Bunu küresel olarak yapmalıyız, ve bunu hemen şimdi yapmalıyız. | TED | يجب ان نفعل ذلك بشكل عالمي ويجب ان نفعلها الان |
Şu anda fosil yakıtlar kullanıyoruz çünkü onları bulmak kolay ve bunu yapabiliyoruz. | TED | حالياً نحن نحرق الوقود الأحفوري لأنه من السهل العثور عليه، ولأننا نستطيع ذلك. |
Amacımız bu ve bunu daha büyük çapta başarmayı umuyoruz. | TED | ذلك أن كل شيء، ونأمل أن تفعل ذلك بطريقة كبيرة. |
Kaslarınıza yıkım yaşatır, iyi beslenir, dinlenir ve bunu tekrarlarsanız, kaslarınızın mümkün olduğu kadar büyük ve güçlü olmasını sağlarsınız. | TED | عندما تمزّق عضلاتك، كُل طعاماً مناسباً، استرح و كرّر العملية، سوف تخلق ظروفاً لجعل عضلاتك كبيرة و قويّة قدر الإمكان. |
Servetini buna yatırıyorsun ve bunu birçok kez yapmış görünüyorsun. | TED | أنت تراهن على حظّك، ويبدو أنك نجحت بذلك مراتٍ عديدة. |
İnsanlar bana nasıl savaş haberleri yapmaya devam ettiğimi ve bunu yapmaya neden devam ettiğimi sorduklarında, işte nedeni bu. | TED | ولذا ؛ فإنه عندما يسألني الناس عن كيف أواصل تغطية الحرب ، ولماذا أستمر بعمل ذلك ، فإليكم السبب .. |
Bir evi seçmenizi ve pozisyonunu not etmenizi ve bunu aklınızda tutmanızı istiyorum. | TED | اريدكم أن تختاروا واحد منها ثم لاحظوا موقع البيت احفظوا ذلك في ذهنكم |
Karın buza dönüşmesinin oranına bakabiliriz, ve bunu kodlayabiliriz de. | TED | ومعدل السرعة التي يتحول بها الثلج إلى جليد، وبرمجة ذلك. |
En eski anılarımdan biri akrabalarımdan birini uyandırmaya çalışmak ve bunu başaramamaktı. | TED | إحدى ذكرياتي القديمة هي محاولتي إيقاظ أحد أقربائي ولكني لم أستطع ذلك. |
CA: İklim değişikliğine sahiden inanmayan biri olduğunu söyledi ve bunu yapmaman gerektiğini düşünen bir sürü insan var. | TED | قال أنّه لا يُؤمن بالتغير المناخي، وهناك الكثير من الناس الذين يعتقدون أنه كان ينبغي عليك ألا تفعل ذلك. |
ve bunu yapmamın doğru olmadığını belirten acımasız bir tepki aldım. | TED | وكان لدي رد فعل غريزي بأن هذه طريقة خاطئة لتحقيق ذلك. |
ve bunu takvim resmi olarak yapmakta herzaman basarisizdim, ya da onun gibi bir sey, ve bundan kurtulamadim. | TED | وبقيت متعلقاً بهذا النوع من صور التقويم، او شيء ما من تلك الطبيعة، ولم اتمكن من الابتعاد عن ذلك. |
ve bunu söylerken soyut anlamını değil, gerçek anlamını kastediyorum. | TED | وأنا لا يعني أنه مجرد شعور. وإنما يعني ذلك حرفيا. |
Bir teori geliştirdim ve bunu önümüzdeki kalan 30 saniye içinde paylaşacağım. | TED | كونت نظرية، وأنا سوف أشارككم الآن في الدقيقتين المتبقيتين و الثلاثين ثانية. |
ve bunu öğrenmek isteyen, pek çok insan var doğrusu. | Open Subtitles | و يبدو أن هناك إناس كثيرون يهمهم معرفة حقيقة الأمر |
Bu çocuk ölecek ve bunu durdurmak için hiçbir şey yapamıyorum. | Open Subtitles | هذا الصبي سيموت و لا يوجد ما يمكنني فعله لإيقاف ذلك |
ve bunu gizli bir Oprah'ın Melekleri ağı gibi "kanseri düşünerek yenebilirsiniz" gibi bir şey ima ederek söylemiyorum. | TED | ولا أعني بذلك تلك الأشياء مثل: شبكة أوبرا آنجل السرية أو، تستطيع أن تتصور لنفسك مهرباً من الشعور بالسرطان. |
Öldürme yetkisi var ve bunu bir çok kez kullanmış. | Open Subtitles | مُصرح له بالقتل وقد قام بذلك فى العديد من المرات |
Çok daha fazla öğrencinin ilgisini bu şekilde çekebiliriz, ve bunu yaparken daha iyi zaman geçirebilirler. | TED | يمكننا ان ندمج الطلاب اليوم بهذه المجالات اكثر .. ويمكننا ان نكسب الكثير من الوقت جراء هذا الامر .. |
Zor bir şey, kolay değil ve bunu çok kişiselleştiriyorum. | TED | إنه أمر صعب. ليس سهلًا، وأنا أجعل منه شخصيًا جدًا. |
Birkaç dakika sonra orada olacağım, ...ve bunu ikimiz halletmeye çalışacağız, tamam mı? | Open Subtitles | أنا سيصبح هناك في بضع دقائق، ونحن سنعمل هذا الشيء خارج سوية، موافقة؟ |
bu cok basit bir biyoteknoloji. ve bunu isterseni milyarlarca kere yapabilirsiniz. | TED | وهذه تكنولوجية حيوية في غاية البساطة. ويمكن أساسا القيام بهذا مليار مرة. |
Ufaklık, sana birşey söylemek istiyorum, ve bunu samimiyetimle söylüyorum. | Open Subtitles | يا فتى أريد أن أخبرك شيئا وأعني هذا بصدق |
Her şeyi kontrol edemem ve bunu tek başıma yapamam. | TED | لا أستطيع التحكم بكل شيء، ولا أستطيع القيام بهذا لوحدي. |
ve bunu yapmasının tek nedeni beni bir şeylerden korumak istemesi. | Open Subtitles | والسبب الوحيد الذي جعله يفعل ذلك هو لحمايتي من شئ ما |
ve bunu yapmanın en iyi yolu da kadın ticaretini yapan kadını bulmak. | Open Subtitles | والطريقة الأفضل لفعل هذا هى بإكتشاف الشخص الذي يقوم بالإتجار في هؤلاء النساء |
Benim patronum değil ve bunu kesinlikle bir savaşa dönüştürmesin. | Open Subtitles | أنه ليس رئيسي، ولن أسمح له بتحويل هذا الموقف إلى حرب |
ve bunu hâlâ anlamis degilim. | Open Subtitles | وهُو أمر لا زلتُ لا أفهمه. |