insanın vasat olmayı kabullenmesi benim suçum değil. | Open Subtitles | ليس ذنبي أنّ كثيراً من الناس مستعدّون للقبول بالجودة المتوسطة |
| Ve hepsi benim suçum neden bunu da söylemiyorsun? | Open Subtitles | وهذا كله بسببي لماذا لا تقولين هذا أيضاً؟ إنه ما تفكرين به |
| Buna izin vermemeliydiniz. Benim suçum değil. Sir Wilfrid'a ceza davası almamasını söyledim. | Open Subtitles | انه ليس خطأى ، لقد قلت لسير ويلفريد بوضوح ، لا قضايا جنائية |
| suçum çok daha büyük olacak... çünkü vicdanıma ve insanlarıma.... ihanet etmiş olacağım. | Open Subtitles | جريمتي ستكون أخطر لأكون متحدية لضميري وشعبنا |
| Yzma bir dolandırıcı. Hepsi benim suçum, bunu yapmasına yardım ettim. | Open Subtitles | وأوزما محتاله وكل هذا بسبب خطئى لأننى ساعدتها على فعل ذلك |
| Hayır, hayır henüz hazır değil. Yani, bu benim suçum değil. | Open Subtitles | لا, لا انه ليس مستعداً بعد للعودة أقصد أنها ليست غلطتى |
| - Hepsi senin suçun. - Neden her şey benim suçum oluyor? | Open Subtitles | هذا كله خطأك لماذا كل شيئ يقع على عاتقى ؟ |
| Eğer gerçekleri inkâr etseydim, suçum daha da ağırlaşırdı. | Open Subtitles | لو استطعت أن أضيف أكذوبة الى جريمتى لفعلت |
| Sizin gibilerin başına gelen kötü şeyler, benim suçum değil! | Open Subtitles | كُلّ شيء سيئ ذلك حَدثَ إليك ناس، هو لَيسَ عيبَي. |
| Tek suçum kötü bir zevkimin olması. | Open Subtitles | خمس وعشرون سنة؟ كل ما أنا مذنب بشأنه هو الذوق السيء |
| Benim suçum değildi. Ama benim sorunum. - Hayır, senin sorunun değil. | Open Subtitles | ليست غلطتي لكنها مشكلتي لا , إنها ليس مشكلتك إنها مشكلتنا |
| Eğer son olursam; bu benim suçum olmayacak. Kaderin suçu olacak. | Open Subtitles | وهذا مالم يعد يحصل الآن فلا تضع اللوم علي إنه النصيب |