"yaşadığın" - Translation from Turkish to Arabic

• تعيش
• تعيشين
• عشت
• تسكن
• تسكنين
• تعيشي
• مررتِ
• عانيته
• تحيا
• عشتِ
• تمرين
• إقامتك
• تعيشه
• قيد الحياه
• تعيشها

Hayır, asıl çılgınlık birlikte yaşadığın kişiyi seviyormuş gibi yapmaktır.
لا، الجنون هو أن تتظاهر بحب الشخص الذي تعيش معه.

Ama bu çatının altında yaşadığın sürece, değerlerimle dalga geçemezsin.
لكن بينما تعيش تحت هذا السقف سوف لن تخالف قيمّي

Babamla yaşadığın zamanlar senin içtiğin boyuttaki viskilerden ver bana.
أعطيني ويسكي بالحجم الذي تحتاجينه اذا كنتي تعيشين مع أبي

Böyle güzel bir yerde yaşadığın için çok mutlu olmalısın.
يجدر بكِ أن تكوني سعيدة لكونكِ تعيشين في مثل هذا المكان الجميل

Üzerinde yaşadığın gezegenin parasını fareler vermişti ve onlar tarafından yönetiliyordu.
أن الكوكب الذى عشت عليه فوض و دفع لتشغيله بواسطه الفئران

Çantanın içinden çıkanlarla yaşadığın sürece kendine ait bir dükkana ihtiyacın olmayacak.
لم افكر ابداً في الدخول في التجارة عندما تسكن في شقة صغيرة لا تحتاج الى مكانك الخاص

Kenneth, bu günde, senin yaşadığın sokağın karşısında birisi yendi.
الشخص الذي قتل اليوم يعيش في الشارع الذي تعيش فيه

Sen bu evde yaşadığın sürece.... ...bu kurallara saygı göstereceksin.
وذلك في حين كنت تعيش هنا، سوف تحترم هذه القواعد

Hayat, o günden sonra yaşadığın bir şey olmaktan çıktı.
توقفت الحياة يجري الشيء الذي كنت تعيش بعد ذلك اليوم.

Ayrıca çatıdaki bir barakada yaşadığın için tuhaf alışkanlıkların da var.
ولديك بالفعل طبع غريب لأنكَ تعيش في سقيفة غريبة على السطح

Daha içinde yaşadığın evin parasını bile ödemedin!
أنك حتى لم تقم بالإنفاق على المنزل الذى تعيش فيه

Benim görevim de sadece senin iyiliğini değil içinde yaşadığın toplumun da iyiliğini düşünmek.
ان مهمتى هنا التفكير ليس فقط فيما هو جيد لك .. بل فيما هو جيد للمجتمع الذي تعيش فيه

- yaşadığın caddeye. - Biraz daha parkta daha dolaşmaya ne dersin?
إلى الشارع حيث تعيشين ماذا عن جولة آخرى حول الحديقة ؟

Bu senin eskiden yaşadığın yerin resmi.
انها صورة تمثل المكان التي كنتي تعيشين فيه.

Senin hayatını nasıl yaşadığın beni hiç ilgilendirmiyor ama seni bir daha çiftliğimin yanında yakalarsam, kafanı kırarım!
أنه ليس من شأني كيف تعيشين حياتك لكن لو رأيتك حول مزرعتي ساكسر رأسك

yaşadığın dünyanın üzeri pamuk şekeri gibi.
العالم الذى تعيشين فيه مجرد صورة جميلة هناك عالم اخر تحته

yaşadığın evi herkes yok ediyor ve bunu hiç önemsemiyor musun?
كلهم يدمرون المنزل الذي عشت فيه حياتك كلها وأنت لا تهتم؟

- yaşadığın sokak çok güzel. - Evet, burası benim sokağım.
ــ أنت تسكن بشارع لطيف ــ نعم، هذا شارعي

Hayır, kastettiğim, nerede yaşadığın değil. Nereden geldin?
لا، لم اكن اعني اين تسكنين بل من اين اتيتي ؟

Dünya senin yaşadığın yer asıl mide bulandırıcı yer.
العالم والمكان الذي تعيشي به هو مكان مقزز

Dün seni tek başına bırakmamam gerekirdi üstelik, yaşadığın onca şeyden sonra.
،ما كان يجب أن أتركك لوحدك البارحة بعد كل ما مررتِ به

yaşadığın onca şeyden sonra zaten kimseye karşı iyi olmana gerek yok.
بعد الذي عانيته لا يتوجب عليك أن تكون لطيفا تُجاه أي شخص

Geçen gün senin Carl Bubble'da nasıl yaşadığın hakkında konuşurken tam olarak anlatmak istediğim buydu ve dünyanın geri kalan kısmı ise..
هذا بالتحديد ما قصدته ذلك اليوم عندما كنت أتحدث عن كونك تحيا في فقاعة كارل الصغيرة وبقية العالم مجرد.. ـ

14 yıl birlikte yaşadığın adamın, neyi o kadar korkunçtu söyler misin?
أخبرينى ، ما الأمر الرهيب فى الرجل الذى عشتِ معه 14 عاماً

yaşadığın diğer şeyleri de diyordum.
أقصد يجب أن تحصلي عليها بسبب الأمور الآخرى التي تمرين بها

Herkes benim nerede yaşadığımı biliyor. Ama senin yaşadığın yeri kimse bilmiyor.
الكل يعرف مكان إقامتي لا أحد يعرف مكان إقامتك

Ben söyleyeyim: yaşadığın gündür, her gün!
إنه العمر الذي تعيشه أنت الآن. كل يوم فيه إلى أن تموت طبعاً

- yaşadığın için şanslısın dostum.
حسنا,انت محظوظ لبقائك على قيد الحياه,يا شريكى

Ama senin yaşadığın hayat... Ben bu hayatı bilmiyorum.
لكن نوع الحياة التى تعيشها إننى لا أعرف هذه الحياة